☆.𓋼𓍊 16 𓍊𓋼𓍊.☆

567 120 90
                                    

İlk aşkın büyüsü, asla sona ermeyeceğini sanacak kadar saf olmamızdan kaynaklanır.
-Benjamin Disraeli

𓍊𓋼𓍊

(3 Gün Sonra)

Turizm Bakanlığından toplantı için geleceklerini duyunca baştan aşağı heyecanla kaplanmış, kafası kesik horoz gibi bir o yana bir bu yana koşmaya başlamıştım. Toplantıdan önce bir şeyleri hazır etmem gerekiyordu ve yetişmeyecek korkusu vardı üzerimde. Bu projeyi tasarlarken bakanlık karşısında sunumu benim yapmam gerektiğini hiç hesaba katmamışım! Panikleyip cümleleri birbirine karıştırırım diye ödüm kopuyor şimdi!

Elimdeki kağıtları şeffaf dosyaya koyduktan sonra bunların Anna Hanım ve Jungkook hyung için kopyalarını çıkarmam gerektiğini hatırlamış, aptallığıma küfürler ederek kağıtları dosyadan geri çıkarıp fotokopi odasının yolunu tutmuştum. Yanından rüzgar gibi geçtiğim Min Ho hyung arkamdan seslenmişti, "Oğlum sakin olsana sen ya! Sabahtan beri topaç gibi dönüp dolanıyorsun etrafta."

"Sakin olmaya vakit yok hyung!!!" odaya girdiğim gibi fotokopi makinesine koştum. Tek tek fotokopileri çıkarırken Anna Hanım gelmişti yanıma.

"Gerçekten de sakin olman gerekiyor. Bu şekilde daha çok hata yaparsın."

Derin bir iç çekerek ona döndüm, "Bu benim ilk sunumum Anna Hanım, üstelik bakanlığa karşı. Bunun benim için ne kadar stresli olduğunu tahmin edemezsiniz."

"Daha önce lisede ya da üniversitede sunum yapmadın mı?"

"Yaptım ama o farklı bu farklı! Hocalarla bakanlık üyelerini nasıl kıyaslayabilirim?"

"Seungmin, emin ol o hocalar bakanlık üyelerinden daha korkutucu. En azından hatanı bulmak için sen sunum yaparken gözünün içine bakmayacaklar. Gerçekten anlattığın konuya odaklanacaklar çünkü burada iş yapıyoruz."

Aslında haklıydı. Okulda yaptığımız sunum konuları zaten öğretmenlerin bildikleri konulardı, onlar sadece bizim nasıl anlattığımıza, konuya nasıl hazırlandığımıza dikkat ederlerdi. Fakat iş dünyasında sunum yapıyorsanız ne anlattığınız önemliydi. Anlattığınız şey elle tutulur bir şeyse o zaman sunumunuz asıl önemini kazanırdı.

Yine de bu benim stresimi tamamen azaltmıyordu.

"Ya konuyu anlatırken hata yaparsam?"

Benden önce davranarak fotokopileri aldı ve düzenlemeye başladı, "Bu şekilde stres yapmaya devam edersen elbette hata yaparsın."

"Hiç yardımcı olmuyorsunuz Anna Hanım." sitem ederek konuştuğumda güldü, "Endişelenme. Bu sunumun üstesinden geleceğini bildiğim için takılıyorum sana."

Gülümsedim, "Nasıl bilebilirsiniz?"

Kafasını salladı, "Çünkü sana güveniyorum."

Yanaklarıma bir ısı hücum ederken başımı hafifçe öne eğdim. Ortama benim yüzümden yayılan gergin hava aniden dağılmıştı. Stresten mi söz ediyorduk? Anna Hanım her zaman merkezimde olmayı başarıyordu.

Gözüm kolundaki sargı bezine kayınca üç gün önce yaşananlar aklıma gelmişti. Şu sunuma hazırlamaktan pek konuşma fırsatımız olmamıştı ama Park Dooha ile ilgili bir şeyler yaptığını duymuştum Jungkook hyungdan.

"Kolunuz nasıl?"

"Hareket ettirirken acıyor ama daha iyi ilk güne göre."

"Konuşamadık da. Ne yaptınız Park Dooha meselesini? Koruma altına almaktan söz etmiştiniz."

Next Step | Kim SeungminWhere stories live. Discover now