Yeniden Tanışma

5.7K 321 12
                                    

Çalan telefonu yüzünden uyandığında korkunç bir baş ağrısı çekiyordu Ömer. Dün gece buraya geldikten sonra da içmeye devam etmişti.

Bir de eczanedeki malum itiş kakış tüm vücudunu ağrıtmıştı. Gerçi oğlan karşı koymamıştı; ama o anki adrenalinle çok güç uygulamıştı demek.

El yordamıyla telefonunu aradı yatakta, telefonun ucundaki kişi ısrarcıydı ancak telefonun gizlenme performansını aşamadı.

Arama sona erdiğinde korna sesleri başladı, sonra da Hakanın sesi geldi

"Ömeeer kalk laan"

"Patlama geldik" diye söylenerek yataktan kalktı. Terlikleri kimbilir hangi cehennemdeydi mecburen ayakkabılarının arkalarına bastı ve üzerindeki beyaz atlet ve boxerla kapıyı açmaya çıktı. Daha doğrusu Hakanın kulakları sikmesine bir son vermek istiyordu bir an önce.

"Ne var oğlum ya ne bağırıyorsun" diye homurdandı. Hakan bu haline bakıp sırıtırken meraklı iki göz farketti: Haluk Bey. Yanında da kendisine alaycı bakışlar atan dün geceki oğlan vardı.

Görgülü bir adam olan Haluk Bey hiç bozuntuya vermezken oğlu olacak zibidi kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyor gibiydi şimdi.

Çocuğun babasına saygısı olmasa o sırıtışa dişlerini dökerek son verirdi de neyse.

Ortamın sessizliğini Hakan bozdu. "Ömerim Haluk Amca seninle vedalaşmak istedi de o yüzden aradım.Çok seslendik duymadın da."

"Sen de kormayla kafamızı si.. sevdin öyle mi? " dedi dişlerini sıkarak.

Haluk Bey mahçup olmuş gibiydi

"Hay Allah Ömer oğlum. uyandırdık mı kusura bakma. Hem helallik alayım hem de oğlumla tanıştırayım seni dedim ama..."

"Olur mu Haluk Amcam seni görmesem üzülürdüm valla. Oğlunla biz zaten tan...."

Bir öksürükle sözü bölündü. Sarışın çocuk kaşlarını kaldırmıştı ve sus hareketi yapıyordu babasının arkasından

"Biz zaten tanışırdık Haluk Amcam ya" diye devam etti Ömer. Anlaşılan oğlan babasına anlatmamıştı dün geceyi.

Gerçi rezil olmuştu neden anlatsın ki. Kendi kendine gülümsedi Ömer.

Hakan yine sözcülük ve mantıklılık görevini üstlendi

"Ömer hadi bir şeyler giy üstüne abi her geçen sana bakıyo" dedi arkadaşına

"Harbi lan" dedi Ömer.Bu zirzop öyle sinirini bozmuştu ki ne halde olduğunu unutmuştu. Koşarcasına içeri girdi ve yedekteki siyah tshirtünü ve kot pantolonunu giydi. Ayakkabılarını düzgünce giyebilmişti sonunda.

Haluk Bey'i fazla bekletmeden yanına gelip elini öptü.

"Arkadaşlar söyledi Haluk Amcam çok üzüldüm. Senin gibi iyi kalpli, düşünceli, görgülü komşu bulunmaz bir daha. Hakkını helal et ilk günler az yardımcı olmadın bana"

Babasının yeni öldüğü ve Ömerin işleri devraldığı günlerden bahsettiğini anladı Haluk Bey. Oğlanın tadını daha fazla kaçırmak istemedi.

"Sen de helal et hakkını oğlum. Hiç üzmedin beni hep iyi geçindik. Tavla kapışmalarımızı da özleyeceğim. Akçay'a mutlaka bekliyorum gençler sizi dedi Hakan'a ve Ömer'e dönerek."

Akçay lafına göz devirdi Çağdaş. Ömer de Çağdaşta sinir olduğu özellikler listesine bir ekleme daha yaptı. Paşam nerelerde tatil yapmaktan hoşlanıyorsa artık yazlıklarını beğenmiyor diye düşündü.

Haluk Bey konuşmaya devam etti."Ömer, bu oğlum Çağdaş. İşimi artık o devam ettirecek. Umarım onunla da iyi geçinirsiniz. Sana ve mahalleliye emanet halide ablan ve ekmek teknemiz"dedi. Sesindeki duygusallık hissediliyordu. Veda etmek gerçekten zor geliyordu anlaşılan adama

"Cihat'a da selam söyleyin evlendi bizi unuttu hayırsız. Baba oluyormuş bi de sabah Erdi söyledi. Çok tebrik edin"

Cihat lafını duyan Ömerin gözlerinden bir hüzün bulutu geçti ve ardından Hakanla bakıştılar.

O hüzün Çağdaş'ın anlayabileceği ya da tahmin edeceği bir durum değildi. Ancak iki gencin tedirgince bakışmasını farketti oğlan.

Şu Cihat işini araştırmaya karar verdi düşmanınızı rahatsız eden şey size konfor verirdi ne de olsa.

Acının İlacı (BxB)Where stories live. Discover now