Kimse Masum Değil 29

499 115 15
                                    

Bir daha normale dönebileceğimi hiç düşünmemiştim ama olmuştu.  Tam üç hafta olmuştu Melisa öleli ve o hayatımdan çıkıp gideli.

Başvuru yaptığım onca iş yeri arasından yarı zamanlı elaman arayan bir kütüphaneden geri dönüş almıştım. Seçme şansım olmadığı için üç gündür orada çalışıyordum.

Artık uyurken kabus görmüyordum. Onunda dediği gibi bu duruma da alışmıştım. Zamanımın çocuğunu ev ve kütüphanede geçirirken diğer yarısını sevdiğim insanlara ayırıyordum. Eve gittiğimde odama kapanmak yerine abimle yengemle vakit geçiriyordum. Telefondan sürekli Gizem’i arıyor iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. WhatsApp grubumuz vardı ama kimse o gruba yazmıyordu. Melisa hâlâ o gruptaydı ama yanımızda yoktu.

 İşte beraber çalıştığım Aysun’un hayat hikayelerini dinlemek bu son zamanlarda moralimi düzelten tek şeydi. Benim eskiden nasıl sıradan bir hayat hikayem varsa onunki bir o kadar heyecanlıydı.

Aysun benimle yaşıt sarı saçlı mavi gözlü minyon tipli tatlı bir kızdı. Bıcır bıcır konuşup yanında olan herkesin moralini düzeltirdi. Kış gününde içilen kahve gibiydi. İnsanın içini sıcacık ediyordu.

 Patronumuz Fatih abi 65 yaşında tonton bir amcaydı. Sanki hayatın bana bu son zamanlarda çok zorluk çektin biraz iyi olma zamanı dermişçesine hayatıma soktuğu bu güzel insanlar bazen beni korkutuyordu.

Elimde ki son kitabı da rafa yerleştirdikten sonra bir iki adım geri çekilip yaptığım işe gururla baktım. Kabul etmeliydim ki kütüphane işini sevmiştim.  Kitaplarla dolu rafların arasında gezmek, kitapları kategorilerine göre düzenlemek ve arada dikkatimi çeken kitabı okumak yorulan ruhuma iyi geliyordu.  

 Boş olan kitap kolisini elime alıp yürümeye başladım.

 “Aysun koliyi arka tarafa götürüyorum.”

Kişisel gelişim rafını düzenleyen Aysun kafasını gülerek salladığında kütüphaneden çıkıp arka tarafa giden merdivenlere yöneldim. Bir iki basamak indiğim sırada telefonumun zil sesini duymam ile durdum. Koliyi kenara bırakıp cebimden telefonumu çıkardım.   

 “Efendim.” Dedim arayan kişiye bakmadan telefonu kulağıma yaslayıp.

Önce derin bir nefes sesi geldi. Oydu. Kalbim deli gibi atmaya başladığında sanki bir kova dolusu buzlu su başımdan aşağı dökülmüş gibi hissettim.

 “Seni çok özledim.” Dedi sessizce. Ses tonu yorgundu. Eski neşesi yok gibiydi.

 “Öldüğünü düşünmüştüm.” Dedim onun dediği şeyi duymazdan gelerek.

 Güldü. “Öldüm de diyebiliriz.”

  “Yorgun gibisin.”

 “Gibisi fazla, cidden çok yorgunum Bade.”

Kaşlarımı çatıp sırtımı duvara yasladım. Nedense böyle olması garip gelmişti.

  “Nerelerdeydin?”

İç çekti.  “Her yerde. Sana anlatmıştım peşimde olan adamlar vardı, onları arıyordum ve onlardan kaçıyordum diyebiliriz.”

 “Sen birinden mi kaçıyordun.”

İşte bu daha garipti.

 “Kaçmak zorundayım korumam gereken birisi var. En son görüşmemizde bana keşke normal biri olsaydın demiştin hatırlıyor musun?”

Hatırlıyordum ama cevap vermedim. Devam etti. “İlk defa normal biri olmayı istiyorum Bade. Normal biri olmayı ve seninle normal bir konuşma yapmayı çok isterdim ama artık normal biri olamam.”

KİMSE MASUM DEĞİL  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin