47. Bölüm

37.5K 2.2K 425
                                    

KUZEY

Gitmişti, 'lütfen bir süre konuşmayalım' diyerek o asansöre binip yanımdan gitmişti. Nefesimi de kendiyle birlikte götürmüştü sanki. Çok yanlış anlamış, halbuki benim endişem bambaşkaydı..

Son operasyondan önce Poyraz'a Hayalet denilen askerden bir mail gelmişti. Hayalet lakaplı meşhur istihbaratçı, Gökçen'in tehlikede olabileceğinden bahsetmişti. Biz de günlerdir Poyraz'la, Hayalet'in izini sürüyorduk. Dost mu düşman mı olduğunu bilmiyorduk. Bu sebeple operasyon sırasında Poyraz, keskin nişancı olarak yerinde kalması gerekirken, Gökçen'in yanına gitmiş ve birlikte hareket ederek yaralanmıştı.  Poyraz yerinde kampı gözetlediği sırada ise kamptan hayli uzakta olduğu için telsizi ile benimle bağlantı kurabilmiş ve içine sinmeyen bir şeyler olduğunu söylemişti. O an, ona Gökçen'in yanına gitmesini emrederek görevi iptal etmiştim. Ancak benim inatçı nişanlım, sözümü dinlememiş ama sonuç olarak o şerefsizi yakalamıştı. Onunla bir kere daha gurur duymuştum ama ona bir şey olacak düşüncesi daha ağır bastığı için yüzüne karşı çok sitem etmiştim. Hatalıydım çünkü en çok desteğe ihtiyaç duydugu zaman bunu yapmıştım. Poyraz'la aralarında kuvvetli bir bağ oluşmaya başlamıştı. Abisi, benim de can dostum orada yatarken, sevgilime destek yerine kavga çıkartmıştım. Karşımızdaki düşmanın direkt kişisel meseleleri de olduğu ve sebebini bilmediğim bir şekilde Gökçen'e bilendiği için böyle aşırı tepki vermiştim, onu kaybetmekten çok korkmuştum.

Asansörün kapısında sıfır yazan kat numarasını görünce, sinirle saçlarımı karıştırdım ve Poyraz'ın yanına odaya geri dönmek için ilerledim. Odanın kapısını çalmadan açıp içeriye girdiğimde, Poyraz yan bir şekilde yatakta yatmış sırıtıyordu. Bu da ayrı bir manyaktı.

"Hayırdır kardeşim ne o, sandalyeye mi kur yapmaya başladın da bakıp bakıp gülüyorsun?"

Poyraz cevap vermeden tek kaşını kaldırıp bana bakmaya başladı. Poyraz'ın ve Gökçen'in bu bakışları neredeyse birbirinin aynısıydı. Bir aydınlanma yaşadıkları an veya bir şeyden şüphelendikleri an olan bakış türleriydi.

"Bana hayır da sana kamyon çarpmış gibi abicim, Allah'ını seversen git bir saç sakal tıraşı ol yani bu nedir? Hastaneye mikrop yayacaksın" diyerek doğrulmaya çalışan değişik arkadaşıma kısaca bakıp hemen odadaki aynaya yürüdüm. Aynadaki aksime bakınca gözlerim kocaman açıldı. "Ulan tipime bak bir de kızın karşısına böyle çıktık" diye mırıldanarak elimle sakallarımı düzeltmeye çalıştım. Albaydan izin alarak kaç gündür hastaneden ayrılmadığım için aynaya bile bakamamıştım.

Poyraz'ın gülme sesiyle, bakışlarımı aynadan çekip ona doğru yürüdüm ve az önce bakarak gülümsediği sandalyeye oturdum.

"Küçük kız kardeşim ağzının payını sonunda vermiş anlaşılan" alayla konuşan Poyraz'a boş bir bakış attım. Poyraz, Gökçen ile ilişkimizi ilk destekleyenlerden biriydi. Ona karşı duygularımın farkına vardığım zaman ilk Poyraz'a açılıp derdimi anlatmıştım. Yıllar sonra yeniden kavuştuğu kardeşini, benden kıskanmak yerine ilişkimiz olmasına çok mutlu olmuştu çünkü Poyraz ile birlikte büyüdüğümüz için benim ciğerimi iyi bilir ve güvenirdi.

"Küçük kız kardeş dediğinin yumruğunu hiç yemedin anlaşılan. O gün görev iptal dediğim halde geri çekilmediği için üstüne çok gittim. Ağzımın payını iyi verdi, vetoyu yedim." diyerek sıkıntılı bir nefes verdim.

"Onu çok seviyorsun değil mi Kuzey? Seni daha önce kimseye böyle bakarken görmemiştim. Onun yanında senin olduğunu bilmek, beni çok mutlu ediyor. Kardeşim seninleyken, gözüm asla arkada kalmıyor. Onu ciddi anlamda üzmekten sakınacağını çok iyi biliyorum. Operasyon hakkında da askeriye sınırları içerisinde komutanı olarak tavrını koyabilirdin. Kişisel alanınıza, iş ile ilgili olayları karıştırırsan böyle ağzının payını alırsın"

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin