11. BÖLÜM

1.4K 55 46
                                    

Yaklaşık 1 gündür hastane odasındaydım ve artık bunalmıştım. Sıkıntıdan patlasam da sonradan aklıma Arda'yla yaşadığımız şeyler geliyordu ve içim kıpır kıpır oluyordu.

Emre'nin çıkış işlemlerini halletmesinin ardından hastaneden çıktık. Hâlâ başım dönüyordu ve ağrılarım vardı. Doktorun dediklerine göre kafa travması geçirmemiştim ancak başımda derin bir açıklık olmuştu. Kafama dikiş atıldıktan sonra da bandajla sarıldı.

Arda'nın desteğiyle arabaya bindim. Arda'da benim yanıma bindi ve emre arabayı sürmeye başladı. Tesise gidecektik ve bende hemen Jesus'a iyi olduğumu ve dinlenmek istemediğimi söyleyecektim.

Emre'ye, "şarkı açar mısın?" Dedim. Müziği çok seven bir insandım bu yüzden de gittiğim her yerde illaki birine o müziği açtırırdım. Emre, "hay hay efendim." Dedi ve müziği açtı. Güldüğüm sırada Arda'yla göz göze geldik ve bir saniyeliğine dudaklarıma baktığını fark ettim. Allahım bu sefer geliyorum sana doğru.

Arda'yla iki üç saniye bakıştıktan sonra Bakışlarımı kaçırdım ve radyoda çalan şarkıya odaklandım çünkü sevdiğim bir şarkı çalıyordu. Arctic Monkeys - I wanna be yours

Şarkıyı sessiz bir şekilde mırıldanarak söylemeye çalışmıştım ancak sesimin yüksek çıkmasından korktuğum için mecburen susup içimden söylemeye başladım.

Arda, şarkının sözlerinin anlamını biliyor muydu bilmiyorum ancak sözleri çok güzeldi ve Arda'ya yazılmış gibiydi. Ben gerçekten de onun olmak istiyordum, sadece onun...

Şarkı devam ederken "wanna be yours" kısmında Arda'yla göz göze geldik. Sanırım anlamını biliyordu. Yani bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

Bilmeyenleri idam cezasıyla katlederim.

Arda bana gülümsedikten sonra başımı utançla çevirdim ve cama yasladım. Gözlerim kapanıyordu. Başımın da ağrısıyla daha fazla
dayanamayarak gözlerimi kapattım ve müzik eşliğinde derin bir uykuya daldım..

                                         ~~~

Arda'nın anlatımıyla:

Arabada ilerlerken Arden'in uyuduğunu gördüm ve onu izlemeye başladım. Geleli neredeyse 2 ay olacaktı ve bende dahil tüm takım ona çok alışmıştı.

Takımın enerji kaynağıydı. sürekli yüzü gülüyor, asla somurtmuyordu. Pozitifliği, hiç solmayan gülüşü, bitmeyen enerjisi beni ona çekiyordu. Takım gülünce o, o gülüne ben gülüyordum...

Tesise geldiğimizde Emre abi bana dönüp, "arden'i odasına götürür müsün?" Dedi. Başımı sallayıp arabadan indim ve Arden'in kapısını açıp bir elimi sırtına, bir elimi de bacaklarına koyarak kucağıma aldım.

Gereğinden fazla hafifti ve bu yüzdende onu odasına kolaylıkta taşımıştım. Kapısına geldiğimde zorlansam da kapıyı açmayı başardım. Kapı kartla açılıyordu ve Arden'in odasının yedek kartı tesisin lobisindeki masadaydı. Neden bende bilmiyorum.

Arden'i yatağına bıraktıktan sonra yastığın baş ucundaki sandalyeye oturdum ve tekrar onu izlemeye başladım. Yüzü çok güzeldi. Fazla güzel.

Yarım saat arden'i izledikten sonra odama gittim ve duş aldım. Bugün akşam antrenmanı vardı, "nasıl olsa orda görürüm" diyerek daha fazla izlemedim ancak Arden'in katılıp katılmayacağını bilmiyordum.

Duştan çıktıktan sonra Fenerbahçe logosu olan bir şort ve tişört giydim. Erkeklerde olan kıyafetlerin kız versiyonu da vardı, bu yüzden de Arden'le bazen aynı giyinebiliyorduk. Tek fark, ona benden daha çok yakışıyordu.

Sahalardaki Aşk *FENERBAHÇE*Där berättelser lever. Upptäck nu