Baran'a Zorbalık

598 60 34
                                    

Zafer'in dolu gözlerini gördüğümde sessiz sessiz hıçkırmaya başladım. Çok özlemiştim onun yakışıklı yüzünü, güzel ses tonunu, mavi gözlerini, beni öpüşünü, her şeyini...

Elimi Zafer'in yüzünden çekmeden dudaklarımı aralayıp özlemden buruşan yüzümle konuşmaya zorladım kendimi.

"Her saniye Allah'a dua ediyordum. Sevdiğim adamın sesini, yüzünü göreyim diye. Bak Allah duamı kabul etti"

Üst üste hıçkırmaktan nefesim daralacaktı artık. Zafer yumduğu gözleriyle elini kaldırıp çenemin altına koydu. Yanağımı yumuşak hareketlerle okşuyor, hissetmek istiyordu. Onun karşısında ona bakıp özlemden dudaklarımı kanatacak kadar dişledim.

Bir ara gözlerini açıp gözümden oluk oluk akan yaşları tek tek eliyle sildi. Ağlamaklı çıkan sesimle "Zafer ben.." diye konuşacağım esnada "Şişt, yeter kurban olduğum. Gözyaşlarını daha fazla akıtma. Gül ki buradan gidince gül yüzünü hatırlayayım bir daha ki buluşmaya kadar"

Fısıltıyla söylediği cümlelere dudaklarımı birbirine bastırıp mutluluktan gülümseyip başımı salladım. Islak yanağıma rağmen sevdiğim adamın canını acıtmayacak şekilde sarıldım. O da her iki elini yana açarak kabul etti beni. Kolunu kaldırdığında ağzından bir inleme kaçtı. Onun acısına dayanamazdım ki! Kollarını açmamasını söyledim. Çünkü dört bir yanını ben saracaktım. Ben öpecektim yakışıklı yüzünü.

Vakit kaybetmeden onun olanı vermek için doyasıya sarıldım. Öptüm. Kokladım.

En son, dudaklarına küçük bir buse kondurdum. Enfeksiyon kapmasın diye de ileriye gitmek istemiyordum. Lakin Zafer ensemi tutup dudakalarımı sömürmeye başladığında geriye çekildim. Daha fazla devam edemeyeceğimi belirtip ondan ayrıldım.

Tekrar yanaklarına uzun bir öpücük kondurup maskemi geri taktım.

"Ne yaptın benim yokluğumda?" diye sordu

Ona kötü şeylerden bahsetmek istemiyordum. Lakin Baran konusunu merak ediyordum.

"Neden Baran'ı kullandınız?" Sorusuna soruyla karşılık verdim.

Baran'ın ismini duyduğunda yüzü gerildi. Bakışlarını kaçırıp "Sen nerden biliyorsun?"

"Siz konuşurken duydum çünkü"

"O yüzden mi eyleme katıldın amına koyayım? Sana kaç kere dedim uzak dur diye"

Kızıp üstüne birde hareket etti. Canı yanmış olacak ki elini yara olan yere götürdü. Tedirgin oldum. "Zafer, sevgilim bunları sonra konuşalım olur mu? Bir an önce iyileş. Çünkü seni çok özledim" dedim. Başını sinirli bir şekilde tamam anlamında salladı.

"Baran'ı babam bulmuştu. Paraya da çok ihtiyacı vardı. Benimde son gün haberim oldu Baran'dan. Bilseydim bizim dernekten birini ayarlamasını söylerdim. Umarım çocuğun başına birşey getirmez çok sevgili Devrim başkanın!!"

Umursamazca kurduğu son kelimeler canımı sıktı açıkçası. Bu sefer sinirlenme sırası bendeydi. Hatta baya sinirlenmiştim. Baran'ı ilk gördüğüm de maddi durumu olmamasına rağmen gayet güler yüzlü bir genç iken, bunlar tehdit ettiğinden beri güler yüzüne hasret olmuştu herkes. Sanırım ihanetini kimse affetmeyecekti. Ki Devrim başkan onun peşini asla bırakmayacaktı. Kendisi yapmasa bile dernektekileri Baran'ın üstüne salar kesin...

"Baban, Baran'ı bulmakla kalmamış, bulup tehdit etmiş çocuğu. Hemde hasta babasını ölüme terk ederiz diyerekten"

"Kim söyledi sana bunu, Baran mı?" Baran'ın ismini alay edercesine söyleyince sinirlenir gibi oldum. Ama sinirimi sonraya sakladım. Çünkü Yasemin ablaya sadece üç dakika gibi bir mühlet vermişti. Onu daha fazla zorlamak istemiyordum. Sebebi de üç dakika diye girdiğim odaya, tam on dakikayı devirmek üzereydik. Hem Zafer'in dikişleri daha çok tazeydi.

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Where stories live. Discover now