Hello Kitty!

3.5K 174 52
                                    

Önceki geceyi öyle camış gibi yatarak atlatıp ertesi gün olduğunda İlayda'nın gerçekten de bir abisi olduğunu ama hiçbir bağlantıları olmadığını öğrenmiştim. Bunu polisi aramadan önce öğrenmiş olmam iyiydi. Biraz üzülmüştüm doğrusu. Çünkü evine dadandığım adam üvey çocuk muamelesi görüyor gibiydi.

Adamın adını da öğrenmiştim! İsmi Berkan'mış.

Ancak üvey kardeşin Berkan olduğunu sanırken üvey çocuk olanın İlayda olduğunun şokunu yaşamıştım. İlayda Berkan'la hayatında hiçbir zaman yakın olmamış. Sadece İlayda'nın doğum günlerinde bir araya gelirlermiş ve kendisine de hediye alırmış o kadar.

Bunları öğrendikten sonra Berkan'ın dediğini yaparak giyindiğim bornozu makineye atıp yıkattırmıştım. Ardından bir ev hanımı gibi bir güzel de kurutmuştum. Hiç hoş bir durum değildi ama birazcık empati yaparak ona hak vermeye çalıştım. Öteki türlü öfkem yalnızca kendime zarar veriyordu ve ben de kendime acıyordum.

Yataktan kafamı kaşıyarak kalktım. Terlikleri giyindiğim gibi odadan çıkarak koridorda yürümeye başladım. Normalde olsa banyoya girip kendime ufak bir bakım yapardım ama evde bunu hak eden ben dışında kimse yoktu. Benim de modum yoktu. Bu yüzden buna ihtiyaç falan duymadım.

Direkt olarak yemek yemek istiyordum. Benden önce Berkan buradaydı. Yani dolap ağzına kadar dolu olmalıydı. Yiyecek güzel şeyler bulabilirdim ve iki haftadır hasret kaldığım birçok şeyi yiyebilirdim.

Merdivenlerden inmiş, gözlerim adımlarımı izleye izleye mutfağa doğru adımlarken yiyeceğim şeyleri düşünüyordum. İki koca somun ekmeğin arasına bulduğum HER ŞEYİ basmak güzel olur gibiydi. Koca iki ekmek. Evet, bölmeden. Direkt olarak iki ekmeği birbirine basacaktım.

Buzdolabına varıp kapağını açtığım zaman gerçekten de haklı olduğumu gördüm. Dolap ağzına kadar doluydu. Dolap kapağını tutmayan elimle uzanarak, gördüğüm sosis kutusunu elime aldım. Hiç açılmamıştı ve LEZZETLİ görünüyordu. Böylece birinci malzememi bulmuştum. Tostumun içinde kesinlikle sosis olacaktı.

Buzdolabını kurcalamaya devam ederken dış kapının seslerini duysam da dönmedim arkama. Muhtemelen Berkan dışardan gelmişti ve nereden geldiği konusunda da hiçbir fikrim yoktu.

Buzdolabından ürünleri seçerek kucağıma toplamaya başladığım sırada Berkan'ın adım sesleri bana yaklaşıyordu.

Son derece sinsi bir yaklaşımdı. Çünkü adım sesleri dışında hiçbir şekilde ses çıkarmıyordu. Bunun o olduğuna emin olmam için yüzüne bakmama gerek yoktu. Çünkü bu eve böyle biri varken başka girebilecek kişi olduğunu zannetmiyordum.

Elime aldığım peyniri de kucağımdaki diğer ürünlerin üzerine koyduğum sırada arkamdan uzanan bir kol dolabın kapağını BAM diye kapatmıştı.

"Hayırdır?"

Bunu soran ben değildim tabii ki. Bende öyle bir yürek yoktu. Bunu bana kendisi söyledi.

Arkamı dönüp kendisine baktım. Beline bağladığı havluyla tam olarak önümdeydi ve yüz ifadesi her zamankinin aynısıydı. Havluyla nereden gelmiş olabilirdi, bunu düşünüyordum.
Denizde banyo yapmış olması muhtemeldi. Ya da direkt olarak denizde yüzmüş de olabilirdi.

Birinciyi daha mantıklı bir sebep olarak karşıladım.

"Kahvaltı?" Deyip gözlerimi kenara çevirdim. "Yapacağım." da ekleyerek gözlerine baktım.

Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Bahsi geçmişken söylemeliyim ki önceki günden kalma yemekleri yemeyi daha çok severim kahvaltıda.

Ellerini uzatıp üst üste koyarak tuttuğum ürünleri ellerim arasından aldı. "Bunlar benim." diyerek de arkasında kalan bar masanın üzerine koydu. Bir güzel de önüne dayadı kendisini.

Erkek Arkadaşın Olmak İstiyorumWhere stories live. Discover now