12. Bölüm

22.5K 504 53
                                    

Keyifli okumalar :)

🍀🍀🍀

Babalar kızların ilk aşkıdır derler, benim babam hiçbir zaman benim ilk aşkım olmamıştı. Aksine ilk acım, ilk pişmanlığım, ilk yaram olmuştu.

Ben ilk darbeyi babamdan yemiştim, ilk güvensizliğim babama karşıydı, ilk hayal kırıklığım da ona aitti. Bu yüzden babama hiç güvenmemiş, içimde ona karşı olan sevgi kırıntılarını da yok etmiştim.

Neden olduğunu bilmediğim tokat yüzümde patlarken gözüm dolmuştu, babam beni yeniden hayal kırıklığına uğratmayı başarmıştı.

Barlas önüme geçerek babam olacak adamı benden uzaklaştırdı. Sinirle bağırmaya başladığında ben ağlamamak için kendimi zor tutmuş arkasına saklanmıştım.

"Ne yapıyorsun lan sen?"

Babam umursamadı gözü dönmüş bir şekilde üzerime doğru yürürken Barlas tarafından engellendi. Bu sefer de o bağırmaya başladı.

"Karışma sen, bu kızımla benim aramda."

Sonra gözleri ban çevrildi. " Çalışmaya başlamışsın, bana haber verme tenezzülü bile göstermiyorsun birde. Sen ne zamandan beri benden habersiz iş yapar oldun?"

Bunun için mi tokat yemiştim yani ben? Çalışmak, kendi ayaklarımın üzerinde durmak istediğim için mi vurmuştu bana?

Dayanamadım, "Ne yaptım da vurdun bana? Çalışmak istedim ya sadece. Kendi paramı kazanmak, kendime yetmek istedim. Bu da mı suç?" dediğimde ona cevap verdiğim için yüzünün daha da kasıldığını görebiliyordum.

"Çalışmayacaksın lan," diye bağırdığında irkildim. "Yakında evleneceksin zaten, gerek yok çalışmana."

Şok olmuş bir şekilde ona baktığımda Barlas'ın kafası yavaşça bana döndü, anlamak istercesine yüzüme baktı. Kafamı iki yana salladım, yanlış anlamasını istemedim.

"Ne evlenmesi ben kimseyle evlenmiyorum."

"Evleniyorsun. Antlaşma yapacağım şirketin oğluyla evleneceksin."

Bu bardağı taşıran son damla oldu. Barlas'ın yumruğu babamın yüzünde patlarken tepki bile veremedim. Daha ne kadar şaşırtabilir, üzebilir dediğim her seferinde daha beterini yapıyordu. Daha ne kadar alçalabilirdi.

Birkaç yumruktan sonra güvenlikler babamı alıp götürürken etrafa baktığımda şirketin boşalmış olduğunu gördüm, ben babamla tartışırken Barlas herkesi çıkartmıştı. En azından bunu düşünmeme gerek kalmamıştı.

Barlas yüzü gerilmiş, elleri yumruk olmuş bir şekilde duruyordu, yanına gitmeye korkuyordum. Sinirli adımlarla kapıya ilerlerken bana attığı bakışla takip etmem gerektiğini anladım ve peşine takıldım. 

Arabaya binene kadar hiç konuşmadık, evlilik mevzusuna takılıp bana da mı kızdı diye düşünmeden edemiyordum. Benim bir suçum yoktu ki. 

Oflayıp arabaya bindiğimde gözleri bana döndü. Kollarını omzuma dolayıp beni göğsüne çektiğinde kollarımı beline doladım, gözlerimi kapattım. Dudaklarını saçıma bastırdı.

"Sinirim sana değil. Sinirlenince ne dediğimi fark etmiyorum, yanlış bir şey söylerim diye konuşmadım."

Anladım dercesine kafamı salladım, konuşmaya halim yoktu. Kendimi hem ruhen hem de bedenen çok yorgun hissediyordum.

Yolculuk boyunca sesimi çıkarmadan gözlerim kapalı bir şekilde göğsünde uzandım, o da sesini çıkarmadan bana eşlik etti. Araba durduğunda gözlerimi açtım, bir restaurantın önünde durmuştuk. Dışarıdan bile 'Ben pahalıyım' diye kendini belli ediyordu.

Yemek benim tamamen aklımdan çıkmıştı. Şu ana yemek yiyecek dermanı kendimde bulamıyordum ancak bunu Barlas'a söylesem eminim ki kızacaktı o yüzden sesimi çıkarmadım.

Restaurantın içine girdiğimizde şık giyimli insanlar yemeklerini yiyor, sohbet edip gülüşüyorlardı. İçeride bir yere oturacağımızı zannetsem de dışarıya, deniz manzarası olan yere çıktık ve masamıza oturduk.

Denizi dibimizde hissedeceğimiz kadar yakındı. Etraf ışıklarla süslenmiş güzel bir manzara sunuyordu. Manzara hoşuma gittiği için hafifçe gülümsedim. Barlas'a döndüğümde beni izlediğini gördüm.

"Neden bana öyle bakıyorsun?"

"Gülmenin sana ne kadar yakıştığını düşünüyordum. Bundan sonra ağlama, gülmeni tercih ederim."

Gülümsemem daha da genişlerken eş zamanlı olarak yanaklarım da kızardı. Sanki güzel bir manzara izliyormuş gibi geriye yaslanmış beni izliyordu. Biraz daha bakarsam kafamdan alevler çıkacağını fark edip dikkatimi tekrardan manzaraya verdim.

Kısa süre sonra yemeğimiz geldiğinde hemen yemeye başladık. Başlayana kadar bu kadar acıktığımı fark etmemiştim. Tahmin ettiğim gibi yemekleri güzeldi, aksini beklememiştim zaten.

Yemek yerken aklımda bugün olanlar dolanıyordu. Böyle bir şey yaşamak ayrı, bunu Barlas'ın yanında yaşamak ayrı dertti. Böyle bir şeye şahit olmasını en son istediğim kişiydi.

En sonunda "Özür dilerim."  diye mırıldandığımda yemeğini yemeyi bıraktı ve şaşkınca bana baktım. 

"Ne için özür diliyorsun?"

Utançla başımı eğdim, "Bugün olanlar için."

Şefkatli gözleriyle yüzüme baktı. "Sen niye özür diliyorsun Ahu?" masanın üzerindeki elimi tuttu ve hafifçe okşadı. "Senin bir suçun yok, o yüzden bir daha böyle şeyler duymak istemiyorum." Kafamı salladığımda gülümsedi ve yemeğimize geri döndük.

Yemeğimiz bittiğinde kalktık. Bugün olanlardan sonra hiç eve gidemeyeceğimi biliyordum, yine Barlas'a gidecektim.

Arabaya bindiğimizde günün yorgunluğu ve stresi üzerime bindi. Başımı önceki gibi Barlas'ın göğsüne yaslayıp kokusuyla uykuya daldım, ne olursa olsun kokusu başımı döndürüyor ve huzur veriyordu.

Ömür boyu burada saklanmak ve hiç çıkmamak istedim.

Bu adam başlı başına bir huzurdu.

🍀🍀🍀

Anca bu kadar yazabildim. Normalde bugün atmayacaktım ama çok istediğiniz için kıramadım, umarım beğenmişsinizdir.

Yetişirse yeni bölümü yarın atarım.

Düşüncelerinizi paylaşmayı ve yıldızımızı parlatmayı unutmayın lütfen :)

_melisaada_ bu sefer heyecanlı yerinde bitirmedim hsksmjskssj






























Kalbe Esir +18Where stories live. Discover now