22. Bölüm

11.8K 412 62
                                    

Keyifli okumalarr :)

🍀🍀🍀

Boynuma vuran sıcak nefes ile gözlerimi açmıştım. Yeni doğmaya başlayan güneş yüzüme vuruyordu ancak boynumdaki nefes ondan daha çok içimi ısıtıyordu.

Kafamı dikkatli bir şekilde arkaya çevirdiğimde Barlas derin bir uykudaydı. Uyandırmamaya dikkat ederek arkamı döndüm.

Gözlerimi müptelası olduğum adamın üzerinde gezdirdim. O kadar derin uykudaydı ki sanki yıllardır uyumamış gibiydi.

Bir süre yatakta onu izleyerek vakit geçirdikten sonra onu uyandırmadan yataktan kalktım.

Saat daha erken olduğu yapacak bir şey bulamadım, Barlas'ın çalışma odasına girdim.

İlk başta odadaki kitapları inceledim. Yok yoktu, her türden kitap vardı neredeyse. Yaklaşık bir saatimi kitaplarla geçirdikten sonra Barlas'ın masasına oturdum.

Dışarıdan gelen kuş cıvıltıları kulağıma doluyordu. Ne yapsam diye düşünürken Barlas kalkana kadar film izlemeye karar verip bilgisayarı açtım.

Filmlerin arasında gezinirken tabiri caizse şeytan dürttü ve bilgisayarında gezinmeye başladım. Yaptığım yanlıştı biliyordum ancak içimdeki meraka da engel olamıyordum.

Genellikle işle ilgili dosyalar bulunuyordu. Tam kapatacakken bir dosya dikkatimi çekmişti, onu diğerlerinden ayıran ismiydi. Çünkü dosyanın adı Ahuydu.

Dosyaya tıkladığımda açılmasını beklerken şifre istemesiyle ne yapacağımı bilemedim. Sekiz haneli bir şifre istiyordu.

Dosya benimle ilgili olduğuna göre şifre de benimle alakalı olmalıydı. Ne olabileceğini düşünmeye başladım. İlk başta doğum günümü denesem de yanlıştı.

Birkaç deneme daha yapsam da olmadı. En son Barlas ile tanıştığımız tarihi yazdığımda klasörün açılmasıyla gülümsedim. Bu arada Barlas'la tanıştığımızdan bu yana 6 ay geçmiş olduğunu fark ettim, zaman ne çabuk geçiyordu.

Klasörün içinde gezinmeye başladığımda ilk olarak karşıma Barlas'la birlikte çektiğim fotoğraflar çıktı. Fotoğraf çekmeyi sevmiyordu ancak bana da kıyamıyordu. Ne kadar söylense de fotoğraflarımızı saklıyor oluşu içimi yumuşacık etti

Aşağılara gittikçe fotoğraflar da eskiyordu. Benim bile ne zaman çekildiğimi bilmediğim fotoğraflarım buradaydı. Bunlara hangi ara bulduğunu düşünürken gözlerim tarihe takıldı, kaşlarım çatıldı.

Bu fotoğraflar yeni kaydedilmemişti, kayıt tarihi iki sene öncesine aitti. Yani bu demek oluyordu ki iki senedir bu fotoğraflar bu bilgisayardaydı.

Benim fotoğraflarımın Barlas'ta ne işi vardı?

🌞

Yaklaşık iki saattir Barlas'ın çalışma odasındaydım, öylece oturmuş zihnimdeki düşüncelerle baş etmeye çalışıyordum. Çok geçmedi ki odanın kapısı açıldı. Endişeli bir ses işittim. "Ahu!"

Daha arkamı dönemeden bedenime sımsıkı dolanan kollar beni yerime sabitlemişti. Normalde olsa memnuniyetle karşılardım ancak aklımdaki soru işaretleri buna izin vermiyordu, onları açıklığa kavuşturana kadar da içim rahat etmeyecekti. 

