XIV

42 2 0
                                    


Aralanan kapıdan içeri baktım. Kutsal oda da dua eden müminler vardı. Rahiplerden kimseyi görmedim. Sinirim bozuldu. Yürüdükçe giriş kapısının ortasında yükseklerde duran Medusa'ya ister istemez yaklaştım. Bir gözüm hep ondaydı. Kollarını açmış anne şefkati içindeymiş gibi gelmemi bekliyordu. Ürpererek gözümü Medusa'dan alıp frizlere bakmaya başladım. Durduğum yerden içeriye yürüdüm. Ephesos'un kurucusu sayılan Androklos'un yaban domuzunu öldürüşü kabartmalarına bakarken Leydi Thrud'un söylevindeki domuzun bu domuz oluşu geldi aklıma. Ephesos için zaman bu domuzun öldürülüşü ile başlamıştı.

Tapınağın kabartmaları gizem doludur. Herakles'in Theseus'la savaşı, Amazonlar ve tanrıları toplantısı ve Dionysos ve neşeli dostlarına ait kabartmalarını bakmak sıkıntımı giderdi. Kendime gelmiş olsam da o kadar yolu yürümek gözümde büyüdü. Aslında tembellikten çok içeri girip içimi dökeyim istiyordum. Rüyamı bir rahibe anlatsam en iyisi diye düşündüm. Ne de olsa günlük hayatta rahip takımıyla pek karşılaşmıyordum. Üstelik bu olanların hiçbiri tesadüf olmayabilir. Belki sonunda aradığımı gerçekten bulabilecektim. Kapıyı araladım. Tütsülerin ağır kokusu burnuma çarptı.

Dua edenlerin arasında biri bana doğru yürümeye başladı. Tam da güneşin vurduğu epey aydınlık pencerenin yanında durup beni eliyle çağırdı. İçeri girdim ve sessizce yanına yürüdüm. Beni kibar ve hoş bir tavır içinde karşılayıp pencerenin kenarına oturduk. Rahip merakla beni süzüyordu. İyice yanına yaklaşıp sadece ikimizin duyabileceği sesle, "Rüyamda bir tanrıçayı gördüm sanırım," dedim.

Aniden birkaç adım geri attı. Yüzü düşmüştü. Kafasını salladı. Yere bakıp kısa bir düşündü. Kafasını kaldırıp gözlerini kocaman açarak, "Anlat bana, ne hatırlıyorsan anlat," deyip ellerini kavuşturdu. Daha fazla kendimi tutamadım. Tüm rüyamı en ince detayına kadar anlattım. Ben anlattıkça rahibin yüzü buruşuyor, şekilden şekile giriyordu. Anlamsızca hareket etmeyi bırakıp derin derin düşüncelere dalıyordu.

Sözlerimi bitirdiğimde ellerimi tutup, "Senin gördüğün kadın Tanrıça İsis," dedi. Bunu önemseyip önemsememem gerektiğinden emin değilim. Rüyanı İsis Tapınağı rahiplerine anlatacağım. Eğer şüphelerim doğruysa gymnasiuma ulakla haber yollayacağım. Rahipler rüyanı senden dinlemek isteyebilirler," dedi.

"Sorun değil, anlatırım elbette," dedim. Oturduğum yerden kalkınca, "Kusuruma bakmayın. Ben sizi tanımıyorum. Yani bana ulaşamazsanız sizi burada bulabilir miyim?" diye sordum.

Yüzünde beliren hafif tebessümle rahip, "Ben hep buradayım. Aileniz en büyük destekçilerimizden, daha sizi ilk gördüğümde anımsadım Matcus Amosis evladım," dedi. Her ne kadar imanlıyım denecek kadar güçlü bir inancım olmasa da rüyamı anlatmak beni rahatlatmıştı. Rahibin desteği de belirsiz bir sevinç hissettirdi.

Bir şeyler yemek içinkendimi sokaklara attım. İnsanlarla sohbet edip kafamı dağıttım. Rahipten sonraCelsus Kütüphanesi'ne gidip rüyam hakkında laflamak ağır geldi. Tok karnınayemeğe devam etmek gibi olacaktı. Bu yüzden onları pas geçtim. Limana kadaracele etmeden yürüdüm. Gördüğüm tanıdıklarla sohbet etmek de kafamı dağıtmamayardımcı oldu. Vedius Gymnasiumu'na geç de olsa varabildim. Resmi işlerierteleyip antrenman yapmak üzere palaestrada (1) gladyatör eğitim derslerinekatılmaya karar verdim. Kaslarım çalıştıkça zihnim

boşaldı. Sıkı bir idman oldu. Rahatlamak için hamama gittim ve dostlarımla buluşmak üzere Celsus Kütüphanesi'ne tam vaktinde vardım. Decimus ve Akimos Hoca Prytaneion'da (2) kimi arşivleri almak için erkenden ayrılmışlar. İonnia öğrencilerine son dersini veriyordu. Rafları gezerken sabah alınacağı söylenen Artemis Tapınağı'nın son aylardaki mali kayıtları gözüme çarptı. Son ayın kaydını elime aldım. Okudukça daha da ilgimi çekti. Sinsi ve tuzaklarla dolu cömert yardımları fark edebiliyordum. Vaktin nasıl geçtiğini bilmeden kendimi kaptırmışım. Cömert yardımlar bir bir listelenmiş. Seçkinlerin kaderini sırf bu listelerden anlamak mümkündü. Bu kısır döngü.

Efeslilerin Byzantium MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin