23. BÖLÜM

1.1K 44 8
                                    

Ağlarken uyumanın en kötü yönü bence yüzümüzdeki şişlikti. Sarp'ın beni zehirlemesini, beni ölüme sürüklemesini öğrendiğimde şaşırmamıştım çünkü bu onun en normal işiydi; insanları ölüme sürüklemek.

O olaydan sonra bir daha o eve gitmemiştim. Şu an her zaman ki gibi tesisteydim. Üzerime ağırlık yapan yorganı kenara çektim ve terliklerimi giyip banyoya yürüdüm.

Avucuma soğuk suyu doldurduktan sonra yüzüme sertçe çarptım. Üstüme mor bir kazak ve siyah bir eşofman giyip aşağı indim. Tam yemekhaneye girecekken biri belimden tutup beni duvara yasladı. Tabi ki de bu kişi Arda'ydı..

"Nasılsın, bebeğim?" Dedi ve yemin ederim ki, şu durumda bile bu kadar güzel bir insan olduğu için gülümsemeye çalıştım.

"İyiyim, sen?" Dedim gülerek. Gülsem ne yazardı ki? Sözlerimde güç yoktu.

"Hâla o olayı mı düşünüyorsun?" Dedi hüzünle. Elleri sanlarımdayken, gözlerim hızlıca dolmuştu. Direnememiştim. Gözümden bir damla yaş Arda'nın eline akmıştı. Unutamıyordum. Sarp'ın bana vuruşunu, bana yaptıklarını asla unutamıyordum.

Sürekli kendime eziyet edip, arda yetişemeseydi bana yapacaklarını hayal ediyordum...

Arda sıkıntılı bir nefes verdi. Yüzüme gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına koydu ve eliyle yanağımı okşadı. "Sevgilim.." dedi ilk önce. "Geçti gitti. Bak seni anlıyorum, korkuyorsun. Gerçekten hiç kimsenin anlamadığı kadar anlıyorum seni." Diye devam etti.

Başımı salladım ve, "biliyorum.." dedim. Arda alnıma küçük bir öpücük kondurdu ve devam etti. "Korkma sevgilim. Ben burdayım, senin yanında..." alnını alnıma yasladı.

Ellerimi yanaklarına koydum. Orada çok güzel bir an yaşıyorduk ancak bu anı bölen tabi de mert abi oldu... "Aman Allah'ım... ne yapıyorsunuz siz böyle?" Diyen sesiyle, ellerimi yanaklarından ayırdım, ancak o ellerini benim saçlarımdan çekmemişti. Sahte bir şaşkınlıkla elini koca karılar gibi ağzına kapattı Mert abi."şoklardayım şu an... " ardından devam etti. "Oda diye bir şey var, değil mi? Gitsenize arkadaşım, bu iş ulu orta yerde olur mu hiç?"

Utançla başımı yere eğdim. Allah'ım yanına alacaksın değil mi beni? "Biz öyle değil, yani-" diyecekken mert abinin kahkahaları koridorda yankılandı. Arda da ona katılmıştı. İkisinede sinirli bir bakış attım ve ikisinin arasından geçip yemekhaneye girdim.

Emre ile göz göze geldiğimizde ilk gülümseyen emre olmuştu. Eliyle gel işareti yapınca yanına gittim. Elini omzuma koyup, "hoş geldin güzellik." Dedi. Bende gülümseyip, "hoş buldum canım." dedim.

Arda ve mert abi konuşarak yemekhaneye girdiklerinde emre, "aranız nasıl bakalım?" Dedi. "normal, iyi yani." Arda o sırada bana ağzıyla öpücük attığı için utandım ve saçma sapan bir cevap verdim.

Arda yanımıza geldiğinde emre "ben gidip bi Alioski'ye bakayım." Dedi ve gülerek gitti. Şaşkınlıkla Arda'ya baktım. Gülüyordu. "Niye gitti ki bu şimdi, Allah Allah." Dedi. Kendisi göndermişti ve bilmiyormuş gibi davranıyordu..

"Niye gönderdin çocuğu, yazık değil mi?" Dedim omzuna hafifçe vururken. Arda saçlarıma bir öpücük kondurup, "sevgilimle yalnız kalmak istedim, olamaz mı?" Dedi.

Gülümseyip çatalımın ucuna bir domates geçirdim ve Arda'nın ağzına doğru götürdüm. Arda bana bakıp gülümsedi. Daha sonra da domatesi ağzına alarak çiğnemeye başladı.

Bütün yemeği birlikte yemiştik. "Anneciğim yeter ya, doydum." Dedi arda eliyle karnını tutarken. Kahkaha atmıştık. "Hayır, bitirmezsen Emre'ye veririm." Dedim anne gibi konuşarak. Arda hızlıca tabaktakileri yemeye başladı.

Sahalardaki Aşk *FENERBAHÇE*Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum