Bölüm 26

3.5K 191 78
                                    


KEYİFLE OKUMANIZI DILİYORUM 💐 ÇİÇEK GİBİ OKUYUCULAR...!

İnsan konuşarak paylaşmayı değil;susarak,anlaşılmayı ister.
Bu yüzden de kimsenin sana iyi gelmediği günlerde bir süre kalbini dinle.Unutma ki; insan,kalbinde büyüttüğü çiçeğin kokusu için ona gelmek isteyenle değil,onu koparmaya
Kıyamayan bir insanla yol arkadaşı olmalı.

Karısının gittiğini anlayan genç adam.Avluda avazı çıktığı kadar bağırmıştı.Korkusunu yaşadığı şeyin, olmaması için ne kadar dua etsede yine olan olmuştu.Konak halkı Baran'ın avaz avaz çıkan sesi ile yanına gelmiş,genç adamı sakinleştirmek için çaba sarf etmişlerdi.Miran..! Kapı da bekleyen adamlara hesap sormuş,kimse giren çıkan olduğunu görmediğini söylemişti.Miranın dikkatini Hazan'ın arabasının olmayışı çekmişti.Genç adam avluya geri dönüp,abisini yerden kaldırmış omuzlardan sirkelemiş:

"Kalk, kalk kendine gel.Araba yok! Havaalanı hadi havaalanına gidiyoruz."demiş.Abisi ile beraber çoktan arabaya binmişti.Baran..!Bir kolunu arabanın camına yaslamış, direksiyon tutarken,diğer eli ile gömleğinin bir düğmesini daha açarak.Sıkışan göğsünü ovalamıştı.Aldığı nefes ciğerlerine inmez olmuş.Genç adamı boğar hale gelmişti: "Yapma gökyüzüm bana bunu yapma,ulan hani söz vermiştik birbirimize" diye bitmek bilmeyen haykırışları vardı adamın.Son hızda geldiği havaalanına girmiş,Bütün peronları koşar adım tek tek aramıştı. Aradığı hiçbir yerde bulamadığı kadını.Son çare anons mikrafonu nu ile sesini duyurmaya çalışmıştı:

"Hazannn! Ne olur dön! neredeysen. Gitme dön!"diye bütün alanı inlemişti.Aldığı sonuç ise yine olumsuzdu.

Araba alanda kalmış,ama karısı gitmişti genç adamın.

Vedalar en çok kime zor gelirdi.Kalana mı? Yoksa gidene mi zordu?
Bir insan! aylarca,bir ses'e bir nefes'e en küçük bir habere ihtiyaç duyar mıydı? Duyarmış,Baran gibi seven bir adam duyarmış.Genç adam,karısı gittiğinden bu yana,yaşayan bir divane den farksız olmuştu.Görenler tanımasa bilmese,divane aşık zannederler di.Aylardır, gözünü yatakta her gün aynı şekilde açmaktaydı.Bir elinde karısından kalan mektup,bir elinde karısının hergün saçlarına taktığı saç fuları,sadece bununla kalsa iyiydi.Arada kadının ona söylediği şarkıları telefonuna ses kaydı alan adam.Gece sabaha kadar baş ucunda karısının sesini açıp yanındaymış gibi dinliyordu.O ses ile uyuyup,o ses ile uyanıyordu.Tam onbir ay! On bir ay olmuştu.Baran kadından bir haber almayalı.Hayat herkese bir şekilde devam ederken,adam için o son günde kalmıştı.Aylardır gülmeyen konuşmayan,varlığı ile yokluğu belirsiz hale gelmişti.Saçlarına düşen aklar,sakallarınınn birbirine karışmış olması,içler acısı hali vardı adamın.Herkes istemesede de günlük yaşantılarına dönmüş.Dilşan için olan süre yaklaşmış,Hatta bir yandan düğün hazırlıkları bile başlamıştı.Hazan'ın boşluğu,konak halkında da büyük etki yaratmıştı.Ölünün çıktığı bir evden taziyesi yası bile kırk gün sürerken,Bu evden giden kadının yası bir türlü çıkmamıştı.Adam artık aklını kaybedecek dereceye gelmiş,Her gelen haberde bir umut ile beklemişti.
Arada aldığı genç kadın cesetleri haberinde bile hiç beklemeden kendini İstanbul'a atıp,bulunan cesetlerin teşhisine bile girmişti.Bu yüzden di saçlarına düşen aklar,her defasında gelen ceset haberinde ya karım ise korkusu yaşamaktan bıkmıştı genç adam.Adamlarını İstanbul'un her köşesine salmış,İstanbul Kazan onlar kepçe Hazanı aramaktaydı.Lakin ne bir haber,ne de bir iz vardı.Hazanın kaçıp gittiğini öğrenen aşiret ağaları ise hep birlikte toplanmış,Ağa'nın karısı üstelik resmi nikahlı karısı,habersizce kaçıp giderse,hükmü ölümdür demişlerdi.Bulunduğunda cezası kesilecek.Hükmü ölüm olacaktı.Baran verilen hükme itiraz etmiş:

"Benim olan benimdir.Canını yakanın canını yakarım.Ölüm diyeni,acımam ben öldürürüm,!"diye verilen karara net olarak itiraz etmişti..."

Öyle ya bıraktığı mektupta bile söylemişti:

DOĞUYA UZANAN AŞK (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now