☆.𓋼𓍊 6 𓍊𓋼𓍊.☆

649 109 136
                                    

Seni seviyorsam bundan sana ne?
- Johann Wolfgang Von Goethe

𓍊𓋼𓍊

Eğer şansım olsaydı, valizimi toplayıp şöyle Güney Kore'ye en uzak yere giderdim. Belki sonsuza kadar orada kalamazdım ama en azından birkaç gün, hiç değilse şu son olaylar unutulana kadar tatil yapardım. Güney Kore'nin en iyi teknoloji şirketlerinden biri olan TecDesingner'ın yazılımcı adayı olmama rağmen aldığım maaş ile sonsuz bir yolculuğa çıkamayacağıma göre eninde sonunda dönmek zorunda kalacağım kesin. Çünkü gelecek planlarım arasında Anna Hanım'dan kaçmak değil, para biriktirip ailemle kalabileceğim güzel bir ev almak vardı.

Tabii bendeki bu şansla en uzak yer diye kaça kaça Kuzey Kore'ye kaçar, oradan da dönemedim zaten...

"Off..." iç sıkıntımı sesli bir şekilde dışarı dökmeye engel olamayınca ofistekilerin bakışları bana döndü. Chan hyung sabahtan beri beni teselli etmeye çalışmıyormuş gibi bir kez daha konuştu, "Seungmin, bu kadar kafana takma be oğlum. Dünyanın sonu değil ya. Bak, Jungkook hyung adamlarla konuşuyor lansmanı tekrar yapmak için, o mutlaka ikna eder."

"Tabii canım!" diye birden yükseldi Changbin hyung, "O ne yapar eder ayarlar. Sen canını sıkma, değil mi Hyunjin?"

"Aynen. Hem senin suçun yok ki, varsa da bu hepimizin suçu. Biz de Anna Hanım'ın tuvalette olabileceğini tahmin edemedik."

Hyunjin hyunga döndüm, "Mekan kontrolü bendeydi hyung! Fazladan garson olduğunu fark etmemek benim suçum. Kadının güvenini boşa çıkardım..."

Chan hyung, "Anna Hanım'ın ne kadar sinirli olduğunu o an hepimiz gördük. Sınırı geçince üstüne fazla geldiğini o da anlayacaktır." dediğinde sessiz kaldım. Umarım öyle olur, kendisinin yüzüne bakamıyorum çünkü iki gündür.

Anna Hanım beni affetse de etmese de o hain garsonu bulup bunu ona kimin yaptırdığını öğreneceğim. Aslında JBroz'un yaptırdığını bilmemek için aptal olmak gerekir. Fakat önemli olan itiraf etmesini sağlamak. Bir şekilde o herifi de, hapis cezasını para cezasına çevirip işin içinden sıyrılan JBroz'u da 'Keşke bunu yaşayacağımıza TecDesingner çalışanlarından iki tekme yeseydik.' dedirtecek hale getireceğim.

"Beyler bakın ne diyeceğim, bu akşam bizde toplanalım mı? Şu salı klasiğini tekrarlayalım. Hem Seungmin'in de morali düzelir." diyen Chan hyunga baktım, "Salı klasiği?"

Changbin hyung açıkladı, "Salı geceleri Chan hyungların evinde toplanma günüdür bizim için. Min Ho hyung efsane yemekler yapar, biz de abur cuburlarımızı alıp gideriz. Yemekten sonra da maç varsa izler, yoksa PlayStation oynarız. Jeong In ile Jisung da katılıyor, sen gelmezsen olmaz bak."

Güldüm, "Yani gelirim de niye illa salı günü?"

Hyunjin, "Ya aslında bunu üç kere yaptık ve üçünün de salıya denk geldiğini çok sonradan fark ettik, bundan sonra da hep salı akşamları toplanmaya karar verdik. Anlayacağın sadece tesadüf."

Hepimiz güldük, "Her salı mı toplanıyorsunuz yani?"

Changbin hyung, "Yok be! Sadece maaş aldıktan sonraki salı günleri." dediğinde bir kez daha sesli gülmüştük. Gerçekten tam da benim için biçilmiş kaftan bir ekipti...

𓍊𓋼𓍊

Chan hyungun gösterdiği dolaptan tabakları alıp yemeği dolduran Min Ho hyungun olduğu tarafa doğru ilerledim ve tezgahın üzerine koydum. Her şey kadar iştah açıcı görünüyordu ki Min Ho hyungun muhasebe bölümü şefi olduğunu bilmesem aşçı olduğunu düşünürdüm.

Next Step | Kim SeungminOnde as histórias ganham vida. Descobre agora