Mahallede Yaşam

5.2K 251 44
                                    

Hakan ve Erdi oto galeriye geldiklerinde Ömer'i yerinde bulamadılar. Ömerin çalışanı Mine'nin ikram ettiği çayları içerken aralarında sohbet ediyordu iki adam.

Bilgisayar başındaki kıza dönerek "Ömer kaçta çıktı demiştin Mine?" diye sordu Erdi.

" 2 saat oluyo abi, satış için notere gitti. Gelir birazdan ama. İkinci el piyasası malum noterler bomboş bu ara. Satış da çok sık olmuyo ya" dedi. Sesi oldukça üzgün çıkıyordu. Ömer'in onu neden burda tuttuğunu biliyordu ve mahçup hissediyordu kendini.

Ömerin kız kardeşi Zehra'yla arkadaştı Mine. Zehra'nın dış dünyayla ilk bağlantısıydı bu minyon, yeşil gözlü, çocuksu kız.

Doğuştan bedensel engelli Zehra tekerlekli sandalyeye mahkumdu ve arkadaşı yoktu hiç. Mine, Zehrayla arkadaş olmaya çalışan tek kişi olmuştu. Ömer'in minneti çok büyüktü kıza çünkü kardeşinin yüzünü güldürüyordu. Ömer batana kadar Mine burada çalışacaktı, işlerin azalması yüzünden işten çıkarması mümkün değildi.

Acıyan ve meraklı bakışlardan öyle hoşlanmıyordu ki zorunluluklar dışında çıkmıyordu evden Zehra. Mine gün aşırı uğrar, arkadaşına dışarıda olanları anlatırdı ve umutsuz büyük aşkını da tabi.

Yaşca kendinden büyük,abi demek zorunda kaldığı ve onu asla fark etmeyecek birine aşıktı Mine.

"Ömer abi geliyor" derken boş bardakları topluyordu, aniden eli titredi ve bardak sehpaya düşüp paramparça oldu.

"Ben çok özür dilerim abi sakarlığım tuttu" dedi üzüntüyle.

"Tamam Mine önemli değil. Dikkat et elin kesilmesii...

"Ahhh" diye küçük bir çığlık bıraktı kız

Daha Ömer cümlesini tamamlayamadan Mine onu dinlemeyip cam parçasını avuçlamıştı ve elini kesmişti.

"Hakan, Erdi biriniz şurayı süpürüversin biz de yan taraftayız. "

Ömer,kızın kan süzülen avucuna çekmecesinden bulduğu peçeteyi bastırıp Mineyi kolundan tutup bürodan çıkardı ve komşu dükkandaki eczaneye götürmeye karar verdi Haluk amcası şimdi hallederdi pansumanı.

Eczaneye "Haluk Amca" diye girdiği sırada aklı başına geldi. Haluk Bey emekli olmuştu. Haluk jr buradaydı artık.

Kibirli bakışları ve zengin sarısı saçlarıyla bankonun arkasında parlıyordu pezevenk. Bu mahalle için fazla parlaktı sanki.

Acı şekilde fark ettiği gibi Cihatı andıran bir tipi vardı çocuğun. Cihatın ağzında gümüş kaşıkla doğanı versiyonu herhalde böyle bir duruşa sahip olurdu.

Cihat ise sıcaktı,sevecendi, yokluğu görmüştü o yüzden kimseyi aşağı görmezdi. Yokluğu o kadar çok görmüştü ki varlığa koşa koşa gitmişti, Ömeri yakarak gitmişti.

"Halide abla yok mu?"

"Yok, babam da yok farkettiğin gibi" dedi alaycı bir gülümsemeyle sarışın.

"Alışkanlık işte" dedi sakince. Yanlış anlaşılma yüzüğünden çocuğu haksız yere patakladığı için biraz alttan alıyordu şu an. Ömer vicdanlı biriydi, haksızlığa gelemezdi. Haksızlık yapan kendisi olunca da iyice rahatsız olmuştu işte.

"Gelir birazdan, ne alakaysa aile hekimine ilaç yazdırmaya gitti" dedi Çağdaş dudak bükerek.

"Yaşlılar gidemiyormuş da iyilik yapıyormuşuz" diye söylendi kendi kendine. "Hayır kurumuyuz biz sanırım."

1 haftadır buradaki düzene uyum sağlamaya çalışıyordu ve düzen kelimesi komik kaçıyordu biraz onun için.

"Arkadaş elini kesti de"dedi Ömer aceleyle

Acının İlacı (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin