☆.𓋼𓍊 27 𓍊𓋼𓍊.☆

367 73 137
                                    

Yeniyetme aşk, "Seni seviyorum, çünkü sana ihtiyacım var" der. Olgun aşk ise, "Sana ihtiyacım var, çünkü seni seviyorum" der.
-Erich Fromm

𓍊𓋼𓍊

Jungkook hyungun düğünü çok güzel geçmiş, annemle babam bile benim düğünümmüş gibi eğlenmişlerdi. Düğünden sonraki iki hafta boyunca Jungkook hyung balayında olduğu için şirketteki tüm işler Anna'ya kalmış, bu da öğretmen yerleştirme sınavına hazırlanan Anna'yı yoğun bir döneme sokmuştu.

Ekipçe ona yardımcı olabilmek için elimizden geleni yapıyorduk. Ama bu Anna'nın stresini ve yorgunluğu pek azaltmamıştı. Bir yanda ailesine bu sınava gireceğini söyleyememiş olmanın verdiği stres, diğer yanda biriken işler ve toplantılar derken; aynı semtte oturmamıza rağmen şu birkaç gündür Anna ile doğru düzgün konuşamadık.

Bu sabaha kadar. Bugün sınav günüydü, gelip çatmıştı sonunda. Anna'ya onu sınav salonunun önünde bekleyeceğime dair bir mesaj atmıştım. O ise buna gerek olmadığını çünkü bana vermesi gereken önemli bir iş olduğunu yazınca merkezde buluşmuştuk. Onun sınava gireceği yere yakın bir yerdi ve beni tüm heyecanı ile minibüs durağında karşılamıştı.

Minibüsten inip arabasının yanında beni bekleyen sevgilime doğru ilerlerken onu her zaman giydiği ceket, gömlek, siyah kazak, siyah badi ya da takım elbise kombinlerinin aksine spor kıyafetlerde görmek bir miktar şaşırmama neden olmuştu. Evine gittiğimde bile ev halini görmemiş biri olarak şaşırmam normaldi bence. Zira saçlarını da dağınık bir topuz yapmış ve kaküllerini geriye taramıştı. Sınava en rahat şekilde girmek içindi muhtemelen. Ama size bir sır; bu haliyle bile acayip çekici olmuş.

Birbirimize yaklaştığımızda önce bana sıkıca sarılmış, ardından yanağımı öperek geri çekilmişti. Hafifçe güldüm, "Şans öpücüğünü benim vermem gerekmiyor muydu?"

"Çok heyecanlıyım! Bu sınavı geçebilirsem öğretmen olmak için büyük bir adım atmış olurum, o şirketten de tamamen kurtulurum!"

Son iki haftadır şirketten ve ceo pozisyonundan iyice bunalıp iğrenmeye başlamıştı çünkü her şey her zamankinden daha da dayanılmaz boyut almıştı onun için. Toplantıdan toplantıya koşuyor, işleri yetiştirmek için tonla görüşmeler yapıyor, projeleri inceliyor ve koca şirketi tek başına ayakta tutmaya çalışıyordu. Sınava iyi hazırlanmak için ise gecelerini heba etmek zorunda kalıyordu. Bu yüzden fazlasıyla yorulmuştu.

Yüzünü kavradım, "Kazanacaksın, aksini düşünmüyorum bile."

Gülümsedi, "Her şey senin sayende, sen buldun bu yolu." yanaklarındaki ellerimi kavradı, "Söz veriyorum sınavdan sonra kaybettiğimiz zamanları telafi edeceğim."

"Anna bunun hiçbir önemi yok. Biz bir yoldayız, illa her dakika birlikte olacağız diye bir şey yok ya."

Omuz silkti, "Olsun. Ben yine de seni çok özledim."

Gülümseyerek alnından öptüm, "Her şey mükemmel olacak. O sınavdan zıplaya zıplaya çıkacaksın." geri çekildim, "Da ben niye burada seni bekleyemiyorum? Bana bir iş vermen gerektiğini söylemiştin."

"Ah doğru!" cebinden arabasının anahtarını çıkardı, "Bir saat sonra Japonya'dan ortaklar gelecek, onları havalimanından alıp şirkete götürebilir misin? Toplantıya Chan girecek, haberi var zaten. Sen de onunla gir, bir durum olur falan yardımcı olursun."

"Tabii ki yaparım da sen sınav çıkışı nasıl döneceksin? Minibüs kartın falan da yoktur, içeri eşya almıyorlar diye biliyorum."

"Her şeyim arabada, sınav iki saat sürecek; gelip beni almak için vakit bulamazsan şirketten birilerini yolla." aceleyle konuştu ve ellerimi tutarak, "Benim içeri girmem lazım şimdi, sen dediklerimi yap sonra haberleşiriz. Sana güveniyorum Seungmin."

Next Step | Kim SeungminWhere stories live. Discover now