☆.𓋼𓍊 5 𓍊𓋼𓍊.☆

608 117 133
                                    

Aşk nedir? Bir bedende iki ruh. Peki, ya dostluk? İki bedende bir ruh.
-Joseph Roux

𓍊𓋼𓍊

Güvenlik alarmı projesini geliştirmek için kolları sıvamıştık. İki hafta içerisinde Bay Hangwoo'nun istediği gibi cihazları anlaşma yaptığımız bir gemi firmasının güvenlik sistemine yüklemiştik.

Daesun Denizcilik ile yapılan bu proje şimdiden o kadar ilgi görmüştü ki lansman hazırlıkları sandığımızdan daha hızlı gelişmişti. Bu yüzden TecDesingner'ı bir telaş almıştı. Herkes oradan oraya koşuyor, lansman için sıkı çalışıyorlardı.

Bu kısımda bana ve yazılım ekibindekilere pek iş düşmüyordu. Hatta en çok yorulanlar Anna Hanım ve Jungkook hyungun asistanları Park Aryeol ile Azul Chan olduğundan biz ilk defa dinlenme fırsatı bulmuştuk. Ama sadece iki gün. Perşembe günü, yani lansmandan bir gün önce apar topar lansmanın yapılacağı mekana gönderildik.

Grafik Tasarım'daki stajyer Huening Kai ile beni buraya neden gönderdiklerine dair en ufak bir fikrim yoktu. Ama sonra Aryeol'un sitem içeren şu cümlelerini duydum;

"Anna Hanım sana güvendiği için mekan kontrolüne seni göndermemizi söyledi. Yalnız kalma diye Kai'i de yolladı."

Kişisel asistanına değil de bana güvenen Anna Hanım benden minnet puanları kazanırken buraya gelmek boynumuzun borcu olmuştu. Tabii ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. Görünürde bir sorun yoktu.

Masalar, yiyecekler, slayt sunum için alınan projektör ve diğer şeyler gayet normal görünüyordu. Hepsini tek tek not ettikten sonra Kai'e döndüm.

"Eksik veya yanlış bir şey yok sanırım?"

"Yani... Her şey iyi görünüyor ama sıkıntı şu ki neyin nasıl olmasını gerektiğini söylemediler. Burada bir hata varsa ne olduğunu kendi kendimize fark edemeyiz ya."

Eh, haklılık payı var.

"Anormal bir şey olsa anlardık sanırım. Sen not ettin mi?"

"Ettim ettim, hadi gidelim artık. Boşu boşuna geldik zaten."

Mekandan çıkarken temizlik yapan işçilere baktım. Dört kişiydiler, Kai'e bunu da not etmesini söyledikten sonra çıktım. Hemen arkamdan geliyordu. Arabaya binip yola çıktık.

Şirket, temposundan hiçbir şey kaybetmemişti. Herkes oradan oraya koşuşturmaya devam ederken Kai ile birlikte Grafik Tasarım ofisine gittim Jeong In ile konuşmak için. Yapılacak olan sunumun tasarımı ve gidişatı tamamen onlara aitti, yani en önemli işlerden biri. Bu yüzden fazlasıyla yorulan Jeong In'i görmek istemiştim, belki bir yardımım dokunur diye.

Grafik Tasarım diğer bürolardan daha karışıktı. Stres içinde herkesi yönetmeye çalışan büro şefinin yanında duran Jeong In beni görünce hızla yanıma geldi.

"Kulaklarımı patlatacak bu adam benim!"

Adama bir bakış atıp Jeong In'e döndüm, "Ne diye bağırıyor bu kadar?"

"Sunumu beğenmedi it herif, düzenleme yapmamızı istiyor."

"Saçmalamayın lan kalmış bir gün!"

"Elimiz ayağımız birbirine girdi resmen. Ben Jungkook hyungu bulmaya gidiyorum, anca o çözer bu durumu."

Jeong In hızla ofisten çıktıktan sonra ben de bu adamın sesine dayanamamış ve tek sessiz sakin yer olan canım ofisime dönmüştüm. Hyunjin bana bakıp güldü, "Dışarıda kıyamet kopuyor olmalı?"

"Düğün günü stresi yaşayan gelin ve arkadaşları gibiler."

Üçü de benzetmeme kahkahalarla güldüler. Masama geçip arkama yaslandım. Şu lansman bitse de yine o sakin iş ortamına dönsek, bu karmaşa hepimizi yormuştu. Ofisin camlarından bakarken odasından fırlayan Jungkook hyung ve arkasındaki Jeong In'i gördüm. Umarım şu sunum meselesini hallederler. Lansmana bir gün kala düzenleme yapmak sil baştan demekti herkes için. Çünkü sunumu Anna Hanım yapacaktı ve önceki sunuma hazırlanmıştı. Şimdi yeni bir sunum metnini okuyup çalışmak onun için çok zor olacaktır. Gerçi zor dediğimiz ne varsa üstesinden gelmeyi başarıyor, o konuda şüphe yok.

Next Step | Kim SeungminOù les histoires vivent. Découvrez maintenant