Barlas uzun süren bir sarılmanın ardından beni kendinden uzaklaştırdı. "Güzelim neredesin sen?" yüzümü avuçlarının arasına aldı, "Yanımda göremeyince bir şey oldu zannettim." 

Birkaç saniye sessizce yüzüne baktım. Bu adamla yaşadıklarım yalan olamazdı, gözlerinden şefkat akan adam sonuna kadar gerçekti. O fotoğrafların da mutlaka bir açıklaması olmalıydı.

Lafı dolandırmadan, "Benden sakladığın bir şey var mı Barlas?" diye sordum. Kaşlarını çattı. "O nereden çıktı şimdi?"

Ondan uzaklaştım. Masadaki bilgisayarı aldım ve ona çevirdim, klasör hala açıktı.

"Buradan çıktı."

Açtığım klasöre baktı, ne olduğunu anlamıştı. 

"Bu ne Barlas, benim iki sene önceki fotoğraflarımın sende ne işi var?" dediğimde ne diyeceğini bilemez gibi sessiz kaldı daha sonra derin bir nefes aldı ve "Eninde sonunda öğrenecektin, sanırım artık vakti geldi." dedi.

"Neyin vakti geldi, açık konuş."

"Burada açıklayamam. Üzerini değiştir seni bir yere götüreceğim." dedi. Bu sefer kaş çatma sırası bendeydi.

"Açıklama yapmanı istiyorum Barlas, beni bir yere götürmeni değil." dediğimde elleri belime yerleşti.

"Ahu, yavrum. Azıcık bana güvenin varsa soru sorma."

Yine ona güvenmeyi seçtim. Şimdiye kadar güvenim boşa çıkmamıştı, umarım bundan sonra da çıkmazdı.

"Peki, sana güveniyorum. Umarım mantıklı bir açıklaman vardır Barlas."

"Var güzelim var."

🌞

Yatak odasına gelip hızlıca hazırlanmıştım. O kadar merak ediyordum ki bir an önce nereye gideceksek gitmek istiyordum.

Barlas gömleğinin düğmelerini iliklerken bana şaşkınca bakıyordu çünkü normalde ağır ağır hazırlanan bir insandım.

Bakışlarını fark edip ne var dercesine kafamı salladım. "Ne oldu, neden öyle bakıyorsun?"

"Madem bu kadar hızlı hazırlanabiliyorsun beni niye her gün iki saat bekletiyorsun yavrum?" dediğinde göz devirdim. Ne vardı yani, onu bekletmeyi seviyordum.

"Çok şikayetiniz varsa beklemeyin Barlas Bey." deyip arkamı döndüm ancak uzaklaşamadan arkamdan belime dolanan kollar buna engel oldu.

"Kızma hemen. İki saat ne ki ben seni bir ömür beklerim bebeğim." dediğinde eriyip gittiğimi hissettim.

Hafifçe başımı çevirdim. "Hiç lafı çevirmeye kalkma Barlas. Gerçeği söylemeden de bana yaklaşma." deyip ondan uzaklaştım. Arkamdan derin bir nefes alma sesi işittim.

Ondan sonra fazla bir şey konuşmadık. Kahvaltı yapmamı söylese de dinlemedim, kahvaltı yapmaya değil gerçeklere ihtiyacım vardı.

🌞

Sessiz bir yolculuk geçiriyorduk. Gittiğimiz yollar bana tanıdık geliyordu ama çıkaramıyordum.

Yol boyunca Barlas'ın bakışlarını üzerimde hissediyordum ancak dönüp de bakmıyordum. O da üzerime gelmiyordu.

Kısa süren yoldan sonra vardığımız yer şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Barlas'a döndüm.

"Bizim burada ne işimiz var?"

🍀🍀🍀

Ayy geldim geldim. Beğendiniz mi bölümümüzü?

Laviniaa_16 bölüm sana ithafen :)

Yıldızımızı parlatmayı ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın :)



Kalbe Esir +18Où les histoires vivent. Découvrez maintenant