☆.𓋼𓍊 24 𓍊𓋼𓍊.☆

570 76 130
                                    

İki insan ayrılırken, acıklı konuşmayı aşık olmayan yapar. -Marcel Proust

𓍊𓋼𓍊

Anna'nın evine gelmiştik. Malum, kendisi yemekleri paket yaptırıp apar topar restorandan çıkınca birkaç dakika daha aç kalmıştık. Sanırım kıskançlığı, açlıktan ağır basıyordu.

Anne babası evde olmadığı için yemeklerimizi salonda yerken çaktırmadan Anna'ya bakıp yüz ifadesini inceliyordum. Aklım hala Rok-Hee'deydi, bu konuda bir şeyler yapmamız gerekiyormuş gibi hissediyordum ama Anna'ya bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Yüz ifadesini kontrol etmemin sebebi de buydu, mutlu görünüyor mu diye.

Daha doğrusu Rok-Hee konusunu açar açmaz beni boğar mı diye...

Su içtikten sonra ıslak mendille ellerimi temizlerken hafif bir iç çekme ile cesaretimi toplayıp konuyu Anna'ya açmaya karar verdim.

"Anna..."

Çubukları ile yemek kutusunun içini karıştırırken bana bakmadan, "Hm?" diye mırıldandı.

"Bizim... Rok-Hee'ye yardım etmemiz gerekiyor."

Anında bana baktı. Sert yüz ifadesi ile, "Hayır gerekmiyor." dediğinde derin bir nefes alarak dirseklerimi dizlerime yasladım ve doğrudan gözlerine baktım.

"Bundan hoşlanmadığını biliyorum. Ama böylece boşveremeyiz Anna."

Elindeki kutuyu masaya bırakıp oturduğu koltukta biraz daha öne geldi. Ben tekli koltukta otururken o üçlü koltukta oturuyordu ve bu çok iyiydi çünkü üstüme atlarsa kaçmak için yeterince mesafem var.

"Rok-Hee denen o kızın bizi tehdit ettiğini, sana kene gibi yapıştığını sen iki gözyaşı görünce unutmuş olabilirsin Seungmin. Ama ben hepsini en ince detayına kadar hatırlıyorum ve hali hazırda şirketini batırmış bir çocuğa yardım etmeyeceğim. Mümkün değil!"

"Sen de gördün, değişmişti. Artık o şımarık kız değil. Bir şeyleri yoluna koymaya çalışıyor. Böyle insanların elinden tutmamız gerekmez mi? Hem bu bizim için de iyi olabilir belki, bilemeyiz ki. Projesini duymadık bile."

Bıkkınlık ile yüzünü buruşturup arkasına yaslandı, "On dokuz yaşında bir kızın projesinden ne çıkabilir ki Seungmin, Tanrı aşkına?"

Bu cümlesi beni biraz üzmüştü. On dokuz yaşında olması, insanın iyi işler başarması için engel değildi bana göre. Rok-Hee ile iyi bir geçmişimiz yoktu belki ama onu yeterince tanımıyorduk. O şımarık kız profilinden bu kadar çabuk kurtulduğuna göre içinde yatan olgun biri varmış ama kendisi de dahil kimse farkında değilmiş gibi düşünüyorum. Bir süre uzaklaşıp içindeki kendi benliğini buldu ve bu onun için iyi bir fırsat.

Ama böyle düşünen tek kişi bendim...

"Ben TecDesingner'a ilk geldiğimde beni basit bir stajyer olarak görüyordun. Ama birlikte iyi işler başardık ve ben bile kendimi şaşırttım. İnsan bazen kendisinden dahi beklemediği şeyler yapabiliyor, yeter ki onlara bir şans verilsin. Rok-Hee'nin neler başarıp başaramayacağını bilmiyoruz Anna."

"Başaramadığını kendi ağzından duyduk! Sırf Rok-Hee Teknoloji yeniden ayağa kalksın diye ellerinden tutmaya hiç niyetim yok benim Seungmin. Sen de bu konuyu bir daha açmazsan iyi edersin."

Çöpleri poşete doldurup sinirle mutfağa gitti. Derin bir of çekerek arkama yaslandım. Böyle tepki vereceğini biliyordum. Sadece bir ihtimal dinleyip düşünür dedim ama Rok-Hee'nin adı geçince bile Anna'nın beyninde şimşekler çakıyor.

Ben de kendi çöplerimi toplayıp mutfağa gittim. Anna ellerini yıkıyordu. Çöpleri attıktan yavaşça arkasından yaklaşarak kollarımı beline sardım ve ellerimi musluğun önüne uzattım. Elbette derdim ellerimi yıkamak değildi. Ilık suyun altında ellerimiz birleşirken başımı boynuna gömdüm. Onun duraksadığını anlayabiliyordum.

Next Step | Kim SeungminWhere stories live. Discover now