30. Bölüm, 1. Kısım

58.6K 3.1K 927
                                    

Albaydan izin alarak eve doğru yola çıkmıştım. Bu akşam Kuzey ile baş başa yemek yiyecektik. Erken gidip hazırlanmak istemiştim.

Karargahtan çıkarken, Kuzey'le koridorda karşılaşmıştık. Bana gülümsemiş ve "7'de alacağım seni" demişti gözleri parlayarak. Ben de ona gülümsemiş ve "Bekliyor olacağım" diyerek yanından ayrılıp, çıkışa doğru ilerlemiştim. Koridorda gözden kaybolana dek, aynı yerde durup gidişimi izlemişti.

🍁

"Anne, ben geldim" diye seslendim anahtarımı kapının deliğinden çıkartarak.

"Gel gel mutfağa, sürprizim var" diyen annemin sesini duydum. Ben o sürprizi iyi biliyordum. Tabii ki de Tuba gelmişti.

Mutfağa adımladığımda, Tuba ile annemin masada Türk kahvesi içtiğini gördüm.

"Oooo keyifler keyifler" diye mırıldanıp yanlarına oturdum.

"Erkencisin kız hayırdır?" Diyen anneme gülümsedim.

"Bu akşam Kuzey ile yemek yiyeceğiz. İzin aldım rahat hazırlanmak için" dediğimde Tuba, "Oooo, birileri abayı fena yakmış Özgü anne" dedi. Annemin de keyfi pek yerindeydi, Kuzey'i seviyordu.

"Elini yüzünü yıka da gel kıyafet seçelim kızım. İlk randevun için çok heyecanliyim. Ayy bu günleri sonunda görebildim" dedi annem. Onu gülümseyip ayağa kalktım ve banyoya yöneldim. Ben de çok heyecanlıydım.

Banyodan çıkıp odama gittiğimde annemin dolabımın önünde, Tuba'nın da yatağımda oturduğunu gördüm.

"Valizini yerleştirdim mi?" Diye sordum Tuba'ya. Boş bir misafir odamız vardı. O oda artık Tuba'nın olacaktı.

"Özgü annem sağ olsun yerleştirdik birlikte. Sen ne giyeceksin?" Diye sordu Tuba.

"Bilmiyorum ki, hem fazla abartmayayım diyorum. Çok basitte olsun istemiyorum" dedim. Annem çoktan birkaç elbiseyi çıkartıp yatağın üstüne koymuştu bile. Çıkardıklarının hepsi çok şık duruyordu. Daha sade ama basit olmayan bir şey istiyordum.

Neredeyse yarım saatlik bir kararsızlığın ardından uzun, dar, siyah hafif yırtmaçlı bir elbisede karar kılmıştım. Elbiseyi denediğimde üstümde gayet güzel durmuştu. Daha önce giymediğim bir elbiseydi. Dolabımda etiketi bile üstündeydi. Annem ve Tuba'nın da yardımıyla, çanta ve ayakkabıyı da ayarladım ve önce kısa bir duşa girdim. Saat şu an 18.00'dı. 1 saate Kuzey gelecekti. Duştan çıkıp hızlıca saçlarımı kuruttum ve makyaj yapmaya başladım. Makyajımı çok hafif tutmadım, çokta abartmadım. Elbiseyi de üzerime giyinince tamamdım. Saçlarıma hiçbir işlem yapmadan salık bırakmıştım. Karargahta genelde topladığım için salık bırakmak değişiklik olacaktı.

Saat 19.00'a yaklaşırken, heyecandan yerimde duramıyordum. Sürekli camdan bakarak kapıyı gözetliyordum. Annem ve Tuba benimle tatlı bir şekilde dalga geçiyorlardı. Saat 18.45 olduğunda, Kuzey'in arabası yaklaştı ve evin önüne park etti. Perdenin arkasından bakıyordum. Kuzey aşağıya inmeden bir süre arabada bekledi. Arabanın ışığı bir yanıp bir sönüyordu. Işık yandığında, aynadan kendine baktığını görüp gülümsememe engel olamadım. En sonunda arabadan aşağıya indi ve bir yukarı bir aşağıya yürümeye başladı. Sanırım heyecanlı gibiydi. Ben de heyecandan ölecektim neredeyse.

Aynadan son kez kendime baktım ve çantamı da alarak kapıya ilerledim. Annem ve Tuba, kapıya gelmiş beni yolcu ediyorlardı. Kuzey hâlâ kapıya vurmamıştı. Sanırım saatin tam 19.00 olmasını bekliyordu. Onu beklemeden kapıyı açıp, annemlere el salladım ve apartmanın merdivenlerinden indim. Aşağıya inince, apartman kapısının önünde durdum ve camın arkasındaki Kuzey'in karaltısını gördüm. Hemen demir kapıyı açtım, Kuzey arkasını dönüktü ama kapının sesiyle bana döndü ve göz göze geldik. Çok şık olmuştu. Siyah bir pantolon ve siyah gömlek giyinmişti. İkimizde çok uyumlu duruyorduk.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin