20. Bölüm

12.9K 438 57
                                    

Keyifli okumalaar :)

🍀🍀🍀

Gözlerimi yeniden araladığımda bileklerimdeki ipler çözülmüş ve akşam olmuştu. Aşağıdan sesler geliyor ancak anlayamıyordum.

 Birkaç saniye sonra kendime geldiğimde yataktan doğruldum ve sessiz adımlarla kapıya ilerledim. Kilitli olmaması için dua ederek kolu çevirdiğimde belki de şans ilk defa yüzüme gülmüş ve kapı açılmıştı. 

Etrafı kolaçan ettiğimde koridor bomboştu ben de bunu fırsat bilerek odadan çıktım. Merdivenlere doğru yöneldiğimde yukarıya doğru çıkan adım seslerini duydum, panikle ne yapacağımı düşünürken gördüğüm duvarın arkasına saklandım. Koruma da beni görmeden geçip gitmişti zaten.

Yakalanmamak için seri ama dikkatli adımlarla merdivenden indim. Herkes koşturuyor, düğün dedikleri ancak benim cenazeden farksız gördüğüm tören için hazırlık yapıyorlardı. O karmaşanın için fark edilmeden bahçeye kadar çıkmayı başarmıştım, şu an kaçamazsam bir daha kurtulamayacağımı ve o adamın karısı olmak zorunda kalacağımı biliyordum. 

Bahçede beklediğimden az koruma vardı. İki tane ön, iki tane arka tarafta olmak üzere dört kişilerdi. Kaçmam daha da kolaylaştığı için mutlu olmuştum, korumalara görünmeden ağaçların arasından kapıya ulaşmayı başardım.

Etrafıma bakıp kimsenin olmadığından emin olduğumda kapıyı açıp kendimi yola attım. Başarmıştım, kurtulmuştum ellerinden.

Ya da çok erken sevinmiştim.

Karşımda sayamadığım kadar koruma ve önlerinde Kaan denen adam duruyordu. Yüzümdeki gülümseme yavaşça sönerken her şeyin bittiği noktaya gelmiştim. Birazdan bu adamla nikahım kıyılacak ve hayatım yerle bir olacaktı.

Yüzündeki pis gülümsemeyle, "Nereye gittiğini sanıyorsun karıcığım?" diye sorduğunda hitap şekli kendimden tiksinmeme sebep olmuştu. 

Gülümsemesi hiç silinmeden yanıma geldi. Ben ne olduğunu anlamadan elleri saçlarımın arasına girmişti bile, o kadar sert çekti ki saçlarımın teker teker koptuğunu hissediyordum. Ağzımdan acı dolu bir inleme firar etti.

"Bırak beni hayvan herif!" diye bağırdığımda mümkünmüş gibi saçlarımı daha sert çekti. 

"Benimle düzgün konuşacaksın. Boşuna kaçmaya da çalışma buradan kurtuluşun yok, benimsin sen." sözünü bitirdikten sonra beni adamlarının önüne atıverdi.

Korumalar kolumdan tutarak beni eve geri soktular. Çalışanların acıyan bakışları altında neredeyse sürüklenerek başka bir odaya götürdüler. Beni odaya getirdikten sonra kapıyı da kilitleyerek çıktılar. Ben ise gözyaşlarımla geride kaldım.

🌞

 Aynanın önünde durmuş üzerimdeki kefene bakıyordum. Adamlar çıktıktan yaklaşık yarım saat sonra bir hizmetli gelmiş ve elinde de düğün için giyeceğim gelinliği getirmişti. İlk başta giymemek için ne kadar diretsem de, Kaan gelmiş ve giymezsem zorla giydireceğini söylemişti. Ben de onun pis ellerinin bana değmemesi için mecbur kabul etmek zorunda kalmıştım.

Kapı aralandığında dönüp bakacak halim bile kalmamıştı. Her seferinde belki birisi beni kurtarmaya gelir diye umutla bakıyordum ancak kimse gelmiyordu. 

Barlas'ı düşündüm. Şu an ne yapıyordu acaba? Benim kaçırıldığımı fark etmiş miydi, yoksa ona kızgın olduğum için ortaya çıkmadığımı mı düşünüyordu?

Şu an gelip beni buradan çekip alması için neler vermezdim ki. Gelse, beni bu cehennemden çıkarsa, tekrar kollarında huzurla uyutsa daha ne isterdim. Bana bakınca parlayan gözlerini, saçlarımı şefkatle okşamasını çok özlemiştim. O aklıma geldikçe gözlerim tekrar doluyordu ama benim artık ağlayacak takatim dahi kalmamıştı. 

İçeriye gelen hizmetli saçımı yapacağını söylediğinde karşı çıkmadım ve aynanın önündeki pufa oturdum, karşı çıksam da bir şey değişmiyordu zaten. Sanki çok istekliymişim gibi saç modeli göstermeye kalktığında, "İstediğini yap, beni rahat bırak." dedim.

Kısa sürede seçtiği bir modeli yapmıştı, ben ise sessizce beklemiştim sadece. İşi bittiğinde kapıdan çıkacakken duraksadı ve bana döndü.

"Kaan Bey çok tehlikeli bir insan, zarar görmek istemiyorsanız eğer suyuna gitmenizde fayda var."

"Tehlikeli olması umurumda bile değil, ben onunla evlenmek istemiyorum." desem de herkes gibi o da bana kulaklarını tıkadı ve gitti.

🌞

Hizmetlinin odadan çıkmasının üzerinden çok geçmemişti ki içeriye görmemek için dualar ettiğim Kaan girdi. Beni baştan aşağıya süzdüğünde yüzünde memnun bir gülümseme oluştu, ben ise boş gözlerle ona bakıyordum.

Yanıma gelip ellerimden tuttu ve dudaklarını yanağıma bastırdı. Geriye kaçmak istediğimde daha sıkı tutarak buna engel oldu.

"Çok güzel olmuşsun karıcığım. Nikah memuru aşağıda, bizi bekliyor."

Başımı iki yana salladım. "Ben seni sevmiyorum, lütfen bırak gideyim."

Tabii ki hiçbir acıma belirtisi göstermedi. Sakince gülümsedi ve "Tanıyınca seversin merak etme." demekten başka bir şey yapmadı. 

Elimi bırakmadan beni odadan çıkardı ve merdivenlerden indirdi. İndiğimizde küçük bir nikah masası, karşısında birkaç tane konuk sandalyesi ve etrafında süsler vardı.

Nikah memuru ve kim olduğunu bilmediğim şahitler nikah masasında oturuyor. Baba demeye bin şahit isteyen adam ve birkaç tane konukta karşıdaki sandalyelerde oturuyordu.

Babamın yüzüne baktığımda pişmanlık görmek istesem de o halinden gayet memnun bir şekilde gülümsüyor ve bir an önce nikah kıyılsın da paraları gelsin diye bakıyordu.

Nikah masasına oturduğumuzda memur ilk önce Kaan'a sordu ve tabii ki Kaan büyük bir mutlulukla "Evet." dedi.

Sıra bana geldiğinde ben elimden geldiğince oyalanıyordum. Kaan elimi sertçe sıktı ve kulağıma, "Cevap ver artık!" diye sertçe fısıldadı.

Kaderime razı gelip cevap verecekken dışarıdan gelen araba ve silah sesleriyle duraksadım.

Tam o anda bütün umutsuzlukların içinde, "AHU!" diye bağıran ses içimdeki umut tohumunu yeşertti. Gelmişti işte.

Barlas beni bulmuştu.

🍀🍀🍀

Beğendiniz mi bölümümüzü ?

Kısa diye yakındığınızı duyar gibiyim ama o kadar vaktim yok ki bu bölümleri bile zor yazıyorum. Zaten uzun olmasını planladığım bir kurgu değildi o yüzden idare edin lütfen. Belki başka bir kurgumda size dolu dolu bölümler yazabilirim. Anlayışınız için teşekkürler.😊

Yıldızımı parlatmayı ve düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın lütfen. 

Kalbe Esir +18Where stories live. Discover now