VIII

26 1 0
                                    

Oyalanmadan hazırlanmam gerekti. Hamamda soğuk oda, sıcak oda derken iyice ayılmıştım. Bitkilerin özsularından yapılmış yağları cildime sürüp kazıdıkça rahatladım. Çok oyalanmadan hazırlanıp mutfağa indim. Hizmetliler telaş içinde bahçedeki pek kıymetli misafirlere ikramlar hazırlamaktaydılar. Mutfağa girer girmez elime ballı süt verdiler. Sepetten incir ve birkaç tombul kara üzüm aldım. Hizmetli küçük kız elinde tabakla yanıma geldi. Otlu peynir ve elimle kopardığım bir lokmalık ekmeği bölüp aldım. Zevkle acele etmeden lokmalarımı yuttum. Kadehi tabağa bırakınca önümden çekildi. Mutfağın bahçe kapısından heybetli ağababaların huzuruna çıkmak için çıktım.

Öğle vaktiydi ve güneş tepeye tırmanmıştı. Birkaç basamaklı merdiveni inerken güneş görmeyeyim diye şemsiye açan cılız köleyle avlunun ortasına kadar yürüdük. Merak içinde bakışları fark etmemek mümkün değildi. Gecenin asiliğinin hesabındalar. Onlara göre belki de cezalandırılacakların başında geliyordum. Suçlayan gözlere ilk defa bakıyordum. Bir ihtimal abartıyorum dedim kendime. Aldırış etmeden normal davranmaya çabalamalıyım diye kendimi telkin ettim. Ne de olsa evimdeydim. Büyük Vedius babamın önünde suçlayacak halleri yoktu. Roma'da cezalar nasıl olsa bu kadar kibar kesilmezdi. Korkulacak bir şey yoktur. Telaşa gerek yok diye sayıklıyordum.

Decimus'un babası Prokonsül Vali Beyler, İonnia'nın babası yüksek Yargıç Beyler ve varlıklı çakal amcasıyla göz göze geldik. Kimisine hoş geldiniz manasında kafamı eğdim, kimineyse kaşlarımı kaldırarak selam verdim. Hepsi antlaşmış gibi sadece kadehlerini sessizce bana kaldırarak cevap verdiler. Şarap güzel olacak ki hepsi de yudumlamayı ihmal etmediler. Komutanlar, lejyonerler, senatörler ve olmazsa olmaz rahip takımı, hepsi tam kadro buradalar. O kadar kalabalık ve uzun bir masada babamı seçemedim. Telaş içinde görünmek istemiyordum. Bu yüzden aşırı olabilecek en ufak hareket içinde olmamaya özen gösteriyordum. 

Malikânenin kıdemli hizmetlilerinden Menes'e göz kırpınca elindeki şarap dolu vazoyu yanındakine verip aceleyle yanıma geldi. Ona, "Ne yapacağımı şaşırdım, benim yerim vardır umarım?" deyince ses etmeden eliyle buyurur gibi ileriyi işaret ederek önümden yürümeye başladı. Yanından geçtiğim her misafire tüm kibarlığımla yine selam verdim.

Gereksiz merasime sinir olmuş olacak ki Menes dönerek, "Sahip Bey ilerdeler. Şöyle buyurun sahip Marcus Amosis" dedi, hızla ve sessizce sağıma soluma selam durmadan takip etmeye koyuldum. Tam olarak ayılmadan insan içine çıkmasaydım iyiydi. Saçmalamadan yerime oturabildim.

Masaya getirilen tepsilerdeki tavukların üzerlerine dikilen rengarenk tüylerden tutun da alabildiğine havalı süslemelerle davetin ihtişamına uygun gösterişler unutulmamış. Kimilerini pohpohlamayı ihmal etmemek gerekir. Buradakiler tam da öyle bir meclisti. Yemekler, meyveler, içecekler ve çalınan arpla beraber her şey ince ince düşünülerek hazırlanmış. Dün gecenin üstüne babamın bu kadar kısa sürede bu davete nasıl hazırlandığını merak ettim. Sonunda bana ayrılan yerden sağa sola bakarken babamı Eyalet Meclisi üyeleriyle konuşurken gördüm. Geldiğimi fark edince selamlar gibi elini bana doğru kaldırdı. Başımı eğerek selamını aldım. Beni görmemiş olacak olsa azarlanırdım.

İlginin üstümden kaydığını hissettim, çaktırmadan sağa sola göz ucuyla bakınmaya başladım. Pek hoca Akimos'un dediği gibi dün gecenin sözde telaşının kokusunu hissedemedim. Yani yasaklı dinin methi konuşulmuyordu. Geçen aylarda rakip komşu Pergamon'da pazar ücretlerine isyan eden halkın bir benzerinin burada yaşanması ihtimali yüzünden söyleniyorlardı. Koktukları isyan dinin isyanı değildi, paranın ve kaçacak vergilerin korkusu içindeydiler. Dini ayaklanma kimsenin umurunda değildi, belki Romalı büyük babaların sınırsız şiddet ve kanlı ölümle bastıracağına emindiler. Korkmamalarını anlıyordum, insanı var eden inandığı alışkanlıklarıdır. Konu tanırlar olunca kimsenin tahtının garantisi yok diye düşünen bir bendim.

Efeslilerin Byzantium MasalıDär berättelser lever. Upptäck nu