☆.𓋼𓍊 10 𓍊𓋼𓍊.☆

483 101 174
                                    

Aşk, aklın en soylu düşkünlüğüdür.
-John Dryden

𓍊𓋼𓍊

Önümüzdeki birkaç ay içerisinde hayallerimdeki gibi bir ev almak istiyorsam Seoul merkezinden değil de yine bizim mahalleden bir ev bakmam lazım çünkü fiyatlar UÇMUŞ.

Ev fiyatlarına bakıp sabah sabah moralimi bozduktan sonra işime dönmeye karar vererek programımı açtım. Sanırım sekiz-dokuz ay daha maaşımı biriktirmeye devam etmem gerekiyordu. Zaten çok harcama yapan biri değilim, yol yemek masrafı dışında ekstra bir şeyim yok. Aileme hak ettikleri gibi bir ev almak için biraz daha sabretsem yeterliydi. Ki muhtemelen evi babamla ortaklaşa alacaktık, aksi takdirde benim otuz yıl falan çalışmam gerekirdi.

"Seungmin işin yoksa bakabilir misin? Yardımına ihtiyacım var." diye soran Chan hyunga bakıp, "Tabii." diyerek yerimden kalkıp yanına gittim. Ekranda hata yazısı veren bir kodu gösterdi bana, "Sistem burada hata veriyor ama kurduğumuz program koddaki hatanın ne olduğunu bulamıyor."

"Program java ile mi yazıldı?"

"Evet, o olmayınca Python denedik ama sonuç aynı."

"C++ denediniz mi hyung?"

"Ben C++ bilmiyorum, Changbin?" Changbin hyunga sorduğunda kafasını iki yana salladı, "Ben biraz biliyorum ama... Hyunjin biliyordu, onu mu arasak?"

"İzin günündeyken rahatsız etmeyelim onu şimdi. Ben bi' Anna Hanım'a ya da Jungkook hyunga sorayım. Bilgisayarını alabilir miyim hyung?"

"Tabii tabii, yeter ki bizi kurtar şu sorundan." diyerek laptopunu bana çevirdi. Laptopu alıp odadan çıktım. Şansa yolda Azul Chan ile karşılaşmıştım, "Azul, Jungkook hyung odasında mı?"

"Az önce çıktı, bir görüşmesi var."

"Ah, tamam." onu pas geçerek Anna Hanım'ın odasına gittim. Görüştüğümüz akşamın üstünden bir hafta geçmişti. Bu bir hafta içerisinde pek bir olay olmamıştı. Anna Hanım ile karşılaşınca kısa muhabbetler ediyor ya da sadece birbirimize gülümseyip geçiyorduk. Ona karşı olan bütün ön yargılarım kırılmıştı. Sert mizacının altında gayet iyi ve yeri geldiğinde yumuşak bir insan olduğunu biliyordum. Bunu kendisi göstermişti zaten.

Tabii bu onun şirkette Hitler etkisi yarattığı gerçeğini değiştirmiyor...

Kapıyı tıklattım ve başımı aralık kapıdan uzattım, "Müsait misiniz Anna Hanım?"

Gülümsedi, "Gel Seungmin."

İçeri girip kapıyı kapattım, yanına ilerleyip laptopu masasına koydum, "Son programlamada bir hata oluştu ve C++ dili gerektiğini düşündüm, ama ofiste hiçbirimiz bilmiyoruz. Hyunjin biliyor, o da bugün izinli. Ben de size geldim."

"Bir bakalım..." birkaç şey yaptı ve analiz ayarı oluşturdu. Odaklanmış bir şekilde işini yaparken sessizce onu izliyordum. İlk geldiğimde bu siyah kaküllerin altındaki gözlerden fazlasıyla çekinmiştim. Şimdi ise gözlerine çekildiğimi hissediyorum. Bu kadın hiçbir şey yapmazken bile etkiliyor; gerek iyi anlamda, gerek kötü.

Ne olduğunu ben de bilmiyorum, anlamıyorum. Ama onun yanındayken monoton hayattan kopmuş gibi hissediyorum.

"Bak, burada-... Seungmin?"

Kendime gelip kafamı hafifçe salladım, "Efendim?"

"İyi misin? Daldın gittin."

"İyiyim iyiyim! Bulabildiniz mi?"

Bilgisayarı bana çevirdi ve eliyle işaret etti, "On ikinci satırda. Hata kodda değil, gönderilen veride. On ikinci satıra kadar C++ ile yazılmış ama on ikide C# kullanılmış. Muhtemelen bunu yazan kişinin bir anlık dalgınlığına geldi, yoksa böyle bir hata yapılması mümkün değil."

Next Step | Kim SeungminWhere stories live. Discover now