23. Bölüm

63.4K 3.6K 967
                                    

Abdullah bey hastaneden bizi arabasıyla eve getirmişti. Dedemler ve Anıl'la hastane bahçesinde vedalaşmıştık. Kuzey ise arabaya kadar eşlik etmiş, biz gidene kadar da arkamızdan bakmıştı. Gül'de bizde kalacaktı. Anneme yardım etmek istemişti. Bakalım Sare hanım bu duruma nasıl bozulacaktı?

Eve girdiğimde derin bir nefes aldım. Oh be insanın evi gibisi yoktu. Güzel bir duş almak istiyordum. Evde eski yaramdan kalma suya dayanıklı sargı bezi vardı Allah'tan.

"Kızlar siz biraz salonda bekleyin, ben Gökçen için yastık çarşaf getireyim de televizyona bakınsın burada" dedi annem. Eve girdiğimiz an telaşlı hâlleri başlamıştı. Annem hızlıca salondan ayrıldığında Gül ile birbirimize bakarak gülümsedik.

Annem elinde çarşaf ve yastıkla hızlıca salona girdi. Gül koluma girerek, beni koltuğa ilerletmeye devam etti. Koltuğa otururken acıyla yüzümü buruşturdum.

"Kızlar siz oturun ben yiyecek bir şeyler hazırlayayım hemencecik." Diyerek annem yine koşturarak salondan çıktı. Gül onun bu hâline tebessüm etmişti.

"Gökçen annen etrafında dört dönüyor. Gerçekten çok şanslısın" dedi buruk bir tebessümle. Ona kaşlarımı çatarak bakmaya başladım. Sare hanımı, annem gibi asla hayal bile edemiyordum.

"Öyle deme Gül güzelim, o senin de annen. Sen de çok şanslısın." Gül'e tebessümle bakmaya devam ediyordum.

"Evet orası öyle. Annem beni çok seviyor bunu biliyorum. Ama annem sevgisini gösteremez. Bir kere bile bizim peşimizde böyle dolaştığını bilmem. Evde yıllardır çalışan Ayşe abla genelde ilgilenirdi bizimle. Bir de babam tabii."

Sare hanım gerçekten çok tuhaf bir kadındı.

Ses olsun diye televizyonu açmıştı Gül. Saçma sapan bir program açıktı. Annem mutfaktan seslendi.

"Güüül, sesini aç sesiniii. Ahh ah neler oldu acaba?" diye bağırıyordu. Gül gülerek kumandaya uzandı ve sesini açtı.

"Özgü anne yeter mi?" Diye seslendi.

"Aç aç duyamıyorum. Bu ne böyle anam bu da Gökçen gibi aynı. Bir dediğimi düzgün anlamıyor." Annem kendi kendine söylenmeye başlamıştı. Gül'ün yüzü düştü. Kız alınmıştı tabii. Bir anda kahkaha atmaya başladım. Off karnım. Gül bana şaşkınca bakıyordu.

"Gül güzelim annemin normal hâli bu sen niye alınıyorsun. Ooo sen bizim evde yaşasan yandık. Alış canım annem kötü bir şey söylemedi." Diyerek gülmeye devam ettim.  Bu Gül ne nazlı büyümüş böyle.

Benim gülmemle Gül'de biraz daha neşelendi. Sesi son ses açmıştı. Şu an beynimde filler horon tepiyordu resmen. Hayır yani bağırsam da sesim çıkmazdı. Resmen tımarhane gibi ev.

Annem salona gelince, kaşlarını çatarak televizyona bakmaya başladı. Elinde tabaklar vardı. Tabakları masaya koyup yanımıza geldi ve hâlâ çatık kaşlarıyla kumandaya uzanıp sesi kıstı. Gül korkarak anneme bakıyordu. Annem ellerini beline götürüp Gül'e döndü.

"Kız sizi bana parayla mı verdiler. Bu ne ses böyle? Apartmanı başımıza mı yıkacaksınız?" Tekrar gülmeye başladım. Gül bir bana bir anneme bakıyor, ne desem diye düşünüyordu.

"Anne sen sesini aç demedin mi? Şimdi gelmiş ne çemkiriyorsun kıza. Kız senin çemkirmeni nereden bilsin bak ne diyeceğini şaşırdı."

Annem bir an Gül'ün nahifliğini unutmuştu anlaşılan. Ellerini belinden indirdi ve kaşlarını düzeltip yüzünü yumuşattı.

"Gül kızım sen bana bakma, alınma he söylediklerime. Kafa mı kaldı kız bende. Haydi yemek hazır sofraya gelin de bir şeyler yiyelim üçümüz birlikte."

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin