Köfte Ekmek

4.7K 338 15
                                    

"Hoşgeldiniz Ömerim ne vereyim ciğer, köfte?" dedi adam keyifle.

"Kemal Abi bir tam, bir yarım ekmek köfte alalım."

"Seninki belli de arkadaşınki nasıl olsun?"

"Çağdaş,sen soğansız istersin heralde"

"Yoo, soğan domates koy abi sen" dedi adama dönerek.

"Hemen geliyor kardeşim."

"Hayırdır önyargı falan" diye içtenlikle güldü Ömere bakarak.  "Bak sen de beni kalıplara oturtmuşsun. Bi otomatik vites olmasa da."

Mahçup bir şekilde gülümsedi Ömer. "Haklısın ayıp oldu"

"Ömer şalgam mı ayran mı?" diye sordu adam.

"Şalgam alayım ben abi" diyerek Çağdaşa baktı "Şimdi ben tahmin etmeyeyim sen söyle içeceği"

"Kola lütfen" dedi Çağdaş

"Tamamdır. Oğlum dolaptan bir şalgam bir kola ver" dedi yanındaki çocuğa

İkisi bir süre konuşmadan beklediler. Çağdaş dünyanın en ilginç şeyini izler gibi köftelerin ızgara üstünde çevrilişini izliyordu.

Ömer'in yüzüne bakmaktan daha zararsız bir aktiviteydi sonuçta, hem köfteleri yiyebilirken Ömeri... Neler düşünüyorum yine amına koyayım diye toparladı kendini.

Kağıda sarılı köfte ekmekleri aldılar ve minibüsün önüne atılmış masalardan birine geçip taburelere oturdular.

Çağdaş üşüdüğünü belli eder biçimde büzülmüştü otururken. Bu Ömerin dikkatinden kaçmadı. "İstersen arabaya geçelim benimkine geçeriz korkma seninki kokmaz."

Ağzındaki lokmayı bitirip "Yok açık hava iyi geldi. Bütün gün eczanede kapalıyım akşam da bar aynı şekilde. Bir konuda tahminin doğru ama.
Çok titizimdir. Arabam için de geçerli bu."

"Benimki odamın bir yansıması gibi görmüştün zaten odamı"

"Evet örnek bir bekar odasıydı. Evindeki odan nasıl?" Kolasından büyük bir yudum aldı ve Ömer'e dikti gözlerini.

"Orda annem hallediyo. Bakma öyle bu yaşta annemle oturmam mı garip geldi?"

"Bakmadım ki 2 ay önceye kadar ben de öyleydim. Neden garip gelsin?" dedi Çağdaş samimi bir ifadeyle.

"Ben annemi bırakamıyorum kardeşim de malum. Yoksa tercih etmezdim. Babam vefat edince ailenin reyisi olduk işte." Sesi biraz buruk çıkmıştı.

"Üzüldüm, başın sağolsun."

"Sağol çok oldu, alıştım artık sanırım.  Kader diyoruz ne yapalım" gözlerindeki hüzün sözlerinin aksini söyler gibiydi.

Çağdaş tedirginlikle konuyu değiştirmeye çalıştı bunun üzerine.

"İçmene karışıyomuş galiba annen öyle demiştin"

"Harbi dedim mi yaa? dedi gözleri büyüyerek.

"Off sarhoşken biraz boşboğaz oluyorum galiba. Noldu neden güldün?"

Çağdaş yaramaz bir çocuk gibi gülümsedi "Biraz demen hoşuma gitti sanırım."

" Of sen de en kötü performansıma denk geldin ya. Normalde araba falan kullanabiliyorum"

" sen yine de her yerde söyleme bunu Ömer"

" Güveniyorum sana" yine bir göz kırpma vakası yaşanmıştı ama ufak kalp çarpınlarıyla atlattı Çağdaş

Yeşillere baktı çekinmeden " Belki ispiyoncuyumdur?"

" Anlarım ben, insan sarrafıyım"

" İnsan sarraflarının arasına düştüm desene Halide abla da öyle diyo"

"Halide Ablam da tecrübeli esnaf benim gibi. Ne diyosa doğrudur. Dinle onu"

Aklına kadının Yavuzla ilgili fikirleri düşünce yüzünü buruşturdu.

"Noldu köfteyi mi beğenmedin?" Hiçbir tepkisini kaçırmayacak şekilde izliyordu sarışını ama farkında değildi şimdilik.

"Yok aklıma bir şey geldi de ondan. Köfte çok güzel teşekkür ederim önerin için"

" Arkadaşına söyle bunu, bir bakıyomuşuz  her gece porschesi burda"

" Pek sevmedin sanki sen Yavuz'u"

" Tarzım değil."

" Ben de değildim ama alıştın sanki. Yoksa babamın hatrı meselesi mi?"

" Yok ya alıştım sana. Sağlam çocuksun"

"Teşekkür ederim" kızardığının farkedilemeyeceği aydınlatma düzeyine minnettar olmuştu.

Ömer kendisini ev sahibi gibi hissediyordu biraz. "Çay içer misin?"

"Olur" dedi Çağdaş. Bütün gün çay içmekten bıkmıştı aslında; ama muhabbete devam etmek için iyi bir bahaneydi çay içmek.

Çayları getiren oğlana teşekkür ettiler ve kaldıkları yerden sohbete devam ettiler.

"Alıştın mı?İşe mahalleliye falan"

"Alıştım. hayalimdeki iş değil tabi ama mahalleli de babama hak vereceğim şekilde sıcak kanlı insanlar. "

Ömer gülümsedi oğlana. "Yaptığın iyiliği asla unutmazlar. Parası çıkışmayanları idare ediyormuşsun diye duydum" dedi takdir eden bir tonla

Çağdaş utandığını hissetti. "Sen nasıl duydun ya"

"Benim çalışan Mine'den, her dedikodu ona gelir. "

"Samimisiniz galiba onunla" Ömerle ona bunu soracak samimiyette olup olmadıklarını bilmiyordu ama dayanamamıştı

" Evet kardeşim gibidir. Kardeşimin tek arkadaşı zaten. Minnet borçluyum ona çok da güvenilir bir kızdır"

Biraz yoklamamın zararı olmaz düşüncesiyle konuştu "Güzel de"

"Ne oldu beğendin mi yoksa?" dedi başını hayırdır der gibi sallayarak

" Ha,yok senin için dedim ya"

Ömer gözlerini devirdi "Of sen de mahallenin teyzeleri gibisin. Kardeşim gibi diyorum, asla yan gözle bakmam"

" Tamam ya inandık" dedi Çağdaş içindeki rahatlama hissiyle.

Ömer dertlenmişcesine konuştu "İnsanlar bekar birini görünce hemen yakıştırma yapıyorlar."

"Bilmem mi" diye güldü Çağdaş.

Biraz daha havadan sudan muhabbet ettiler ikinci çayları da bittikten sonra

"Seninle sohbet etmek eğlenceliydi ama sen daha fazla üşümeden kalkalım bence dedi Ömer ve ayaklandı.

Elini cüzdanına atan Çağdaş'a engel oldu "Ben davet ettim, benim misafirimsin"

"Yemek borcum olsun o zaman sana"

"Tamam anlaştık." dedi kafasını eğerek.

"Ben gideyim o zaman malum yolum çok kısa değil. Teşekkür ederim her şey için Ömer."

"Lafı bile olmaz, hadi iyi yolculuklar"

Oğlan hızlı adımlarda arabasına giderken  onu izliyordu  ve bu sırada dudaklarındaki kıvrılmanın farkında değildi Ömer. Güzel ve farklı bir akşam geçirmişti.

Çağdaş kornaya basarak selamladı onu ve içinde benzer duygularla uzaklaştı.




Acının İlacı (BxB)Where stories live. Discover now