Kimse Masum Değil 11

1.3K 217 17
                                    

En zor şeydi belkide ilk cümleyi yazmak. Kalemi elime kaç kere almıştım, önümde duran beyaz sayfaya kaç dakika bakmıştım bilmiyordum. Sadece bir cümle veya bir kelime yazabilsem devamı gelecekti biliyordum ama olmuyordu.

Kalemi sinirle boş sayfanın üzerine bırakıp bir nefes aldım. Yazı yazmayı severdim. Her zaman olmasa bile bazen kendimce küçük hikayeler yazardım ama son zamanlarda değil hikaye yazmak tek bir kelime yazamıyordum.

Ne ironi ama. Sanki başka derdim yokmuş gibi yazamamak şu an ki en büyük derdim olmuştu.

Sandalyeden kalkıp pencerenin önüne gittim. Hava güzeldi. Kafede su borusu patladığı için iki günlük izne çıkmıştık ve bu durum oldukça işime yaramıştı. Su borusunun nasıl patladığı ise tam bir muammaydı.

Abim sabah işe gitmişti, yengem ise abimden hemen sonra arkadaşları ile dışarı çıkmıştı. Açıkçası bu durum işime gelmişti çünkü hiç bir şey yapmasam bile evde yalnız kalmayı seviyordum. Küçüklüğümden beri yalnızlığı severdim. Babamla annem bir yere gittiğinde evde deli gibi koşar daha sonra televizyonun başına geçer saatlerce bir şeyler izlerdim. Arada evde yalnız olduğum aklıma gelir sebepsiz yere mutlu olurdum.

Öğleye kadar odamda vakit geçirdikten sonra öğleden sonra hazırlanıp dışarı çıktım. Nereye gideceğimi bilmesem de sakince yürümeye başladım.

Bu hafta sonu korku evine gidecektik ki bugün günlerden perşembeydi.
Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyordum ama korku evi işi benlik değildi. Her ne kadar o evin içinde olan şeylerin sahte olduğunu bilsem de korkmadan edemiyordum. Ben korku filmi bile izleyemezdim ama korku evine gidiyordum.

Ayaklarım beni sahil kenarına getirdiğinde gördüğüm ilk temiz yere oturup derin bir nefes aldım.
Az ileride çift olduğunu düşündüğüm iki kişi daha oturuyorlardı. Kız kolunu çocuğun beline sarmış, kafasını ise omzuna yaslamıştı. Oğlan da kafasını kızın kafasına yaslamış, yüzünde yer alan hafif tebessüm ile kızın anlattığı şeyi dinliyordu.

Bir an kızın bu kadar heyecanlı ne anlattığını merak ettim. Kız anlatmaya devam ederken çocuk kızın kafasının üzerine bir öpücük kondurup kafasını onaylar anlamda salladı.

Bu görüntü gülümsememe neden oldu. Birbirini seven insanları görünce mutlu oluyordum.

Kızla çocuk bir süre daha oturup ayaklandılar. El ele tutuşup yürümeye başladıklarında bende eve gitmek için ayağa kalktım.

Geldiğim yolu geri giderken sebepsiz yere eski sevgilimi düşünmeye başladım. Egemen ilk ve tek sevgilimdi. Üç yıl süren ilişkimiz onun yurt dışına gitmesi ile son bulmuştu ve ben o ilişkinin acısını uzun bir süre yaşamıştım.

Yurt dışına gideceğini söylediğinde gitme dememiştim çünkü kararını çoktan vermişti. Birbirimizi seviyorduk ama sevginin yetmediği şeyler vardı. Egemen iyi biriydi. Tek taraflı aldığı karar ile ilişkimizi bitirmiş olsa bile onun hakkında hiç bir zaman kötü bir şey dememiştim. Kötü biri değildi.

O gittikten sonra sanki dünya benim için yıkılmıştı. Hissettiğim acı o kadar fazlaydı ki ben bile onu o kadar çok sevdiğimi o gidince anlamıştım. Nefes alamaz olmuştum. Çoğu gece ağlayarak uykuya dalmış ve yine ağlayarak uykudan uyanmıştım.

Zaman geçtikçe hissettiğim acı da yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Ona olan sevgim bitti mi bilmiyordum ama onu düşünmek artık canımı yakmıyordu.
Onu görmediğim iki yıl içerisinde onun ne hissettiğine dair bir fikrim olmasa da iyi olmasını, iyi hissetmesini istiyordum.

❇️

Yine ve yine her zaman olduğu gibi çok güzeldi. Katil olmasam ressam olur her gün bu güzelliğinin resmini çizerdim.
Ya da şair olur güzelliğine şiirler yazardım.
Bunların hiç biri değildim. Katildim ve tek yapabildiğim onu uzaktan izlemekti.

Sahil kenarında oturduğu süre boyunca o aptal bir çifti izlerken ben onu izlemiştim. Aptal. Başkasını izlerken izlendiğinin farkında bile değildi.
O onları ben ise onu izlediğim süre zarfında hiç bir şey düşünmedim. Gülüşünü, iç çekişini, gözlerinin önüne gelen saçını zarif bir hareketle kulağının arkasına itişini her bir hareketini büyük bir zevkle izledim. Birinin canını alırken bile bu kadar iyi hissetmezken ona uzaktan bakmak bile beni dünyanın en mutlu adamı yapıyordu.

Bazen karşısına çıkmayı düşünmüyor değildim. Gerçi hergün karşısına çıkıyordum ama asıl benliğimle çıksam ne yapacağını merak ediyordum.

Katil olduğumu bilse büyük ihtimal ilk işi benden kilometrelerce uzağa kaçıp polisi aramak olurdu.
Peki her gün yüzüne baktığı, konuştuğu kişinin psikopat bir katil olduğunu bilse ne hissederdi?

Büyük ihtimal korkudan aklını kaçırırdı ama yine de çok güzel olurdu.
Dünyaya yeniden gelme şansım olsaydı onun için iyi biri olmayı isterdim.
Ama sadece isterdim. Çünkü biliyorum ki dünyaya on defa yeniden gelsen yine olduğum kişi olurdum.

Psikopat bir katil. Halk dilinde ki ismim buydu. Güldüm. Umurumda değildi. Yaşamayı hak etmeyen insanlar boşuna oksijen tüketmemeliydi.
Bende yaşamayı hak etmiyordum ama henüz benim canımı alabilecek biri yoktu.
Yada vardı ama onun o cesareti yoktu. Belki bir gün onun için kendi canımı alabilirdim.
Bu güzel olurdu. Bir gün öleceksem onun için ölebilirdim. Bu fikir o kadar kötü değildi.
Biyolojik olmayan anne babamı dünündüm. Onlarla olan bağımı yıllar önce kesmiştim. Bir de biyolojik olanlar vardı ki onlar yıllar önce geberip gitmişlerdi. Yaşıyor olsalar büyük ihtimal benim kurbanım olurlardı. Tıpkı ağebeyimin olacağı gibi.
En büyük kurbanımı en sona saklıyordum.
Ağabeyim olan ama kesinlikle öyle görmediğim adamı kafamın içinde defalarca farklı ve en vahşi şekilde öldürmüştüm. Öyle ki aklımdan geçenler o an gerçek oluyor olsa o vahşet karşısında biri korkudan ölebilir veya beni öldürebilirdi.

Onu kolay öldürmeyecektim. Ölmek için yalvaracak, ağlayacak hatta kendini öldürmeye çalışacaktı ama öldüremeyecekti. Ölümü benim ellerimden olacaktı. O acılar içinde son nefesini verirken ben karşısına geçip en sevdiğim müzik eşliğinde sigaramı içecektim. Bunun düşüncesi bile kalbimin heyecanla atmasına neden oluyordu. Bu dünya da iki hayalim vardı ve biri hiç bir zaman kabul olmayacaktı bunu biliyordum. Birini ise bizzat gerçekleştirecektim zamanı geldiğinde.
O günün bir an önce gelmesini istesem de biraz daha beklemem gerekiyordu. Zaten güzel olan şeyler zaman almaz mıydı?

Düşüncelerim iyice karanlık bir hâl almaya başladığında tüm dikkatimi Bade'ye verdim. Şu an önemli olan oydu. Onu doya doya izleyebildiğim şu vakitte başka bir şey düşünmemeliydim.

Bade ayağa kalkıp yürümeye başladığında bende peşi sıra ilerledim. Adımları sakindi. Attığı her adım bir sonraki ile orantılıydı. Sanki bir sahnedeydi ve hayatının en önemli yürüyüşünü yapıyordu.
Dağınık bıraktığı saçları her adımında dalgalanıyor giydiği kısa pileli etek güzel bacaklarını ortaya seriyordu.

Etek giymesinden nefret etsem de etek ona yakışıyordu. Gerçi ona yakışmayan hiç bir şey yoktu. Çöp poşeti giyse yine güzel olurdu.
Evinin önüne geldiğimizde o eve girerken ben az ileri gidip eve girişini izledim.

Yarın meşgul olacağım için onu göremeyecektim. Bu durum canımı sıkıyordu ama en son öldürdüğüm adam nüfuzlu biri olmalı ki adamları peşimdeydi. Onları halletmeliydim. Daha sonra korku evi işi vardı. Onun için hazırlanmalıydım.







KİMSE MASUM DEĞİL  (Tamamlandı)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt