Bakıcı

4.8K 283 19
                                    

Çağdaş: Yavuz biraz geç kalacağım

Yavuz: Tamamdır eczacı bey idare ederiz

Çağdaş: Oğlum sağol valla ya

Yavuz: Arkadaşız biz dert etme. Nasıl gidiyo mahalle hayatı? meslekte şüphem yok hallederdin sen ama insan ilişkilerinden şüpheliyim

Çağdaş: Şu an mahallenin ağır abisinin başında bekliyorum

Yavuz: Öldürdün mü lan?

Çağdaş: Ah be nerde, malesef sarhoş oldu ve sızdı

Yavuz: afsgsgsg aşırı saçma. Bu noktaya nasıl geldin?

Çağdaş: Gelince anlatayım uzun hikaye

Yavuz:  Merakla bekliyorum

Görüldü

Sert bir fren ardından güçlü bir kapı kapanma sesi geldi dışarıdan. Bu mahalle gençlerine özgü bir tavırdı alışmıştı Çağdaş. İlk zamanlar bir şeye öfkelendiler ya da kavgaya gidiyorlar sanmıştı ama hayır doğal halleriydi. Hayata ve normaleydi galiba tepkileri.

Hakan denen adam gelmişti herhalde.
Gelen adım sesleri bu tahminini doğruladı

"Çağdaş kardeş sağol ya bekledin burda" dedi adam, samimi görünüyordu.

"Rica ederim, ilaçlar masanın üzerinde"

"Tamam çok sağolasın"

Aklına bir şey gelmiş gibi ekledi "Sadıç be bi de el atsan Ömeri taşısak"

"Sadıç?" diye  mırıldandı kaşlarını kaldırarak. "Sadıç da olmadım demezsin kendine Çağdaş" dedi içinden

Bıkkınlıkla sordu sarışın "Nereye?"

"İçeride yatağı var"

"Hııım taşıyabilir miyiz?" Gözleriyle Ömeri tartıp olayın fiziki imkansızlığının farkına vardı.

"Burda kötü olur ya tutulur her yeri."

"Gebersin" diye düşündü ve düşüncesinden keyif aldı Çağdaş.

"Uyandırayım ben, bi koluna sen gir birine ben taşırız içeri"

"Hay ben mahalleye, yok yok eczacılık fakültesine adım attığım günü sikeyim diye" düşündü sıksık yaşadığı pişmanlığı bugün de hissetmişti işte.

Hakan koltuğun kenarında diz çökerek adamın yüzüne eğildi "Ömeer uyan lan burda uyuma." Yanağını hafifçe tokatladı arkadaşının

Biraz araladığı gözlerini Çağdaş'a dikti Ömer..

"Sen niye gitmedin?"

"Ben de bunu merak ediyorum inan ki" dedi Çağdaş omuz silkip

"Hadi kolumuza gir de yatıralım seni" gerçekten sıkılmıştı burada beklemekten.

"Sen gelme içerisi dağınık" dedi.Çağdaşa bakıyordu yine

"Ne kadar da sikimde Ömer içerisi. hadi işe gitmem lazım"

"Nöbetçi misin ki?" diye sordu Hakan.Mahalleliye özgü meraklılık onu da esir almıştım demek. Sonra kendi kendine mırıldandı."Gerçi kepenkler inikti."

"Yok başka bir işe gidiyorum" dedi sarışın neden açıklama yaptığına anlam veremeyerek

"Vay be eczacılık kazandırıyo sanıyoduk. demek tek iş yetmiyo kolay gelsin kardeş" diye kendi kendine çıkarımlar yaptı. Biraz da memnun olmuştu demek ki okumak da yetmiyordu bazen.

Çağdaş'ın yanlış anlaşılmalarla uğraşacak vakti yoktu. "Sağol" demekle yetindi.

Ömere döndü sonra" hadi kalk artık" dedi buyurgan bir tavırla.

"Tamam patlama" diye önce oturur pozisyona geçti Ömer, şiddetli baş dönmesi yaşıyordu.

Anestezi sonrası yürütülen bir hasta misali ayağa kalktı güçlükle. Bir yanında Çağdaş diğer yanında Hakanla yürümeye başladı.

"Oğlum çok ağırlık veriyosun" diye isyan etti Hakan.

"Haluk jr a mı yükleneyim lan tüy gibi" Çağdaş yanlarında değilmiş gibi rahat konuşuyordu.

Allahım yaa diye başını salladı iki yana Çağdaş sinirle. "Göstericem sana juniorı"

"Ne dedin duymadım?" dedi Ömer

"Demedim bir şey, biraz da bana ağırlık ver adam ezildi orda"

"Sen bilirsin" dedi  Ömer sinsice sırıtıyordu

"O kadar da değil lan"dedi nefesi kesilen Çağdaş

"Sen istedin ama" dedi keyifle

"Ayıldın galiba yürüyebilirsin" diye kolundan çıkmaya yeltendiğinde dengesi bozulan Ömer kolunu tuttu sıkıca.

"Ayılmamışım" dedi çocuksu bir tavırla

Çağdaş da gülmeye başladı ardından.
"Delirmeden hemen önceki son kahkalarım olabilir"diye düşündü.

El yordamıyla bulduğu anahtara basarak ışığı açtı. Gerçekten de dağınık odaya geldiklerinde Hakanın Ömeri yatağa oturtmasına yardım etti ve etrafta göz gezdirdi istemsizce.

Meşrubat bardakları, boş bira şişeleri boş sigara paketleri küçük masayı dolduruyordu. Üst üste atılmış kıyafetler koltuğun üzerindeydi. Yerde bir çift ayakkabı ters olarak duruyordu.
Yüzünü buruşturduğunu Ömerin sözleriyle anladı.

"Haluk jr annesinin düzenli evinden başka bir çevreyle tanışıyor. Yalnız yaşam gerçeklerine hoşgeldin."

"Bir sene Amerikada yaşadım ben ve inan evimin dağınıkla alakası yoktu.  Senin bahanen bu" diyerek odanın içinde adımladı

Kapının hemen yanındaki duvara asılı, mavi plastik çerçeveli aynada üstünü  başını düzeltmeye başladı.Ömeri taşımak hırpalamıştı onu.

Görünümünden memnun kalınca "Size iyi akşamlar" diyerek odadan çıktı.

Acının İlacı (BxB)Where stories live. Discover now