28. BÖLÜM

828 37 23
                                    

Gözlerimi yoğun bakım kapısının önünde açtım. Nerde olduğumu tam idrak edemedim ancak sonra her şey zihnime geri döndü. Keşke dönmeseydi...

Her şey bir rüya olsun isterdim, ama hala ebru içerdeydi, hala benim arkadaşım, kardeşim yoğun bakımdaydı. Yine gözümden bir damla yaş düştü. O sırada Arda'nın uyandığını gördüm.

"Günaydın," dedim hüzünle ama gülümseyerek.
"Günaydın sevgilim,"

Yoğun bakımın kapısı açılmıştı. Tahminimce yirmili yaşlarda bir kadın çıkmıştı içerden. "Ebru hanımın yakınları siz misiniz?" Dedi kadın. Hemen ayağa kalktım ve, "evet, evet biziz. Durumu nasıl?" Dedim korkuyla.

Hemşire gülerek, "ebru hanımın durumu gayet iyi, normal odaya alacağız." Dedi. Gözlerim bu sefer mutluluktan dolmuştu. "G-gerçekten mi?" Diyebildim sadece. Hemşire başını salladı ve "geçmiş olsun" deyip yanımızdan ayrıldı.

Ellerim ve ayaklarım titriyordu. Arda beni kendine çevirdiğinde onunda gözlerinin dolu olduğunu gördüm. Zar zor konuştum. "A-arda, ya-yaşıyor..." arda başını salladı ve ellerini yanaklarıma koydu.

"Ben sana dedim, yaşayacak dedim güzelim," dedi. Gülerek başımı salladım. Ebru yaşıyordu. Kardeşim yaşıyordu...

"Sevgilim," dedi arda. "Gel, gel hadi kafeteryaya gidelim. Yemek yemen lazım." Elimle yaşları silerken, "E-Ebru'yu görseydim.." dedim.

Arda gülümsedi. "Sevgilim, zaten durumu iyimiş,  şimdi yemek ye, sonra gelip göreceğiz zaten."

"İyi tamam," dedim gülümseyerek.

Elini omzuma attı ve kafeteryaya indik. Boş bir masaya oturup ellerimle kendime yastık yaparak başımı masaya koydum. "Ne yemek istersin, güzelim?" Dedi arda. Gülümseyerek, "fark etmez sevgilim," dedim.

Arda başını salladı ve yemek almak için gitti. Bir iki dakika sonra elinde tepsiyle geldi. Tost ve meyve suyu almıştı.

Eniştenin kıymetini bil bak

Zaten biliyorum?

Aynen aynen.

"Sen yemeyecek misin?" Dedim Arda'ya. Başını olumsuzca salladı. "Sen ye güzelim, ben aç değilim." Ama ben ikna olur muyum? Olmam. Tostu elime alıp Arda'nın ağzına tıkadım.

Arda kahkaha atarak tosttan bir ısırık aldı. "Tamam şimdi kendin ye hadi." Bende gülümseyerek tostumu yemeye başladım. Kahvaltım bitince hemen ayağa kalktım ve Arda'nın elimden tutup masadan kaldırdım.

"Hadi hadi! Ebru'nun yanına gidelim!" Dedim sevinçle. Arda burnundan gülerek peşimden geliyordu. "Dur dur! Yavaş ol, göreceksin Ebru'nu,"

Ebru'nun kaldığı odaya geldik ve kapıyı bile çalmadan içeri girdik. Ebru'yu görmemle gözümden yaş gelmişti.

İyi görünüyordu, elleri ve ayakları sargılıydı ama yine de iyi görünüyordu... hemen koşarak Ebru'ya sarıldım. Ellerini sırtıma koyarken konuştu, "yavaş be kızım! Kamyon yetmedi bide sen çıktın başıma!"

Kıkırdayarak güldüm ve sarılmaya devam ettim. "Ben sizi yalnız bırakayım," dedi arda. Gülerek başımı salladım. Arda çıktığında ebru bana gülümseyerek ve imayla bakıyordu. "Noluyor be?" Dedim kafam karışmış bir şekilde.

"Arda enişte," diye kıkırdadı ebru. Ağzına yavaşça vurup,"Sus yoksa ağzına acı biber sürerim!" Dedim. İkimizde kahkahalarla gülüyorduk.

Bir kaç gün daha hastanede kalmıştık ve Ebru'nun çıkış işlemlerini halledip onu eve bıraktıktan sonra tesise geçtik. Bugün Fenerbahçe kadın futbol takımıyla görüşmem vardı. Çok heyecanlıydım.

Sahalardaki Aşk *FENERBAHÇE*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin