Kimse Masum Değil 20

861 176 19
                                    

         🧩 VİCDAN MUHASEBESİ🧩

Kulağıma dolan sesler ile dakikalar önce kendime gelmiş, ama kimse ile yüzleşmeye cesaretim olmadığı için gözlerimi açmamıştım.

Her zaman olduğu gibi yine bir şeylerden kaçıyordum. Sanki mümkünmüş gibi.

Seslerinden anladığım kadarı ile odada abim yengem ve arkadaşlarım vardı. Bana tam olarak ne olduğunu bilmesem bile bayıldığımı anlamıştım.

 “ Neden uyanmıyor?” dedi Gizem. Sesi korku ve üzüntü ile harmanlanmıştı.

Cevap Erzen’den geliyor. “ Belki de uyanmak istemiyordur.”

Doğru. Uyanmak istemiyordum. Elimde olsa sonsuza kadar uyuyabilirdin. Gerçekten uyuyabilir misin diyor ses. Senin yüzünden bunca insan ölmüşken rahatça uyuyabilir misin?

Mantığım uzun zamandır koruduğu sakinliğini bozup bizim yüzümüzden değil diyor. Ses tonu kafamın içindeki sesi bastırmak istercesine güçlü. Birazda bağırıyor.

Sanki ne mantığım ne de kafamın içinde ki sesle bir alakam yokmuşta ben yoldan geçen bir izleyiciymişim gibi izliyorum.

Ne mantığıma haklısın diyecek isteğim var içimde, ne de kafamın içinde ki sese karşı çıkacak gücüm. Daha önce hissetmediğim kadar yorgun hissediyorum kendimi.

 “Ben doktorla görüşmeye gidiyorum.” Dedi abim sabırsız bir ses ile. Kaç saattir baygın olduğumu bilmesemde arkadaşlarımın ve  abimin konuşmalarından anladığım kadarı ile uzun süredir baygındım.

Bir iki adım sesinden sonra kapının açılıp kapanma sesi geldi. Abim gitmiş olmalıydı.

 “ Belki de çok yorulduğu için uyuyordur.” Dedi Melisa. Sesi çatallıydı. Çok ağlamış olmalıydı.

 “Bence de.”

Gizem de Melisa’ya hak verircesine konuştuğunda bir an önce gitmeleri ve beni yalnız bırakmaları için dua etmeye başladım. Yalnız kalmaktan korkuyor olsam da yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.

Kimse ile yüzleşecek gücüm yoktu.

Kafamın içinde durmadan konuşan ses gergin olan bedenimi daha da geriyor tüm sinir sistemimi altüst ediyordu.

Kısa bir süre sonra abim geri geldi.

 “ Doktor korkulacak bir şey olmadığını söyledi. Bedenen ve zihnen yorgun olduğu için uyuyormuş.”

Uyumuyordum. Uyuyormuş gibi yapıyordum.

 “ Siz gidin çocuklar sizde yoruldunuz. Uyandığında sizi ararım.”

Onları soktuğum durum için kendimden nefret ederken gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim.

 “ Bence de gitmemiz daha iyi olur. Burada konuşarak Bade’yi rahatsız ediyoruz. Hazır uyuyabilmişken dinlensin.”

Gizem abimin dediği şeye kendi cümleleri ile onay verdiğinde, diğerleri de istemeye istemeye ona katılmış ve bir iki dakika içinde odayı boşaltmışlardı.

  “Gözlerini açabilirsin artık.” Dedi abim.

Uyandığımı nereden anladığını bilmezken gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim.

“ Uyanık olduğunu biliyorum güzelim. Onun için gözlerini açabilirsin.”

 Yakalanmanın verdiği utançla yutkunup, gözlerimi araladım. Karanlığa alışan gözlerim ışıktan rahatsız olduğunda göz kapaklarım kendiliğinden kapandı.

 “ Nereden anladın?” dedim ufak bir uğraştan sonra gözlerimi sorunsuzca açtığımda.  Abim yattığım hastane yatağının hemen yanında yer alan koltukta oturuyor yengem ise bu olanlara dayanamıyormuşta her an kaçacakmış gibi kapı ağzında bekliyordu.

Yüzünde yer alan şey saf korkuydu.

 “ Ben senin doğduğun anı biliyorum. Uyanık olduğunu bı zahmet anlayayım.”

Doğru söylüyordu. Aramızda olan dört yaş bizim için önemsizdi. Çocukken en yakın arkadaşım ağabeyimdi. Belki de beni bu dünya da en iyi tanıyan kişi oydu.

Yanaklarım yanmaya başladığında gözlerimi kaçırdım.

 “ Seni anlıyorum Bade.” Dedi abim. “ Korkuyorsun, belki vicdan azabı çekip, olanlar için kendini suçluyorsun ama bunu yapma. Hiç biri senin suçun değil. O psikopat manyak kim bilmiyorum bunları neden yapıyor bilmiyorum. Belki polisin dediği doğru sana saplantılı ve nedenini bilmediğimiz bir şekilde bu insanları öldürüyor ama unutma bunları yapan o, sen değilsin.”

Ağlamak istedim. Birinin bunları demesine, senin değil demesine o kadar ihtiyacım vardı ki bunu duymak ördüğüm tüm duvarları yıkmış, çocuk gibi bağıra bağıra ağlama  isteğimi körüklemişti.

Gözlerim dolarken yanağıma doğru akan bir damla yaş bu sefer korkudan veya üzüntüden değildi.

 “ Teşekkür ederim.” Dedim elimin tersi ile akan yaşı silerken.

                                   🧩

 

Uzun zamandır hissetmediğim duygular bedenimi kuşatırken ilk defa ne yapacağımı bilemiyor, ilk defa olduğum kişiye, içimde yatan canavara lanet ediyordum.

Bu dünyada ki tek zayıflığın Bade Erez’di ve ben bu konuda ne yapacağımı bilmiyordum.

Sedyenin üzerinde öylece yattığını gördüğüm ilk an nasıl sakin kaldığımı hâlâ bilmiyordum. Dışarıdan belki sakin görünüyordum ama içimde kıyametler kopuyor, yer yerinden oynuyor dur.

Kafamın içinde durmadan senin yüzünden diyen ses kafamı koparıp atma isteği uyandırıyordu.

 “ Panik atak geçirmiş.” Dedi Melisa. O sinir olduğum sesi tamamen korku ve endişe doluydu.

 “ Olacağı buydu. Kaldıramıyor tabi olanları.” Dedi Gizem. Sanki bunun olmasını zaten bekliyor gibi bir hali vardı. Erkekler sessizdi.

Ambulansın arkasında Melisa’nın arabası ile giderken arabayı son hızla kullanıyordum. Sanki ambulansın peşinden bir metre, bir saniye uzaklaşsam onu kaybedecektim.

 “Sakin olalım.” Dedi Serdar. “ Sadece bayılmış.”

Benim yüzümden bayılmıştı. Ne bekliyordum ki? Bu olanları kaldıramayacağını zaten biliyordum ve bile bile ona söylemiştim.    

Hastanenin önünde durduğumuzda hızla arabadan inip onu götüren doktorların peşine takıldım.  

Doktorlar onu muayene ederken, olduğum yerde durmak çok zordu.

 Abisi ve yengesi koridorda bir o yana bir bu yana giderken, diğerleri beyaz hastane duvarının dibine çökmüş bekliyorlardı.

Senin yüzünden bu halde dedi zihnimin derinliklerindeki ses.  Evet benim yüzümdendi. Bu sinir kat seviyemi yükseltiyordu. 

Doktor çıkıp bir sorun olmadığını söylediğinde bile rahat edemedim. Abisinin yanı sıra bizde içeri girdiğimizde solgun yüzünü gördüm. Bu kalbime güçlü darbeler indirirken, uzanıp solgun tenine dokunmak iyi olduğunu bizzat görmek istedim ama yapamadım.

Tek yapabildiğim yatağın ayak ucunda durup öylece bakmak oldu.

Bundan bir kaç ay önceki halini düşündüm. Hiç bir zaman çok neşeli biri olmamıştı ama şu halinden iyiydi. Yüzünde her zaman yer edinen gülümsemesi karanlığıma ışık gibi doğuyor, bir bebeğin teninden daha yumuşak olan teni canlı olurdu. Şimdi ise o güzel teni solgundu.

Bu durumda olmasının sebebi sensin dedi vicdanım. Kaç yıldır bir kez bile gün yüzüne çıkmayan vicdanım bile Bade’nin karşısında diz çökmüştü.

Belki de düşündüğüm kadar canavar değildim. Hah. Kimi kandırıyordum ki? Ben o çocuklara anlatılan hikayelerde ki canavarlardan daha canavardım.

 

KİMSE MASUM DEĞİL  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now