22. BÖLÜM

1.1K 45 54
                                    

Gece yarısıydı, alnımdaki terlerle yataktan fırladığımda. Korkunç bir kabus görmüştüm. Gördüğüm tüm kabuslardan farklıydı. Yanımda bebek gibi yatan Arda'ya baktım ve gülümsedim.

Çok tatlıydı. Elimi uzatıp alnına gelen saçlarıyla oynadım. Korkmuştum. Gördüğüm rüyada arda beni terk ediyordu. Ama normal terk etmek değil, resmen ona yalvarıyordum ama o beni duymuyordu ve, sadece "senden nefret ediyorum" diyordu.

Böyle bir rüya görmeme ne sebep oldu bilmiyorum ama korkuyorum. Bu çok açık bir şeydi. Yataktan sessizce kalkıp su içtim. Geri uyumak istedim ancak bir türlü uyuyamamıştım.

Balkona çıktım ve sandalyeye oturup dizlerimi kendime doğru çektim. Bu sadece bir kabustu ama ben çok etkilenmiştim. Çok korkmuştum..

Omzumda bir el hissetmemle sıçrayarak arkamı döndüm. Arda, uykulu bir halde gözlerini ovalıyordu. Allah'ım tipe bakkkk

"Sevgilim, neden uyanıksın?" Dedi arda kaşımdaki sandalyeyi yanıma çekerken. "Kabus gördüm, bir dahada uyuyamadım." Dedim masumca. Kaşları çatılmıştı. "Ne gördün ki sevgilim?"

Kabusu baştan sona kadar anlattığımda gözlerimden düşen yaşa engel olamadım. Arda uzanıp göz yaşlarımı sildi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. "Seni, asla bırakmayacağım arden. Asla."

"Söz mü?"
"Söz. Arda güler sözü.."

İnanıyordum. Kimseye, hiç bir şeye inanmadığım kadar Arda'ya inanıyordum. O beni bırakmazdı. Beni üzmezdi.

"Hadi gel, uyuyalım. Saat daha 3." Dedi arda ve kolumdan tutup beni yatağa yatırdı. Şaka gibi geliyordu ama arda ben uyuyana kadar saçlarımı okşamıştı...

~~~

Maç'tan sonraki gün:

Başakşehir'i yenmemizin ardından herkes daha da umutluydu. Şampiyonluğu 9 yıl sonra taraftarlarımıza getirmeye çok yakındık. Herkes çok ama çok mutluydu.

Midemdeki ağrılar hala devam ediyordu. Çok saçmaydı bu. Çünkü ben ilaç içmiyordum ama midemden ilaç çıkıyordu. Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Maç'ın ardından kendi evime gelmiştim. Saat 12:00'di ve arda bana kahvaltıya gelecekti. Ona en güzel şeyleri hazırlamak için markete gitmiştim. Güzel bir sofra hazırladım.

Domatesleri doğrarken üst kattan bir ses gelmişti ve yerimden sıçramıştım. Bu da neydi? Bakmalı mıydım? Allah'ım yardım et...

Umursamamaya çalıştım ve yemek yapmaya devam ettim. O an bir şey olmuştu. Beni ölüm korkusuyla bir tutan bir şey..

Omzumda bir el vardı, kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu çünkü ebru evde değildi... ebru evde değil, arda evde değil. O halde bu arkamdaki kimdi?

Azrail?

Bari şu an yapma beyinsiz.

Tmm be.

Bıçak hala elimdeyken büyük bir nefes alarak arkamı döndüm. Karşılaştığım yüzle elimdeki bıçak yere düşmüştü. Burdaydı. Tam karşımdaydı. Sarp...

"S-sarp s-sen na-nasıl?" Diye kekelediğim sırada sinirli olduğunu fark ettim. "Demek arda ha?" Dedi. Sıçtık..

"S-sarp bak o benin ark-" demeden yüzüme sert bir tokat yedim. Korkuyordum. Eskisi gibi bana işkence uygulamasından deliler gibi korkuyordum..

Bileğimden tutarak beni yere sertçe fırlattı. "Ben sana şimdi Arda'yı gösteririm, ardenciğim!" Dedi ve pantolonunun kemerini çıkarıp içe doğru büktü. Hayır hayır hayır hayır...

Sahalardaki Aşk *FENERBAHÇE*Where stories live. Discover now