14. BÖLÜM

1.2K 60 18
                                    

Gözlerimi yeni bir güne açmıştım. Bugün benim için garip bir gün olacaktı, çünkü 5 gündür görüşmediğim takımımla görüşecektim.

Arda'ya olan kırgınlığım her geçen gün daha da artıyor ve bu durum kalbimi fazlasıyla acıtıyordu. Tesise gittiğimde Arda'yla konuşmak istemiyordum.

Kalkıp üstümü değiştirdim ve Ebru'nun odasına girip yanağına bir öpücük kondurdum. O çok güzeldi. Dünyanın en güzel kızı benim arkadaşımdı...

Taksiyle tesise geldikten sonra içim heyecanla doldu. Onları özlemiştim. Tabi bir kişi hariç. Onu da özlemiştim ancak o çoktan tercihini yaparak bana veda etmişti :)

Tesisin bahçesinden içeri girdim ve odama çıkıp valizimi yere bıraktım. Ben ailemden vazgeçemezdim. O yüzden burda kalıp, takımım için çalışacaktım. Milli aranın ardından bizi önemli 3 maç bekliyordu. Başakşehir, Sivasspor ve Galatasaray.

Hepsi çok önemli maçlar olsa da, en önemlisi tabi ki ezeli rakibimiz Galatasaray'la olan maçtı. Çok iyi çalışıp şampiyonluğu onların stadında yaşamak istiyorduk.

Düşüncelerden çıkıp aşağı indim. Saat erken olduğu için herkesin kahvaltıda olduğunu düşündüm. Ve öyle de oldu. Allahım tiplere bak yerim...

Yemekhaneye ilk girdiğimde göz göze geldiğim kişiden gözlerimi ayırıp bana sırtı dönük olan takıma doğru yürüdüm. Arda neden yemekhanenin köşesinde tek oturuyordu bilmiyordum ancak, bir şeyler düşünüyor gibiydi.

Takımın yarısı bana, yarısı da arkasına dönüktü. Beni gören takım ilk önce şaşırıp gülümsediler. Belli etmemeleri için elimle "sus" işareti yaptım ve bana arkası dönük olan takımın sırtına çıkıyormuş gibi üstlerine atladım.

Hepsi farklı yerlere düştükten sonra takımın yarısı somurtuyor, diğer yarısı ise gülüyordu. Onlarla böyle vakit geçirmek benim için çok değerliydi. Yerde kahkaha atarken gözüm Arda'ya kaydı ve gülerek bana baktığını gördüm. Ancak sonra tekrar gülüşü kayboldu ve önüne döndü.

"Arden! Nerdesin kızım sen?" Diyen irfan abiye gülümseyip, "işlerim vardı biraz," dedim ve sımsıkı sarıldım ona. ardından gözlerim Arda'ya bakarken, "biraz kafamı dinlemek istedim." Dedim bastırarak.

Arda bana bakıyordu ancak boş bakıyordu. Resmen bembeyaz bir duvara bakar gibi gözlerime baktıktan sonra ayağa kalktı. yanımdan geçerken omzunu benim omzuma çarpmıştı. Yapma işte onu çocuk...

Gözlerimin dolmasını engellemeye çalıştım ancak ağlamadan olmayacak gibiydi. Hemen arkamı döndüm ve takıma, "birazdan dönerim." Deyip bahçeye çıktım.

Ağaçların en köşesine geçtim ve yere çöküp ağlamaya başladım. Neden böyle yapmıştı? Ben ona ne yaptım? Sadece sevdim. Başka hiç bir şey yapmadım ben ona... bana inanmıyordu ve bu durumda da hala ben suçluyordu.

Ağlamaya devam ederken kafamın üstünde bir gölge hissettim. Kafamı kaldırıp gelen kişiye baktığımda o kişinin arda olduğunu gördüm. Hemen elimle gözlerimi silip ayağa kalktım ve yanından geçmek için adım attığımda önüme geçerek gitmemi engelledi.

"Neden ağlıyorsun, arden?" Sildiğim göz yaşları tekrar akmaya başladı. Lanet göz yaşları.. "seni ne kadar ilgilendirir?" Dediğimde yukarda olan kaşları aşağı düştü.

Gitmek için bir adım daha attım ancak yine önüme geçti. "Neden kaçıyorsun benden?" Diye sordu. Hafif gülüp başımı öne eğdim, ardından da alaycı bir gülümsemeyle Arda'ya bakıp konuşmaya başladım.

"Sen o gün bana inanmayıp, yarım saat önce tanıdığın, benim hayatımın, duygularımın, nefesimin katili olan kişiye inandın. Sonra da ağlamaktan kızaran gözlerimi görmene rağmen, "seni dinlemeyeceğim." Deyip gittin."

Göz yaşı sandığım bir ıslaklık yanağımdan düşerken Arda'nın gözleri yanağıma kaydı ve gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Hey, Kan geliyor gözünden?" Diyerek telaşlandı.

Hayırdır sana noluyor desene aq ne boş boş bakıyon.

Bende niye etraf sessiz diyorum amk. Sen yoktun ondanmış.

Ne kadar komik heeğğğ

"Bak beni bir dinl-" demeye kalmadan sözünü kestim. Elimle yanağımdaki kanı sildim ve aynı o gün bana yaptığı gibi yapıp gözlerinin içine baktım, "bana hiç bir şey anlatma, çünkü seni dinlemeyeceğim!" Dedim ve omzuna 'bilerek' vurup yanından gittim.

Odama çıktığımda sıcak bir duşa ihtiyacım olduğunu anlayıp duşa girdim. Bilerek duşta uzunca bir süre kaldıktan sonra suyu kapatıp duştan çıktım.

Üzerime siyah bir şort ve mavi bir sweatshirt giydim. Balkona çıkıp sandalyeye oturdum. Odamın manzarası çok güzeldi. Ormanları çok seviyordum, o yüzden bu oda tam benlikti.

1 saate yakın balkonda oturduktan sonra saate baktım ve saatin akşam 7'ye geldiğini gördüm. Altıma eşofman giyip yemekhaneye indim. Hemen Emre'nin yanında oturduğumda aç değildim. Sadece takımın yanında durmak için gelmiştim.

"Bir şey yemeyecek misin güzelim?" Dedi Emre. Başımı hayır anlamında sallayıp kafamı masaya koydum. Emre saçlarımı okşarken gözlerim uyumamak için direniyordu. Eğer yine burada uyursam yine beni emre taşıyacaktı. Yorulmasını istemediğim için uyumamaya çalıştım.

Arda ile göz göze geldiğimizde bakışlarını ilk çeviren bendim. Bir kaç saat önce yaptığımız konuşma aklıma geldikçe kalbim acıyordu. Ona böyle davranmak beni üzse de, o bana davranırken olduğu gibi rahat olmaya çalıştım.

Sence oluyor mu ablam?

Oluyor bence ya

Yok ablam olmuyor.

Denedik en azından...

Akşam yemeğinden sonra odama çıktım ve uykum olmadığı için balkona yöneldim. Yan balkondan gelen seslerle kaşlarım çatıldı. İsmail abi ve arda konuşuyorlardı. Işığım açık olmadığı için beni göremezlerdi, ancak ben onları görebiliyordum.

"Bu aralar neden bu kadar tuhafsın?" Diyen ismail abiye kaşları çatık bir şekilde bakan Arda, "yo değilim, sana öyle gelmiştir." Dedi.

"Beni kandırdığını mı zannediyorsun?"

Arda başını hayır anlamında salladı. Derin bir iç çeken ismail abi, "Arden'le aranız güzelken bir anda aranızda mesafe oluştu. Buna bir açıklama yapmalısın." Dedi.

"Hiç bir zaman aramız güzel olmadı." Dedi arda. Gözlerim doldu. Ne dediğini sanıyordu bu çocuk? O kadar şeyi annem mi yaşamıştı?

"Büyüklere yalan söylenmemesi gerektiğini kimse sana öğretmedi mi arda?" Dedi İsmail abi. Bu konuşma nereye varacaktı bilmiyordum ancak, sonu hiç hayra alamet değildi..

Arda cevap bile vermeden elindeki bardağı sertçe masaya koyup içeri girdi. Arkasından boş gözlerle bakan ismail abide bir süre sonra içeri girdi.

Üşüdüğüm için bende odama girdim ve yorganın altına girerek düşünmeye başladım.

Arda anlamadığım bir şekilde ismail abiye yaşadığımız şeyleri anlatmamıştı. Beni sevmediğini biliyordum ancak en azından bir açıklama yapabilirdi!

Gözlerim yavaş yavaş kapandığında daha fazla düşünmeden hemen uykuya daldım.


Eveeett bir bölümün daha sonuna geldikkkk

Bölümü nasıl buldunuzzz?

İyi ve kötü yorumlarınızı bekliyorummm💗💬

Sahalardaki Aşk *FENERBAHÇE*Where stories live. Discover now