Geçmişin İzleri, Zeugma'nın Düşüşü ve Bir Kitap

44 2 0
                                    

Limana vardığımızda beni hızla gemiye çıkardılar, veda vaktiydi. Aklım karmakarışıktı. Dikkat çekmeden iki gemi demir aldı. Yelkenler açıldı. Kölelerin küreklere asılmasıyla çok kısa sürede yapay limandan çıkıp Kystros(*1) nehrine ve sonunda Aegaeum(*2) denizinde yol almaya başladık. Geminin kıç kısmında bana ayrılan büyük odaya yerleştim. Mürettebat sandalları kontrol ediyordu, yelkenler sıkıca bağlanıyordu. Yönümüzü tayin etmekten tut, her tür ihtiyacı karşılayacak hizmetliler ordusuyla yola koyulduk. Tahminen yarına varmış oluruz. Bir günlüğüne dünya telaşından uzak sakin bir yolculuk olmasını diliyorum, çok yoruldum. Acele etmeden, kimsenin tuzağına düşmeden güven içinde Pergamon'a(*3) varabilmek için birçok önlem alındığını duydum. Gemi oldukça konforlu, harika tasarlanmıştı. İhtiyar Akimos Hoca yorulmuş olacak, biraz kestirmek üzere uzandı. Ne zamandır Efes'in surları dışına çıkmamıştım.

Hekimler bol su içip odada yürümemi istediler. Elimde baston zorlaya zorlaya yürüdüm. Pencereden denizi seyrediyorken odaya Sylvia girdi, daha baş başa kalamamıştık. Yanıma gelir gelmez bir şey demeden sarıldım. Yılların hasreti, sımsıkı boynuma sarıldı. Konuşacak ne çok şey birikmişti. Sylvia'nın gönlümdeki yeri hep ayrı olmuştur. Kız kardeşim olsa ancak bu kadar yakın olabilirdik. "Ablam şimdi gelir," diyerek uzaklaştı. İkiz olmalarına rağmen, Petronia dünyada kimsesi kalmamış kardeşlerin ablasıydı. Koruma içgüdüsü ağır basar. Duvarın kenarındaki iskemleyi alıp yanıma oturdu. Eşsiz denizi seyrediyorduk, "Ben hep Efes'e dönelim istemiştim, ama bunu ne zaman dillendirsem bahanelere sığınıp engel oldu," dedi. Ben sormadan bunca zaman neden kayıp olduklarını anlatmaya çabalıyordu.

Elimle ağzını kapatarak lafını böldüm, "Şimdilik bazı kırgınlıkları unutulalım. Sizin ölümünüze ne kadar üzüleceğimi bileceğinizden eminim, bu kadar yıl sonra dönmeyi hesap edememişsiniz gibi görünüyor. Tüm detayları bilmek istiyorum," dedim.

Elimi çekip, "Ablamı biliyorsun işte, doğduğumuz topraklardan kopamadı. Kayıp ailemizi arayıp durduk. Boş bir ümidin peşinden yıllarımızı harcadık. Tek istediği ihtiyarlamadan onları bulabilmekti. Pers baskınından kurtulamadılar diye kabullenmesi çok zordu, sonunda boyun eğdi ve buradayız. Gerçekten öldüklerine emin olana kadar durmak bilmedik. Zeugma'da yenilip memleket elden çıkana kadar savaştık," dedi. İçimi burkan bir acı daha göğsüme oturdu. Kaybettiğim sağlığımın peşinde mazinin kara bulutları çökmüştü. Savaş nedir bilmezlerin anlayabileceği şeyler değildi içine düştükleri yangın. Zeugma'nın düşmanca istila edilip yakılmasının izlerini ömür boyunca taşıdılar. Perslerin alevler içinde gömüp yok ettikleri Zeugma.

Sylvia'nın çektiği acı yüzüne donuk bakışları kondurdu. Gözlerinden boncuk boncuk yaşlar dökülüyordu. Nefesi kesilmişti, hıçkırarak, "Evet aynen duyduğun gibi oldu. Duydukların azdır bile. Zeugma ve Apamea (*4) yerle bir edildi. Taş üstüne taş kalmadı. Alevle kaplanıp yakıldı ve gömüldü. Emin ol Pompei üzerine yağan lavdan farksızdı, düşman ölüm fırtınası gibi çökmüştü," diye zar zor kesilerek tamamladı. Kelimeler boğazıma düğümlenmişti. Onlara veda ettiğim o eşsiz villa, iki şehri birbirine bağlayan heybetli köprü, tüm o görkem nasıl olur da yerle bir olabilir diye aklım almıyordu. İmparatorluk hiç olmadığı kadar zayıf düşmüştü. Olanlar kahrediciydi. Persler büyük bir zafer kazanmışlardı. Onların görkemi Romalıların sonu oldu. Savaş kötü yüzünü günün birinde Romalıların şahit olacağına gençken anlatsalar hiçbirimiz inanmazdık. Şanlı günlerden karanlık zamanlara aktık.

Odadan çıktım, bastona ağırlığımı verince acı içinde sağ ayağımı sürükleyerek atıyordum. Eğere Artemis bayrağı çekiliyordu. Petronia oraya buraya emirler yağdırıyordu. Güvertede oradan oraya koşturanları izledim. Odaya döndüğümde hazırlıklar bitmişti. En güzel yastıklar, kırlentler ve yorganları tek tek sermişler. Hiç de fena görünmüyordu. Kıyafetler, eşyalarımız sandıklarda yerli yerindeydi. En güzel büyükçe şamdanlar ve okunacak bir sürü şey yanımızdaydı. Kaptanın sesini duydum, Petronia'ya emirleri yerine getirdiğini, diğer geminin öncü olarak önümüzde seyre devam ettiğini anlatıyordu. Gülleleri yerleştiren askerleri titizlikle denetliyorlardı.

Efeslilerin Byzantium MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin