10| ''You're not even trying to fix our relationship...''

1.5K 188 170
                                    


10: "You're not even trying to fix our relationship..."


Sert ve soğuk esintilere ev sahipliği yapan kış aylarında Taehyung, cılız, güçsüz ve zayıf bedenine karşın tek başına yürümeyi sürdürüyordu. Üstünde, kendisini fazlasıyla tombul gösteren mor şişme montu, içinde aynı renkte boğazlı kazağı; altında ise siyah, belirgin kalçalarını meydana çıkaran dar kotu ve siyah botları vardı. Buna karşın soğuk hâlâ esmerin tüm bedenini ele geçiriyor, Taehyung sık sık titremeden edemiyordu. Jungkook olsaydı, Taehyung'u kolları arasına alır ve sırtını göğsüne yaslayıp, eşini kendi sıcaklığı sayesinde ısıtabilirdi. Yine de bu anlarda eşi yanında yoktu.

Taehyung, Jungkook'un kendisini düşündüğünden bile şüpheliydi. Eğer öyle olsaydı, Taehyung'un arabasını bu sıralar Jihyo'yu okula götürmediği için bakıma gönderdiğini; bu sebepten acil bir işi olduğunda, yürümek zorunda kalacağını bilirdi. Yaşadıkları bölge kasabayı andırıyordu. Genelde sitelerden ve yazlıklardan oluştuğu için, herhangi bir toplu taşıma aracı kullanılmıyordu. Taehyung şu an markete gitmek için yürümek zorundaydı ve bu durum oldukça sinirlerini bozuyordu.

Eşi ve çocukları evden çıkalı altı veya yedi saati geçmişti. Vakit neredeyse akşam olmak üzereydi. Buna rağmen eve uğrayan olmamıştı. Yalnız kalmaktan oldukça ürken Taehyung için geçirdiği zamanlar kâbus gibiydi. Ellerini ceplerine yerleştirdi, sinir ve hüzünden dolayı dolan gözlerini hızlı hızlı kırpıştırarak, bulanıklaşan görüntüsünü düzeltmeye çalıştı. Şu an üzüntüden çok siniri ağır basıyordu.

Jungkook sırf sinirini Taehyung'tan çıkarabilmek adına, eşini görmezden gelmişti.

Taehyung ağrıları olduğu için uzun bir süre yataktan kalkmadı. Ardından acıktığı ve ihtiyaçlarını gidermek zorunda kaldığı için zorlukla ayaklandı fakat mutfağa indiğinde, bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Alışverişe gitmeyeli uzun bir zaman olmuştu. Evde neredeyse hiçbir şey yoktu ve Taehyung yemek konusunda fazlasıyla hassastı. Baharatlı şeyler yiyemezdi. Dolaptaki eriştelere baktı fakat kendisine uygun hiçbir şey yoktu. Jungkook'a öylesine öfkelenmişti ki, o an ki sinirle kendisini evden dışarı attı fakat şimdi bu ani kararı yüzünden daha da sinirliydi. Donmak üzereydi. Kalçası ağrıyordu ve -dün aklında kocası olduğu için tek lokma yememişti, iştahı kesilmişti- kesinlikle çok acıkmıştı.

Sonunda evlerinin yaklaşık bir kilometre uzağında kalan marketi bulduğunda, koşar adımlarla içeri girdi. Marketin sıcaklığı, kapıyı açtığı ilk anda yüzüne vurdu ve dudaklarında, belirli belirsiz bir tebessüm oluştu. İçerideki insanlardan utanmasa, mutluluktan kıkır kıkır gülebilirdi bile. Gerçekten çok üşümüştü.

İçeri girdiği anda yavaş hareket etti. Bir süre ısınması gerekiyordu, parmak uçları bile buz tutmuştu. Daha önce sayısız kez geldiği markette, rafların arasından geçerken kendisine hazır paketlerde bulunan; ddeok, gimbap ve mandu aldı. Manduyu burada ısıtabileceğini biliyordu. Kasanın bulunduğu bölümde sıcak ve soğuk içecekler için otomatlar ve mikrodalga vardı. Mikrodalgada manduyu ısıtacak ve markette yemek yiyecekti.

Zaten bulunduğu durumda eve gitmek istemiyordu. Jungkook'a o kadar kızgındı ki, belki de bugün koltukta bile uyuyabilirdi. İçinden bu fikri geçirdiğinde, sinirleri bozuk olduğu için kendi kendine kıkırdadı. Jungkook'la birbirlerine deliler gibi aşıkken mutlu bir evlilik yapmışlardı fakat bulundukları durumda, zorla, aile baskıyla evlenmiş çiftler gibi gözüküyorlardı.

Taehyung kısa süre içerisinde kasadan aldıklarını ödedi ve masaların birine eşyalarını bıraktıktan sonra, Manduyu ısıtmak için mikrodalganın yanına yaklaştı fakat çalıştırmayı başaramamıştı. Fişinin takılı olmadığını bilmediği için hatayı kendisinde arıyor, tuşa basıyor ve kapağı açıp kapatıyordu. O sırada, geldiği ilk andan itibaren kendisini pür dikkat izleyen genç adam Taehyung'un çırpındığını farkına vardı ve hemen kasadan uzaklaşarak, büyük bir heyecanla esmerin yanına ulaştı.

Paradise | TaekookWhere stories live. Discover now