Hayatta Kalma Kuralları

2.7K 150 48
                                    

Kural 259: Koç burcu erkeklerinin egolarıyla oynama.

Şükrü'yle hamburger yeme seansımızın ardından birkaç yer daha gezmiştik beraber. O kadar uysaldı ki yüce rabbimin hatrına insan oluyor olduğunu zannetmiştim. Sonuçta uzunca zamandır birlikte değildik ve değişmiş olabilirdi. Zira değişmişti de çünkü onunla girdiğimiz son mağazadan çıkarken bir daha kendisini aramam gerektiğini çünkü bir daha benim yüzümü görmek istemediğini ve de hiçbir şekilde karşısında bulunmamamı istediğini söylemişti.

Elimdeki bir sürü poşeti yere koyup hello kitty'li anahtarlığımla evin kapısını açmaya koyuldum. Bu esnada sağdan soldan duyulan cırcır böceği sesleri dolduruyordu kulağımı ve bakışlarımı istemeden birkaç defa etrafıma çevirmek zorunda kalıyordum.

Koç burcu erkeği egosunu aklımda tutabilirdim, sorun değildi. Bir kural daha ekleyecek olursam o da koç burcu erkekleriyle olmamam gerektiğiydi. Çünkü son derece bencil ve evrimlerini tamamlayamamış oluyordular ve son derece tiksinçtiler. Zaten düz erkekler yeterince tiksinçken koçlar ayrı oluyordu. 

Gerçekten tiksindim! Kural 260. Aklımda kalacak.

Kapıyı açtığım gibi poşetleri beşli altılı yüklenip içeri girmeye çalıştım. Girişin aydınlık olmasıyla kafamı sol tarafa çevirdiğim zaman televizyonun karşısında televizyona bağlamış vaziyette oyun oynayan Berkan'ı gördüm. Daha doğrusu sadece ensesini gördüm çünkü koltuk bana doğru dönük değildi.

Kural 261: Bütün burcun heteroseksüel erkekleri şerefsizdir. Erkeklerden uzak dur.

Gözlerimi devirerek ve anahtarı kapıda koymamaya dikkat ederek içeriye girdim. Şükrü tarafından bana satın alınan tonla ürünü bu şekilde taşımaya çalışırken seyit onbaşından farkım yoktu. Ama onun amacı yüceydi, bu ayı Berkan'ın kapıyı kaç dakikadır açmaya çalışmama yardım etmeyişi ise domuzluktan başka bir şey değildi.

Merdivenlere doğru adımlamaya koyulduğumda Berkan'ın sessiz oluşu dikkatimi çekmedi değildi. Eve girmiştim, ses yapmıştım ve herhangi bir durum yoktu. 

Bu durumun ne kadar ilginç olduğunu sorgularken heteroseksüel erkeklere fazla mı yükleniyor olduğumu da kafamda tartmaya başlamıştım. Türkiye'de hayvanlardan domuza çok yüklenirlerdi ben de erkeklere yükleniyordum. Sonuçta ikisini de Allah yaratmıştı ve merhamet edilmesi lazımdı. 

"Ne o? Dükkan mı soydun?"

Tamam, şuna bir karar verelim: Ben her zaman haklıyım. 

"He." Merdivenlere istikrarlı biçimde yürümeye devam ediyordum tabii. "Özendin mi?"

"Ne özeneceğim lan? Utan kendinden."

Bir sefer daha gözümü devirdim. Bir dakika içerisinde iki defa göz devirdim? Berkan gerçekten harika biri.

Merdivenlerin başına geldiğimde durup başımı koltuklara çevirdim. Berkan oyununu durdurmuş başını da omzunun üzerinden çevirmiş bana bakıyordu. 

Oyununu durdurmuşsa durum ciddi olmalıydı çünkü erkekler -erkekler derken heteroseksüelleri kastederim her zaman- oynadıkları oyunlarını hiçbir zaman durdurmazlar. Sevgilileriyle mesajlaşırlarken bile ancak ve ancak oyunda öldükleri zamanda yaparlar bunu. Evet, öyle de aşağılık olurlar çoğunlukla.

"Sence soygun mu yaptım? Buna inanmışsan git zeka seviyene falan baktır."

Bugün gerçekten üzerimde kara bulutlar... Hamburgerin içinde yürek mi vardı?

"Sana bir çakarım zeka seviyen sıfırlanır Deyyus." Kaşlarını çattığı gibi ben de çattım kaşlarımı. "Kendinden utanman için soygunculuk mu yapman gerekiyor ulan?"

Erkek Arkadaşın Olmak İstiyorumWhere stories live. Discover now