Erkek Düşmanı

1.7K 122 36
                                    

Berkan'la ettiğimiz güzel(!) kahvaltıdan sonra Uğur'la dışarı çıkmıştık. Aslında ne benim içimden geliyordu dışarı çıkmak ne de çocuğun. Lakin Berkan dışarı çıkmamız gerektiğini çünkü onun bir çocuk olduğunu ve çocukların parkta oynamaktan çok hoşlandığından bahsetmişti. Uğur'la göz göze gelmiştik bu sırada ve ikimizin de aklından aynı şey geçmişti: Berkan bir fosildi ve dışarda oynamayı seven çocuklar en son 2010'da kalmıştı.

Günümüz çocukları internette gezinmeyi, sosyal medyada bir şeyleri zorbalamayı severdiler. Z kuşağı ve alfa kuşağı tam bir ikondu ve umuyordum ki bir gün Uğur'la bir olup Berkan'a ve onun gibi fosillere hadlerini bildirip çoktan olmaları yere gönderecektik.

Ait oldukları yer,

Yani müze.

"Bu güzel mi?"

Önümde toprağı didikleyen aptal güvercinlerden, kafamı yanımda bana soru soran Uğur'a çevirdim. Uğur'la parkta banka oturmuştuk ve ona tabletiyle oynatıyordum.

"Hayır be?" Deyip gözlerine baktım. "O elbisenin altına o topuklu gitmiş mi hiç?"

Bir tane oyun oynuyordu ve karakterinde kıyafet namına bir şey yoktu. O halde insanların içine çıkıp sağda solda dolandığını öğrendiğimde kızmıştım ve kendisini süslemesini söylemiştim. Ayrıca karakteri de bir erkekti zorla da onu kadına çevirmiştim.

"Topuk mu?"

Gözlerimi devirerek tableti elinden aldım Uğur'un. Erkek milleti hiçbir şey bilmiyordu, ne küçüklükleri ne de büyümüş halleri!

Berkan sonuçta parka gitmemizi söylemişti, yani parkta ne yapacağımıza karışamazdı. Canımız isterse parkta güneşlenirdik de barbekü de yapardık. Tabletle oynamak da buna dahildi tabii. Zaten tam olarak Berkan'ın istediğini yapıyordum şu an. Uğur'a parkta oyun oynatıyordum.

Kısa süre sonra karakteri adam edip vermiştim tableti Uğur'un eline.

"Al, böyle daha iyi."

"Aa!" Diyerek aldı elimden tableti. "Çok güzel olmuşum!"

Vardı böyle şok edici etkilerim. Şaşırtıcı, muhteşem, nefes kesici, güçlü, bağımsız ve süper biriydim ve her konuda yetenekliydim.

Çocuğa oyun oynatırken yeni edindiğim arkadaşlarımla bolca dedikodu etmiştim Berkan'ın kredi kartıyla aldığım iki tane grande boy starbucks kahveleri eşliğinde. Belli bir süre OYNADIKTAN sonra da parktan ayrılmıştık. Ona ne yemekten hoşlandığını sorduğum zaman lahmacun demişti. Saçmalıyordu gerçekten özellikle beş buçuk yaş soğanlı lahmacun yemek için ÇOK erkendi.

Yapılması gerekeni yaparak onu lüks restorana götürmüştüm tabii ki de. Gündüz vakitleri olduğu için rezervasyona gerek yoktu.

"Makarna bu."

Zevkle kapanan gözlerim açılmıştı karşımdaki çocukla. Yediğimiz şey noodle'dı ve evet çin lokantasına getirmiştim ikimizi de.

"Noodle." Diyerek düzelttim terbiyesizliğini. Zaten noodle'a makarna demek anca Berkan'a yakın olanların yapabileceği şeydi tam olarak.

Uğur küçük kafasını kaldırıp bana baktı,

"Nodul."

Duyduğum ikinci terbiyesizlik ile omuzlarım çökerek başım da sağıma yattı.

"Yok nodül." Amına koyayım.

Küçük Berkan'ın sinirleri tabii ki örnek aldığı kişiye benzeyecekti. Kaşlarını çatarak,

Erkek Arkadaşın Olmak İstiyorumWhere stories live. Discover now