II

83 3 0
                                    


"Parıltılara kitlenip kaldın. Elini topuza koymadan önce de burası rengarenkti, sadece farkında değildin. Kendini sıkıyorsun, gereğinden fazla zorluyorsun. Fazla düşünmenin en kötü yanı içine yuvarlandığın bakar körlük olsa gerek. İçine kapanıp hayatı kaçırıyorsun. Yaşam düşüncelerden ibaret değil. Sıcaktan delirmeden, daha fazla oyalanmadan şu işi hal edip hazırlıklara odaklanalım," dedi. Sarkan asma dalının yapraklarını aralayıp koca bir üzüm salkımı kopardı. İyice olgunlaşmış olanlarından birkaç tanesini koparıp avucuma koydu. Sırayla ovuşturduklarımı bir bir yedim.

"Lezzetliler. Bundan güzel şarap olur. Dalmışım, ancak topuzdan elimi çekince yansımayı fark edebildim," dedim. İçimden bir ses hazırlıklarda sorun var, festivali elimize yüzümüze bulaştıracağız diyordu. Endişelenmeye başlamıştım. Tanrılar bizi terk etmiş olmalıydı, Efes'e dönüp baktığımda içimi kıpırdatan bir şey göremiyordum. Her şey olağan günlük rutinindeydi. Muhteşem manzarası sıradan günlük haline dönmüş. O büyülü aydınlık dalgalardan toprağa ve oradan tiyatroyu yalayarak çekip gitmişti. Dayanacak gücüm kalmadı. Öfkeyle, "Tanrılara yemin olsun. Biraz daha beklersek sandığı alıp gideceğim," dedim. Hizmetlilerim, yardımcılarım koşuşturmaya başladı.

Decimus sandığın üstüne oturunca, "Sabır taşım gerçekten çatladı. Umarım daha fazla gecikmezler. İçine düştüğümüz şu duruma bak. Koca tiyatroda, tek bir yetkili olmadan bir başımıza öylece bekliyoruz. Bu artık saygısızlık. Kim var, kim yok davet edildi. Aylardır bu gece için koşturduk, oyun günü topluluğun yetkilileri kayıp. İnanılacak gibi değil. Festivalin en önemli ayini bu gece. Bu gecenin altından hakkıyla kalkamazsak rezil oluruz," dedi. Thrud Topluluğuna temsil yaptırmak isteyen bendim. Sorumluluk bana aitti, endişelensem de telaşa düşmek için erkendi. Baş katibime gidip bakması için işaret ettim. Thrud Tiyatro Topluluğu Roma'nın en meşhuruydu. Küstahlıklarını mazur görmekten başka çaremiz yoktu.

Çok geçmeden beklediğimiz Thrud Topluluğu'nun baş yöneticisi nihayet yanımıza geldi. Komik dalgalı peruğuyla karşımıza çıkan göbekli ve bodur adamı görür görmez toparlanarak sandığın başına dikildim. Bu akşamki dev gösterinin ödemesini verecektik. Efes'in koruyucusu Artemis adına yapılacak bağbozumu ayini onlara teslim edildi. Tabi bir de skandala imza atmamak için oyunun metnini kurcalama hevesindeydik. Hiddetle, "Gösteriye az zaman kalmadı mı? Büyük ekibi henüz göremedik. Hazırlıklarınızın tamamlandığını ümit ediyoruz. Son olarak bizden istediğiniz bir şey var mı?" diye sesimi yükselttim. Koridorun başından bize yürüyen adamın boğazını sıkasım gelmişti. Şehre bir yabancı davet ettiğime pişmandım. Thrudlar kuzeyliydi. Leydi Thrud, dilden dile dolaşan en ayrıcalıklı ses efsanelerinden biriydi. Gösterileri için İmparatorlar seyahat ederler. Onu Efes'e getirtmek için senelerdir uğraştım. Bağbozumu ayini, Artemis Tapınağının şerefidir.

Kan ter için bodur adam yüzünü sildi, iki kolunu açıp selamladı. "Sahip Marcus," deyip beni selamladı. Koşturarak geldiği belliydi. Şuracıkta düşüp bayılacak diye endişeyle adamı izliyordum. Nefes nefese, "Efendi Decimus," dedi. Elimle kaldırınca su getirdiler. Nihayet kendine gelince, "Hazırız efendiler, böylesine daha Roma bile şahit olmadı. Leydi Thrud gecenin tüm sorumluluğunu üstleniyor, gece bittiğinde bu seneyi hayatınız boyunca aklınızdan çıkaramayacaksınız," dedi.

Decimus hesap sorar tonda, "Sizin işler belli olmaz. Oyunun metnini şimdiden okumak istiyorum," diye çıkıştı.

Peşi sıra adamın yardımcıları, küçük bir heyet arkasına doluşmuştu. Sessizce bize bakıyordu, hafif boynunu sağa kırıp yere bakıyordu. Üzerine atlamamak için kendimi tutuyordum. "Bizi çok beklettiniz. En azından oyunun şehirde karışıklık çıkarmayacağını temin etmenizi bekliyoruz," dedim. Decimus'a kalsa adamın gırtlağına çöküp zorluk çıkaracaktır.

Kollarını göbeğinin üstünde bağlayıp, "Leydimin emridir. Bu konuda tembihlendim. Kendileri oyunun metnini sahneden önce isteyecek olurlarsa oyunu iptal edelim talimatını verdi. Şu durumda sizden bir seçim yapmanızı istedi," dedi. Kıtlık, kaybedilen bitmeyen savaşlar, imparatorluk çekişmeleri üstüne kiliselerin önlenemez yükselişi derken canımızı yakabilecek yersiz nutukların vakti değildi.

Decimus'un ashabını zaten bozmuştum. Üstüne bu eklenince alev küpüne döndü. "Ne saçmalıyorsun sen?" diye bağırdı, adamın üstüne yürümeye kalktı. Elini kolunu tutarak onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Neyse ki sadece yarım adım atabilmişti, onu dizginlemek bana kaldı.

Bodur adam ürküp geriye çekildi. Kuşağından bir rulo çıkardı. Siyah bir kurdeleyi çekip bana uzattı. Leydi Thrud'un bana özel yazdığı mektuptu. Decimus'la hızlıca okuduk. Bu kadın şöhretini hak ediyordu. İstediği özgürlüktü. Sesini bize emanet ettiğini, ne olursa olsun sanatını Artemis için sahnelemek istediğini yazmıştı. İçten içe aşırıya kaçıp karmaşa çıkarmasını istesem de Decimus kabul ederek onay verince üstüne gitmedim. Bodur Adam'a yanaştık. Hiç titremeden gözlerini kıstı, "Leydim metni önceden almanın geceyi mahvetmek demek olacağını iletmemi de istedi. Özgürce sahneyi ona bırakmanızı diliyorlar," dedi. Geceyi iptal edemezdik. Senatörler, şehrin önde gelen ağababaları derimizi yüzerler.

Decimus önce bana baktı. İşaret parmağını kaldırıp, "Son anda bir de şart mı koşuyorsunuz? Başımıza dert olacak bir oyun hazırlamadınız umarım. Oyunun metni şimdiye çoktan elimize ulaşmış olmalıydı. İstediğiniz ücrete laik bir davranış değil bu yaptığınız. Kim bilir belki de yazılı bir metin yoktur. Sizi özgür bırakacak olsak metin olmadan mı oynayacaksınız? Doğaçlama yapılacak yer mi Ephesos Tiyatrosu? Bu ne hadsizlik, ne cüret!" diye söylendi. O da benim gibi çoktan durumu kabul etmişti. Son kez oltasını atmayı ihmal etmedi. Sakince olacakları bekliyordum.

Ellerimi açarak yanaştım, bir dostu kucaklar gibi sarıldım. Güven vermek adına samimiyetle omzunu sıkıp onu geriye çektim. Onu bekleyen sandığı işaret ettim, "Ödemeyi alabilirsiniz. Bu vakitten sonra oyunu iptal edemeyiz. Sizlere güveniyoruz. Doğaçlama yapacak bir topluluk değilsiniz. Vardır bir bildiğiniz," dedim. Ortalık yumuşadı gibisinden taframızı atıverdik. Zaten başka çaremizde aslında yoktu. Kölelerim sandığın kapağını açtılar. Decimus'a yaklaşıp kulağına eğildim, "Bizden özgürlüğü laf olsun diye değil, nüktenin bedeli olarak istiyorlar. Bırak bildiklerini okusunlar," dedim.

Açılmış kapağın üzerindeki ipek örtüyü elimin işaretiyle kaldırdılar. Küçük bir servete elini daldırınca keyiflendi. Altının zincirleyemeyeceği çok az ruh vardır. Göbeğini hoplata hoplata kıkırdarken, "Bu akşam Efes sanatla coşacak. Dilden dile bu destanı konuşacaklar. Kimse böylesini daha görmedi. Olympos'un gözleri üstümüzde olacak. Tanrıları onurlandıracağız. Şehir doyumsuz eğlencede boğulacak. Leydim gösterinin asla unutulmayacağına yemin etti," dedi. Elini kaldırınca korumaları sandığı kapatıp omuzladılar.

Telaşlı adam gitmişti. Yüzüne küstah bir sırıtma kondurdu. Bize yanaşınca sağ elini omuzu hizasına kaldırdı. Arkadan koşturan hizmetlisi asasını eline verdi. Gözlerimizi içine dik dik bakıyordu. İstifini bozmadan sıkıca kavradığı asasını kuvvetle üç kere yere vurdu. Arkasında dizilen heyeti bağırmaya başladı. Zincir gibi her sıra aynı lafı tekrarlıyordu. Onlarcası hep bir ağızdan, "Kapılar açın," diye bağırmaya başladılar. Onlarca görevli tiyatro içinde efendilerinin sözlerini tekrarlayıp duruyorlardı. Meğer tiyatronun girişinde efendilerinin onayını bekleyen yüzlerce topluluk üyesi haber bekliyormuş. Hızla geceye hazırlanmaya başladılar. Sahneye koca şamdanlar, aynalar ve değişik kandiller taşıdılar. Hayatımda ilke defa gördüğüm şeylerdi. Decimus'la şaşırmıştık. Merak içinde izliyorduk.

Efeslilerin Byzantium MasalıWhere stories live. Discover now