Ölümden Bahsetme

422 57 11
                                    

Nişan günü

Amcam, bizimkileri de alıp erkenden nişanın olacağı yere gitmişti.

Mesut'un babası, geçen gün gelmiş oğlu için çok lüks olan bir salon tutmuştu. Hem oğluna yakışır olsun, hemde iş ortaklarını da çağıracağı için paraya epey kıymıştı. Gerçi babalık yapmamış olsa bile her ay yüklü bir para gönderiyordu oğullarına. Bunu yapamayan o kadar çok kişi vardı ki, bu da güzel bir hareketti bana göre. Hatta Mesut'un üvey annesi Mesut evlendikten sonra Mustafa'yı yanına almayı teklif etse de Mesut kesin bir dille karşı çıkmıştı. Çünkü Ayşe de Mustafa'nın kendilerinde kalmasını istiyordu. İkisi şimdiden birbirlerine çok bağlı olmuşlardı.

Bende Memo ve Cemal ile evde bekliyor, Mesut'ların gelmesini bekliyordum. Muhtemelen birazdan burada olurlardı. Ayşe'yi de alıp düğün salonuna götüreceklerdi. Ramo'da ailesiyle beraber salona geçecekti.

"Nasıl oldum lan Cemal?" Memo'nun sesini duymamla son kez saçlarıma şekil verdim. Kunduramı giydikten sonra kendimi dışarı attım. Onlar içerde kendi kendilerine takılsınlardı.

Aşağı indiğim gibi direkt Perihan teyzelere gittim. Aşağısıda epey kalabalıktı. Yani genel olarak genç kızlar vardı. Büyüklerin çoğu nişanın yapılacağı yere gitmişlerdi.

Yasemin abla nişanlısıyla beraber yanıma gelip bizi tanıştırdı. Normalde aynı hastanede çalışıyorlardı ama ilk kez tanışıyordum. O da çok efendi biriydi. Yaşı ise bizden büyüktü. Yani yaşı 27 28 felan vardı.

"Ayşe hazır mı abla?" diye sorduğum soruya Yasemin abla heyecandan alt dudağını ısırdı.

"Ayy hazır hazır içeride heyecandan bayılacak gibi" bende gülümsedim. Boş bulduğum ilk sandalyeye geçip oturdum.

"Perihan teyzeler de gitti mi?"

"Evet onlar düğün salonuna gittiler. Akrabalarla ilgileneceklerdi"

İçerisi, çoğunluk olarak kız olduğundan, yasemin ablanın nişanlısıyla dışarı çıkarak sohbet etmeye başladık. Memo ve Cemal'in de yanımıza gelmesiyle sohbetimiz daha da koyulaştı. Biz dışarda sohbet ederken uzaktan konvoy halinde gelen arabaların korna sesi bize yaklaşıyordu. Mesut, bugünlük arabasını bize emanet etmişti. Babası onları götüreceğinden kontağı bana verdi dün akşam.

Derken nihayet Mesut arabadan indi ve yanımıza doğru yürüdü. Sonra da hepimizle tek tek tokalaştı. Babası da güler bir yüzle yanımıza geldi ve elini omzuma attı. O da oğlu gibi bana minnet doluydu. Bana çok sıcak davranıyordu. Samimi bir adamdı. Her ne kadar baba olmakta sınıfta kalsa da pişman olmuştu. Dilerim bundan sonra aynı hatalar devam etmezdi...

Vakit kaybetmeden Mesut'un koluna girip eve doğru götürdüm. Madem bu ilişkinin temelini ben yapmıştım. O zaman Ayşe'nin manevi abisi olarak kendimi göstermem gerekiyordu artık. Bana abi diyordu hep. Bende abilik görevimi yapacaktım bugün. Mesut kapının eşiğinde beklerken, Yasemin abla ile Ayşe'nin yanına gittik.

Ayşe çok güzel kırmızı bir elbise giymişti. Sadece omuzları açıktaydı. Gören değil iki kere, gözlerini bile alamazdı. "Çok güzel olmuşsun Ayşecik"

Gülümseyerek söylediğim iltifata Ayşe gözleri dolu bir şekilde, defalarca kez minnet dolu bir sesle teşekkür etti. "Abi sen olmasan.."

"Şişt tamam! Ağlamak yok. Makyajın bozulacak. Bak sonra kardeşime çirkin gelin derler felan vallahi ortalığı yakarım"

Gülüp elini koluma vurdu yavaşça "Off abi ya" dedi

Kolumu simit gibi açtım ve "Hadi gir abinin koluna da, herkes görsün abi kardeşi"

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Where stories live. Discover now