21| ''Run away now or when i find you, you will be shattered in my palms.''

1.1K 144 94
                                    


21: "Run away now or when i find you, you will be shattered in my palms."


Taehyung, diktiği gözleriyle kocasına dikkatle bakıyordu; bakışlarında, Jungkook'un hissettiği ilk ve kaçınılmaz olan şey hayal kırıklığıydı. Taehyung, daha önce hiç böyle hissetmemişti. Karmakarışık bir durumdaydı, berbat hissediyordu, sanki şu an çevresindeki herkes ve her şey, onun için bir yanılsamadan ibaretti. Jungkook'u incelemeyi sürdürdü; hayatının merkezine yerleştirdiği kocasına son defa baktı. "Kim olduğunu bile bilmiyorum." Diye düşündüğünde, onu, artık bir yabancı olarak kabul etmesi, kendisine oldukça olağan geliyordu. 

Artık Jungkook'a kocası ve çocuklarının babası olduğu için, sevgi, aşk ve bağlılıkla bakmıyor; onun bir yabancı olduğunu düşündüğü için çekingen ve ürkek davranıyordu.

Jungkook bunu ilk anda fark etti. Taehyung'un gözlerinde yer edinen parlaklık ve canlılık kaybolmuştu. Artık, ona bir tür işkencedeymiş gibi zorlukla bakıyor, sık sık gözlerini kaçırıyor ve sürekli olarak ellerini birbirine sürtmesinden anladığı kadarıyla da Taehyung kendisini tedirgin hissediyordu. 

Jungkook içinden "Ulaşabileceğim son nokta bu." Diye düşündü. Hiçbir şey şu an olduğundan daha kötü olamazdı. Taehyung kendisinden korkuyor, çekiniyor ve ona bir yabancıymış gibi davranıyordu...

Jungkook yaşamaktan en çok korktuğu şeyi, o anlarda yaşadığını ve bittiğini sanıyordu. Oysa en kötüsü, yaklaşmakta olan asıl felaketleri, eşini ve kendisini henüz bulmamıştı.

Jungkook ilk önce dirseklerini masanın üzerine yerleştirdi. Ardından da ellerini önünde birleştirdi ve vücudunu dik bir konuma getirdi. Omuzlarını ve gövdesini dimdik tutmaya gayret ediyordu fakat kendisini berbat, güçsüz ve her şeyini kaybetmiş hissettiği için eğer şu an Taehyung ile konuşmak zorunda olmasaydı, sadece ağlar ve zor durumda olduğu için Taehyung'a yalvarırdı. Buna tümüyle emindi:

"Benimle ilgili ne öğrendin?" diye sordu.

Taehyung hafifçe gülümsedi, "Bana bu soruyu sorarken ne hissediyorsun?" diye sorduğunda, Jungkook ilk başta eşinin ne demek istediğini anlayamadı. Taehyung, yuvarlak masada yapabildiği kadar tam karşısında oturan Jungkook'a doğru eğilmek amacıyla, ellerini masanın üzerine yerleştirdi. Kısık bir sesle, "Düşünebiliyor musun?" diye sordu. "Beni kendi yerine koyabiliyor musun? Bir eşin var; birbirinize âşık olarak, her şeyi, herkesi karşınıza alarak evlenmiş olduğun bir kocan... Onunla, kocanla, bir yuva kurmuşsun, iki çocuğunuz olmuş ve onlar... Onlar, öyle kadar mutlular ki... Bir yalanın tam ortasına düştüğünü bilmiyorlar. Babalarının, hayatının tümünü yalan üzerine kurduğunu bilmiyorlar..."

Jungkook, Taehyung'a bakmaktan vazgeçip başını önüne eğdi. Mahcup bir çocuk gibiydi, gözleri doldu, ağlamak istiyordu. Fakat kendisini tutmayı başardı ve yarım dakikanın ardından tekrar başını kaldırıp eşinin gözlerinin içine baktı. Bu defa yalanları, ruhunun en derinliklerine saklamıştı. Dudaklarını konuşmak için araladığı anda, yıllarca sakladığı gerçekleri söylemeye başladı:

"Çünkü, eğer, eğer benim aslında kim olduğumu bilseydin, bana bu aileyi vermek istemezdin." Dedi. Taehyung'un kendisine nasıl hayretle baktığını fark ettiğinde bile, bunları söylemesinin doğru olduğunu, susmaması gerektiğini biliyordu. Korkusunu, hayal kırıklığını ve umutsuzluğunu bir kenara atıp devam etti, "Benim gibi biriyle değil aile kurup, çocuk sahibi olmak... Sevgili bile olmazdın. Hayatına girdiğim güne lanetler ederdin. Ben de-"

Taehyung, öfkeyle Jungkook'un sözünü kesti:

"Kim olduğunu bilmediğim ve olduğun kişiden korktuğum için değil, ama bana yedi senemin bir yalan üzerine kurulu olduğunu hissettirdiğin için sana lanetler ediyorum, evet."

Paradise | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin