İntikam

621 66 44
                                    


Eve vardığımızda Memo hızlıca sobayı yaktı. Güğüme de su koyup sobanın üzerine bıraktı kaynaması için.

Bende direkt koltuğa geçip uzandım. Ramo'da, odama gitti. Zafer'in üstüne attığım battaniyemi alarak getirip üstümü örttü. Çünkü korkudan tir tir titriyordum. Zafer'e birşey olacak korkusundan dolayı kendimde değildim. Kimseye birşey anlatacak durumda hiç değildim.

Mesut ise mutfağa giderek bir bardak su ve eczaneden aldığı ilacı getirdi. İçmem için bir hap çıkarıp ağzıma getirdi. Kafam çatlayacaktı gibiydi. Ağzımı açıp ağzıma getirilen hapı direkt kabul ettim. Sonra da başımı yastığa gömdüm
Fena halde uykum geldiği için gözlerimi kapattığım gibi direk uyumuştum.

Gözlerimi açtığımda duvardaki saate gözüm ilişti. saat yediye geliyordu. Etrafıma baktığımda kimse görünmüyordu.

Tam battaniyeyi kaldıracaktım ki kedim kafasını koluma koymuş bir vaziyette düşünüyordu. Onu bu şekil görünce burnum sızladı. Gözlerim dolu dolu ona bakmaya başladım. Çünkü, Zafer ile olan konuşmamın tek şahidiydi. Onu rahatsız etmemek içinde bir süre hareket etmeden bekledim.

Yarım saat sonra zil çaldı. Ramo Memo'nun odasından çıkıp kapıyı açtığında, içeriye Mesut ve Ayşe girdi.
Ayşe koşar adım yanıma gelerek üzgün bir ifadeyle yüzüme baktı.

"Abi nasıl oldun?"

Sorusuna cevap vermek yerine boş boş bakınmakla yetindim. Nasıldım bende bilmiyorum ama zor nefes aldığım kesindi.

"Nereden geliyorsunuz?" diye sorduğumda, Ayşe Mesut'a dönüp baktı ve üzgün çıkan ses tonuyla "Mesut ile hastaneye gittim, ablam orda çalışıyor" diye cümleye girdiğinde  gözlerime can gelmiş gibi açtıkça açtım. Konuşmak yerine Ayşe'nin söyleyeceklerinin devamını bekledim. Umarım bir gelişme vardı.

"Zafer'den hala ses yok. Yoğun bakımda, durumu hala kritik" dedi

Dudaklarımdan ilk dökülen cümle bu oldu. "Peki yaşayacak mı?" sorusuydu. yutkunup dudak büktü.

Mesut ise sorgularcasına "Yoldaş, Zafer için neden bu kadar endişelisin sen?" sorusunu sorup cevabımı bekledi.

Kalbime balyoz vurulmuş gibi acıyla gözlerimi kapatıverdim. Ne diyecektim ben şimdi? Neden başkaları gibi sevgimi, yaşayacaklarımı dile getiremiyordum! Neden bu lanet duygu önce içimizde var olup sonra bizi kahrediyordu. Birde insanlar tarafından hor görülüyordu!!

Gözümü hafif aralayarak dudaklarımı oynattım. "Çünkü, be-beni kurtardı. O şerefsiz beni vuracaktı ama Zafer önüme atladı" bir solukta yalanımı ayarlayıp anlattım titreyen sesimle.

Mecburdum. Eğer yalan söylemesem tıpkı Baran gibi bende hain damgası yiyecektim. Yada öyle düşüneceklerdi.

Mesut hayretle kaşlarını kaldırdı. "Hadi ya! Desene adama bir can borcumuz oldu" onaylarcasına başımı sallamakla yetindim lakin arkada duran Memo ise ikna olmayarak "Ee, ben gördüğümde bu adam sana doğru değilde Zafer'e doğru silahı doğrultmuştu. Yani ben o şekil gördüm" deyip Ramo'ya döndü " Öyle değil mi lan?" diye soru sordu

Ramo dudağını bilmiyorum dercesine büküp omuz kaldırdı. Çekinceli bir edayla "Ne bileyim oğlum. Emin değilim! Yani tam görmedim ben"

Memo bana baktı. Şaşkın gözlerle "Allah Allah. Ee oğlum bu adam senden ne istiyorda sana silahı doğrultsun ki?"

Ne diyeceğimi hiç bilmiyordum lakin Ayşe araya girip beni bu sorgulardan kurtardı

"Gençler, şimdi Bışar abiyi bırakında dinlensin biraz. Dua edelim ki Allah onu bize sağ salim bağışladı. Zafer'in yerinde Bışar abi de olabilirdi yani. Gelmişsiniz neyi tartışıyorsunuz" sona doğru sesine kızgınlık ekletti.

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Where stories live. Discover now