Veda

799 90 42
                                    


Üniversite kaydını yaptıktan sonra bölüm başkanı Şakir hocanın yanına gelmiştik. Şakir hoca yaşına rağmen çok erken bu konuma gelmişti. Bununla gururlanmak yerine 'Benim de birçok konuda eksikliklerim var' diyordu. Bu da ona iki kat hayran olmama vesile olmuştu.

Amcam, Şakir hocaya, bölüm ile ilgili sorular soruyor, derslerimde başarılı olmam için, hocaya emanet etmek için dil döküyordu. Derslerimde başarılı olmamı ve İstanbul üniversitesi gibi bir üniversitede başarılı bir şekilde mezun olmamı, çok istiyordu. Çünkü bize verdiği emeklerinin karşılığını almak ve gururlanmak tek gayesi olmuştu artık.

Şakir hocadan bölüm ile ilgili ders kitaplarını aldık. Öğrencileri İstanbul'da sıkıntı yaşamasın diye, kitapları önceden temin ettiğini aktardı bize. Tekrardan teşekkür ederek ayaklandık ve tokalaşma faslından sonra odadan çıktık.

Memo, Devrim başkanla birlikte alt katta, bekliyordu.

Dışarı çıktığımız gibi, Zafer ve köpeklerini gördüm. Zafer elinde sigarasıyla fakültenin girişine gözlerini dikmişti. Yani bize...

Kendilerince, üniversitenin lideri biziz diye gövde gösterisi yapıyorlardı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kendilerince, üniversitenin lideri biziz diye gövde gösterisi yapıyorlardı. İki dakika sonra Zafer'lerin yanına bir araba daha geldi. Zafer ile yaşıt duruyordu. Elinde de, bir çanta vardı.

"Ahanda geldi ikinci kurtçuk"

Devrim başkanın sesini duyduğumda, ona dönmeden karşımdaki adamlara kısılı yeşilerimle daha bir dikkatli bakmaya çalıştım. Yanlarına gelenin kim olduğunu çıkaramamıştım. Yani çok da yabancı gelmiyordu sanki ama...

Amcamda, Devrim başkandan aldığı bir dal sigarayı dudaklarının arasına sıkıştırarak "Geldi geldi. Gelmez olur mu!! bıyıklarına tükürdüğüm" diye devamını getirdi.

"Kim bu amca ?" diye soruma ağzından sallanan sigarayla "Sen sus, konuşmaya hakkın yok" dedi ve cebinden çakmağını çıkarıp sigarasını ucunu ateşledi.

Hala sinirliydi bana. Belimi biraz büküp Memo'ya göz kırptım. "Memo, sen sor. Senin konuşma hakkın var hala" diye alayla konuştum.

Amcam da, enseme hızlı olamayacak bir tokat attı. Yalandan Elimi enseme götürüp doğruldum ve Devrim başkana baktım. Bu hareketime, sessizce gülmeye başladı."Çok merak ediyorsan, söylim" dediğinde, tabii ki der gibi başımı oynattım.

"Alptürk olur kendisi. İstanbul ülkü ocakları başkan yardımcısı"

Bakışlarımı Devrim başkandan alarak, Zafer'e tekrar baktığımda, gözlerimiz anlık bir buluştu. Sinirle kaşlarımı kaldırdığımda ise, bana belli belirsiz göz kırptı sanki. Üstünde de çok durmayıp, ağzımın kenarıyla ''Yumruk attığın adam sana niye göz kırpsın ki. Kendine gel bir an önce'' dedim.

Devrim başkan tekrar araya girerek "Ee haydi acıkmadınız mı?" diye konuştuğunda, amcam sigarasının izmaritini götürüp çöpe attı ve tekrar yanıma gelip, elini sertçe belime koydu.

"Yürü haydi, başımın belası"

🍂

"E yoldaş ne zaman yola çıkıyorsun?"

"Akşam sekiz de yola çıkacağım"

Amcam'a dönüp bakarak, hemen mi der gibi başımı hafiften eğdiğimde, ağzındaki lokmayla konuştu. "Ne yapayım oğlum. Mersin'de de bir ailemiz varya hani!!"

Haklıydı, evin bütün erkekleri olarak İstanbul'daydık şuan. Bir tek amcamın beş yaşındaki oğlu onlara göz kulak oluyordu. Eniştemde akşama kadar çalıştığı için, eve geldiğinde, çok yoruluyor, ancak uyumaya ve yemek yemeye fırsat buluyordu.

"E şey var. Cemal. Keşke bir gün daha kalsaydın"

Cemal, benden bir yaş büyüktü. Babası, o daha küçükken vefat ettiği için, amcam'ın yanında çalışıyordu küçükken.
Darbe günü o olaydan sonra, nenem onu oğlu olarak görüyordu.
Cemal'in annesi de sürekli bize gidip gelirdi. Yani cemal ve annesi de bizim aileden sayılıyorlardı. Çokta kimi kimseleri yoktu. Memo'yla ben, Cemal ile çok iyi anlaşıyorduk. Hatta kardeşimiz gibi görüyorduk. Tabi Turan çakalı da Cemal'i severdi. Neyse o benim problemim değildi...

"Yok ben gideyim, yoksa elimden bir kaza çıkacak. Ya Zafer'i yada seni boğacağım" diye sinirle konuşunca, direkt olarak kafamı önümdeki yemeğe eğdim. Siniri hala geçmemişti.

Devrim başkan yemeğini yedikten sonra ayaklandı "Ben gideyim yoldaş. Akşam yedi gibi, gelir seni alırım" deyip amcamla tokalaştıktan sonra, parmaklarını Memo'nun saçlarına götürüp karıştırdı. Sonra da amcam ile kapıya kadar yürüdüler. Amcam kapıyı kapattığında, tekrar yerine gelip oturdu.

Memo'ya bakarak paketinden bir sigara çıkardı ağzına götürmeden önce "Oğlum ben sizi niye okuttum ha. Niye buraya getirdim?"

"Okutmak için" dedik ikimizde

Başını sallayarak "Okutmak için, hmmm" dedi düşünceli bir şekilde ve devam etti "Peki, bugünkü haliniz neydi öyle!! Ben size karışmayın demedim mi?"

"Dedin dayı ama..."

Amcam, sinirle tek kaşını kaldırıp Memo'yu hedef alır gibi dişlerini gıcırdattığında, Memo sustu.

Tekrardan kafasını dik hale getirip, sigarasını yaktı. Yanaklarını içe gömüp öyle devam etti. Belli ki tavsiye verecekti. Amcamın bize tavsiyesi, hep bize yol göstermişti. Bu yüzden asla gocunmazdım.

"Bakın, ben yarından sonra yokum. Kavga da istemiyorum. O Turan'la hiçbir şekilde muhatap olmanızı istemiyorum...Anladınız mı ?" dedi.

İkimizde konuşmayıp, birbirimize baktığımızda, amcam homurdanarak devam etti "Zafer'i her ne kadar sevmesem de, sözünün eri olan biridir. Siz bulaşmadıkça o size bulaşmaz"

"Zafer'in amına koyayım, sana yaptıklarını hala unutamıyorum" diye lafa atladığım an, amcamın sinirli yüzüne denk geldim. Elini enseme atarak sertçe sıkarak

"Bışar, yavrucum, ben size bir daha benim yanımda küfür etmeyin demedim mi oğlum?"

"Özür dilerim amca, bir daha olmaz"

"Tamam hadi çıkalım, gitmeden, yeğenlerimle İstanbul'u turlayalım, hem eksik birşey varsa, onu da alırız" başımızı sallayarak Memo ile hızlıca, sofrayı toplayıp çıktık.

🍂

Akşam yedi olunca
Amcam, son kez bize sarıldı. İkimize de harçlık bıraktı. Her ne kadar yüklü bir paramız olmasına rağmen, yine de bıraktı.
Ardından, alasmarladık diyerekten, Devrim başkan ile yola çıktılar.
Derin bir nefes alıp arkamı döndüm

"İnşallah sağ salim yetişir" dedim ve yamuk bir gülüş bıraktım. Neye güldüğümü anlayan Memo ise, olayı biraz abartarak daha çok güldü gerizekalı.

Boğazımı temizleyip "Eee Memo, sence Amcam'ın dediği gibi sineye mi çekelim?" soru sorup sen ne dersin diye göz kırptım.

Memo'da benim gibi yüzüne, serseri bir gülümseme kondurup "Sence amına koyayım!!!" dedi.

🍂

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Where stories live. Discover now