42. Bölüm

39.8K 2.5K 592
                                    

4 Gün Sonra

4 gündür olduğu gibi bu sabahta neşe içinde uyandım. Ben artık nişanlı bir kadındım ve sevdiğim adamla nişanlanlıydım. Bunun hayalini bile kuramazdım. Hayatım boyunca hiç gelinlik hayali kurmamıştım. Evlenmek, çocuk sahibi olmak, birini sevmek... bunlar benim için hayal bile değildi, istemezdim. Ancak Kuzey hayatıma öyle bir giriş yaptı ki tüm tabularımı yıktı. Önce onun karakterine aşık oldum, sonra gözlerine, sesine, kokusuna, beni önemseyişine, şefkatine, merhametine... o gönlü çok güzel bir adamdı. Bana bakarken bile kırmaktan çekinir gibi bakıyordu. Bir kere bile kalbimi kırmamıştı. Bir kere bile bana saygısızlık yapmamıştı. Hep değer vermişti...

"Günaydın kızlar" diyerek kahvaltı sofrasına oturdum. Tuba erken kalkmış kahvaltıyı hazırlamıştı anlaşılan çünkü annem de yeni geliyordu.

"Günaydın sarışın. Hemen tıkın da geç kalmayalım" diyen Tuba'da sofraya yerleşti. Sessizlik içinde kahvaltıya başladık. Sabahın körü olduğu için televizyonda dün akşamın haberleri geçiyordu. Annem son ses açmıştı yine.

"Kız Gökçen, bu Abdullah beylerin durumu ne oldu?" Diye sordu annem.

"Bugün Dna testi sonucu çıkacakmış" dedim ağzıma lokma atarken.

"Kız bunlar ne iş ben anlamadım ha, kardeşinin karısıyla tövbeler olsun" diye söylenmeye başladı annem. Tuba ise bu olaylar hakkında hiç yorum yapmamıştı. Zaten Tuba meraklı bir insan değildi. Kimin ne yaptığıyla hiç ilgilenmezdi.

"Kız bir şey soracağım. Poyraz mı büyük Alparslan mı?" Diye sordu annem. Açıkçası bilmiyordum ki Alparslan'ın yaşını. Poyraz benden 4 yaş büyüktü. Tuba'yla göz göze geldik. Yaşını bilirdi çünkü Alparslan, Tuba'nın timindendi.

"92 yılı Ocak doğumlu Alparslan" dedi. Tuba. Poyraz ise 92 yılı Eylül doğumluydu. Bu nasıl işti böyle. Alparslan, Poyraz'dan 7 ay kadar büyüktü. Yani Sare hanımdan önce Şükran hanım mı hamileydi. O zaman evli miydi Arslan beyle? Bu işten bir şey anlamamıştım.

"Ee ben anlamadım ney yani?" Diye sordu annem.

"Alparslan ay olarak daha büyük anne. Tuba hadi bitirdiysen kalkalım karargaha geç kalmayalım" diyerek ayağa kalktım.

"Biri hamileyken biriyle, tövbestagfirullah, hiçte öyle bir adama benzemiyor anam bu ya" diye annem söylenmeye başlamıştı eline kumandayı alarak.

Annem televizyonda kanalları gezerek yavaş yavaş kahvaltısına devam ederken dış kapıya yürüdüm. Ayakkabılarımı giyerken yüzüğüme gülümseyerek baktım. Tuba'da gelince evden birlikte çıktık.

Karargaha geldiğimizde hemen odalarımızda geçtik ve eğitimde giydiğim kıyafetlerimi giyerek bahçeye indim. Tam vaktinde, Mehmet abi hariç, timim bahçede dizilince eğitime başladık.

Yaklaşık 2 saatin sonunda günlük eğitimi bitirmiştik. Timi serbest bıraktım ve odama çıkıp kısa bir duş alıp üniformamı giyindim. Pencereden gelen seslerle, hafif kafamı uzatıp baktım ve Kuzey'in de timine eğitim yaptırdığını görüp gülümsedim. O da artık çok şükür ki işbaşı yapmıştı bu hafta. Odamın kapısı tıklatıldı.

"Gel" diyerek pencereden uzaklaştım ve beremi düzelttim. İçeriye Poyraz girdi.

"Gel abi" dedim gülümseyerek. Poyraz'ın yüzündeki tebessüm kocaman gülücüğe dönüştü. Yaklaşıp yanağımdan öptü. Elinde de bir paket vardı.

"Sen bana abi diyorsun ya, dünyalar benim oluyor" dedi. Ben de uzanıp Poyraz'ın yanağından öptüm ve sandalyeye oturdum. Poyraz'da karşımdaki sandalyeye oturmuştu.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin