27. Bölüm

8.9K 302 46
                                    

Keyifli okumalar :)

🍀🍀🍀

Bittiğimizin resmiydi.

Barlas odaklanmış bir şekilde kumların üzerinde oturan ikilinin birleşmiş olan ellerine bakıyordu. Bense ne yapacağımı bilemez bir şekilde yanında dikiliyor, stresten dudaklarımı kemiriyordum. Bu akşamı bir şekilde atlatırsam kurban kesecektim gerçekten. 

Barlas'ın elini tutup bana dönmesini sağladım. "Sevgilim, önce bir dinlesek mi?" dediğimde sakinleşmek ister gibi gözlerini yumdu ve birkaç dakika sessiz kaldı. O kadar tepkisizdi ki bir anda parlayacak diye korkuyordum.

Sessiz geçirdiğimiz birkaç dakikanın ardından hızlı adımlarla Bestelerin yanına ulaştı, ben de el mecbur onu takip ettim. 

Bizi ilk fark eden Beste olurken, "Abi." diyerek telaşla Alparslan'ın elini bıraktı ve ayağa kalktı. Alparslan da onun yanında yerini alınca Barlas dikkatle ikisini de izledi. Hepimiz bir şey söylesin diye gözünün içine bakıyorduk.

"Alparslan benimle gel." dedi ve ileride şezlonglardan birine çöktü. Alparslan da karşısına oturdu ve bir şeyler konuşmaya başladılar. Ne konuştuklarını merak etsem de duyamayacağım kadar uzağa gitmişlerdi. Yanımdaki Besteye baktığımda stresten yerinde duramıyordu. Kolunu sertçe çimdikledim. Acı dolu bir inleme koyuverdiğinde gülümsedim.

"Ahu ne yapıyorsun ya!" diye çemkirdiğinde bu sefer de hafifçe kafasına vurdum. "Hiç konuşma sen. Hem bana söylemiyorsun hem de konuşuyor musun?" dedim. Mahcup bir şekilde kafasını eğdiğinde kıyamadım ve kolumu omzuna dolayıp kendime çektim.

"Tamam tamam, asma suratını hemen. Her şeyi baştan anlat bakayım." dediğimde kafasını salladı. kumların üzerine oturduktan sonra en baştan anlatmaya başladı. 

🌞

Barlas

Karşımda oturan adama bakıyor nereden başlayacağımı çözmeye çalışıyordum. Kız kardeşimle Alparslan'ı öyle görmek asla tahmin etmeyeceğim bir şeydi ve ne yapacağımı şaşırmıştım. Bana söylemedikleri için kızsam mı yoksa kardeşimi bu hayattan en güvendiğim dostuma emanet edebileceğim için mutlu mu olsam bilemiyordum. 

Karşımda oturmuş benden bir tepki bekleyen adama baktım ve "Ne zamandan beri birliktesiniz?" diye sordum. Hiç bekletmeden, "Üç hafta." diye cevap verdi. Beklediğimden kısa olduğu için şaşırdım ancak belli etmedim. 

"Bana neden söylemediniz?" 

"Her şey çok yeni zaten sana söylemeye fırsatımız bile olmadı. Yoksa senden saklamayacağımı biliyorsun." dediğinde hak verdim. Birbirimizden hiçbir şey saklamazdık bu yüzden arkadaştan öteydi benim için.

"Sana söyleyeceğim birkaç şey var." dediğimde devam et der gibi kafasını salladı.

"İkiniz de yetişkin insanlarsınız bu yüzden gelip de ilişkinize karışacak değilim. Kardeşim seni sevmiş ve hayatına almaya karar vermiş bundan sonra bana laf düşmez. Sadece şunu bilmeni istiyorum kardeşimin üzülmesine dayanamam, o benim kıymetlim. Sana güveniyorum ve sana emanet ediyorum, lütfen bu güvenimi boşa çıkarma."

"Merak etme kardeşim, senin güvenini boşa çıkarmam. Onu mutlu etmek için elimden geleni yaparım. Hem onu üzeceğime kafamı kırarım lan ben." dediğinde güldüm, yapardı bu deli.

Aramızda garip bir sessizlik olduğunda bunu garipsedim. Her ne kadar şikayet etsem de aslında Alparslan'ın şen şakrak hallerini çok seviyordum.

Gözümü ona diktim. Ne var der gibi kafasını salladığında alayla güldüm. "Ne oldu lan dut yemiş bülbüle döndün. Böyle adam ederler işte."

"Kardeşine dua et lan sen, yoksa görürdün dut yemiş bülbülü." dediğinde " Canım kardeşim aferin ona." dedim ancak bir andan üzerime çullanan bedenle neye uğradığımı şaşırdım. 

"Oğlum ne yapıyorsun salak. Düşeceğiz." dedim ama dinlemedi ve kolunu boynuma sarıp sıkmaya başladı.

"Şimdi de gülsene, hadi." dedi ancak birkaç çıtırtı ve yere kapaklanan bedenlerimiz aramızda derin bir sessizlik oluşturdu. Gözlerimiz fal taşı gibi açılmış bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Şezlong kırılmıştı. Evet, basbayağı kırılmıştı.

Beste ve Ahu da koşarak yanımıza geldiğinde şaşkınlıkla bize bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. 

Alparslan, "Barlas." dediğinde ona döndüm. Sırıtıyordu. 

"Ne oldu?" dedim, "Götüne girmedi dimi lan?" dediğinde kızlarla aynı anda kahkahaya boğuldular. Kızmak istesem de yalan değildi, biraz daha gitsem girecekti.

Alparslan'ı üzerimden atıp ayağa kalktım. "Ne diye atlıyorsun oğlum üstüme, manyak mısın?" 

"Dalga geçmeseydin sende benimle." dedi. Beste bir şey olmuş mu diye onu kontrol ederken kaşlarımı çattım. 

"Olan bana oldu. Sen onu mu kontrol ediyorsun gerçekten?" huysuz çıkan sesimle Beste şaşırdı.

Alparslan, "Ne oldu, kıskandın mı?" diyerek alayla konuştuğunda, "Vermiyorum lan kardeşimi." dedim ve Beste'yle Ahu'yu kolumun altına alarak yürümeye başladım. 

"Aldım bir kere kardeşim, dönemezsin sözünden." diyerek peşimizde dolaşıyordu ve bende keyifle gülümsüyordum, sürünsün de aklı başına gelsin biraz.

🌞

Beste

Alparslan'la ayakkabılarımızı köşeye koymuştuk ve suyun tadını çıkarıyorduk. Başımı omuzuna yaslamıştım, o da nazikçe saçlarımı okşuyordu. Onunla nasıl bu hale geldiğimizi hâlâ aklım almıyordu. Daha iki ay öncesinde abi dediğim adam şu an yanımda sevgilim olarak oturuyordu. Kaderin cilvesi miydi bu yoksa?

"Abin kıskançlıktan kudurdu gördün mü?" diyerek keyifle konuştuğunda kıkırdadım. Abimi delirtmek gerçekten hoşuna gidiyordu.

Abim gerçekten kıskançlıktan delirmişti. Bütün gece bir saniye olsun yanımızdan ayrılmamış yan yana gelmememiz için ellinden ne geliyorsa yapmıştı. En sonunda Ahu bir şekilde kandırmış ve odaya çıkarmayı başarmıştı ve biz de derin bir nefes almıştık. 

Omuzundan kalkmış yüzüne bakıyordum. "Eğer onu böyle sinirlendirmeye devam edersen yüzümü biraz zor görürsün." dediğimde kendinden emin bir sesle konuştu. "Merak etme hiç kimse seni görmeme engel olamaz. O çatlak abin de buna dahil. Korkutamaz beni merak etme."

Öyle mi der gibi kafamı salladım ve arkasına bakarak, "Abi sen uyumadın mı, niye geldin?" dedim.

Telaşla arkasına baktığında boşlukla karşılaştı. "Gerçekten korkmuyormuşsun Alparslan." dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan beni kucağına aldı ve suyun içinde ilerlemeye başladı.

"Alparslan dur. Ne yapıyorsun?" dediğimde, "Bana oynadığınız oyunun cezasını kesiyorum hanımefendi." dedi.

İtiraz etmeye fırsat bulamadan kendimi suyun içinde buldum ve çığlık attım. Arkamdan o da suya girdi ve kollarını belime sardı. 

Sırılsıklam olmuş bir şekildeydim ve yüzümden su damlacıkları yuvarlanıp gidiyordu. Nefes nefese bir şekilde birbirimize bakıyorken  onun bakışları dudaklarımdaydı. Yavaşça yaklaşmaya başladığında ilk başta tereddüt ederek bana baktı. Yüzümde olumsuz bir ifade göremeyince dudaklarıma kapandı. Böylece ilk öpücüğümü de almıştı.

Kalbimle beraber.

🍀🍀🍀

Ben geldiim. Erken geldim canlar tebriklerinizi alırım.

Bölümü beğendiniz mi?

Yıldızımı parlatmayı ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen :)

Elanuslu bölüm sana ithafen :)

Kalbe Esir +18Where stories live. Discover now