23| ''Because it's all over, Jungkook. We're over.''

1.4K 137 78
                                    


23: "Because it's all over, Jungkook. We're over."

-

"Taehyung benden boşanmak istiyor."

Jungkook'un dudakları arasından dökülenler, bir eş için belki de sarf edilmesi en zor cümlelerdendi. Sooyoung dikkatle Jungkook'u inceledi. Ona üzüldü, fakat yeteri kadar empati yapamadığı için, ne hissettiğini anlaması mümkün değildi. Aşkı daha önce hiç tatmamış, bir ailenin sorumluluğuna sahip olmamıştı.

Yine de Jungkook'u teselli etmek adına masanın üzerinde duran ellerini sıkıca tuttu, "Böyle yapma Jungkook. Kendini bırakma. Taehyung'un seni bırakacağını kabullenir ve şimdi gitmesine izin verirsen, bu aileyi bir daha bir araya getiremezsin."

Jungkook, Sooyoung'un tuttuğu ellerini geriye çıktı. Ellerinin üzerine yerleşen sıcak ve yumuşak eller garip hissettirmişti. Jungkook'un bedeni Taehyung dışında hiç kimsenin dokunuşunu kabul edemiyordu. Ruhu gibi bedeni de Taehyung'a sadıktı.

"Kendimi bırakmıyorum." derken başını elleri arasına aldı. "Boşanmak" kelimesi geçtiği anda beyninde şimşekler çakıyor, sanki ruhu çalkantılı denizlerin arasında mücadele içerisine giriyordu. Berbat bir histi, ruhunun dalından koparılmış bir gül gibi solduğunu hissederken, "Anlamıyorsun." diye fısıldadı. "Taehyung çoktan kararını verdi. Boşanmak istiyor, bunu... zaten uzun zamandır arzuluyordu. Şimdi ise tamamen emin oldu. Onu tanımıyorsun. Bana ne kadar âşık olursa olsun, çocuklarını korumak adına beni bırakıp dünyanın diğer ucuna bile gidebilir."

Sooyoung buna inanmak istemedi. Jungkook'un biraz da karamsarlığın getirisiyle bu kadar olumsuz ve sığ düşündüğünü fark etmişti, "Mantıklı düşünemiyorsun. Her şeyden önce, Taehyung çocuklarını alıp gidemez. Bunun farkındasın, öyle değil mi?"

Jungkook işaret ve orta parmağıyla şakaklarını ovmaya başladı. Uykusuzluğa daha fazla tahammül edemeyen vücudu bitkin düşmüştü. Yorgunluktan gözlerinin bile ağrıdığını fark etti. Bakışlarını kaldırdı ve bulanık gördüğü gözlerin içine, Sooyoung'un gözlerine baktı. "Çocuklarımı benden alıp gidebilir. Daha önce gitmişti."

"Daha önce olanlar bir istisnaydı." derken Sooyoung, olayın tam merkezinde yer aldığı için biraz tuhaf hissediyordu. "Yanlış anlaşıldığın için sana karşı öfkeliydi. Geceyi benimle geçirdiğini sandı ve ona mesaj atanın da bir başkası olduğunu fark etti. Onun yerinde kim olsaydı aynı tepkiyi verirdi. Kaldı ki, ben Taehyung'un birçok konuda tüm eşlerden daha sabırlı olduğunu düşünüyorum."

Sooyoung'un Taehyung'a karşı olan hisleri, Jungkook'u gülümsetti. Kocasını hiç tanımayan bir kadın bile, Taehyung'un ince düşünen, temiz kalpli olan ve eşine karşı korumacı ve bağışlayıcı biri olduğunu anlayabilirdi.

Jungkook, bunu anlamayan tek kişi olduğunu fark etti. Eğer, en başından beri Taehyung'a güvenebilseydi ve ona her şeyi anlatsaydı, eşinin bağışlayıcı tavrı ve korumacılığından, kendisi de yararlanabilirdi. Fakat o bunu reddetmişti. Şimdi ise pişman olması hiçbir şeyi değiştirmiyordu.

Taehyung onu çoktan kalbinden dışarıya atmış, kapıların tümünü de kilitleyerek, Jungkook'a geri dönüş fırsatı sunmamıştı.

"Fakat artık sabrı tükendi." diyerek Jungkook, Sooyoung'u yanıtladı. "Bu durum şimdiden sonra ikimiz arasında olan bir mesele değil. Taehyung aşkıma da sevgime de kıymet vermiyor. Bizimle ilgili düşünmüyor, tek mesele çocuklarımız. Jihoon'un kaçırılması, onun için tüm her şeyi değiştirdi."

"Çünkü bunu Seokjin istedi."

Jungkook'un kaşları çatıldı. Seokjin'in ismini duymak bile kendisini öfkelendiriyordu, "Ne demek istiyorsun?"

Paradise | TaekookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora