Gül Renginde Gün Doğarken

2.2K 147 72
                                    

Mevcut iş düzeninin gereği olarak güneşin doğumundan önce yatağından zor da olsa kalkmış Ömer, duşunu almış yatak odasına dönerken bir yandan da aklına gelen şeye gülümsüyordu. "İstanbul'un su stoğunun büyük kısmı bizim evde duş alınarak  harcanıyor anasını satayım."

Gerçekten de bir süredir Çağdaşla, kendi tabiriyle, tavşan gibi olduklarından günün sonu ve başlangıcı mecburi banyo ziyaretleriyle oluyordu. Bütün sorunları dışarıda bırakıp sadece birbirlerine odaklanmalarının getirisiydi bu da.

Kalçasında hâlâ devam eden dün gecenin eseri olan ağrıyla yüzünü buruşturarak yürürken yatağın kenarına ulaşıp yavaşça oturdu.

Başını yastığa gömmüş tek bacağı kendine çekili halde yüzüstü yatan sarışın ise hâlâ derin uykudaydı.

Ömer üzerine eğilerek yastık izi çıkmış yanağından öptü ve seslendi çocuğa.
"Sevgilim işe gitmem lazım, seni uyandırmadan gidersem ağzıma sıçtığın için şu an uyanman gerekiyor. Hadi yavrum"

Çağdaş başını yukarı kaldırıp gece lambasının hafif ışığına rağmen kısılan gözleriyle Ömer'e baktı ve homurdanarak tekrar yastığa gömdü başını.

Ömer gözlerini havaya dikerek sabır diledikten sonra bu kez daha yüksek tonla tekrar seslendi.

" Yavrum bu  ânı geçen hafta aynen yaşadık; ama uyandırmadığım için yine ben suçlu oldum, bir daha yemezler kalk"

Çaresizce bir kez daha seslendi bıkkınlıkla ve hatırı sayılır yükseklikteki kalın sesiyle

" Çağdaş uyan"

Gözleri bu kez tamamen açılmış halde etrafa şaşkınca bakınırken Ömer'i görünce genişçe gülümsedi sarışın.

" Günaydın sevgilim"

Onun sıcak gülümsemesi anında Ömer'in de dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu.

" Seni erken uyandırmaktan nefret ediyorum, neden ısrar ediyorsun böyle yavrum?"

" Ben seni görmeden evden çıkmanı istemiyorum çünkü"

" Tamirhaneye giderken dekolte giyip giymediğimi mi kontrol ediyorsun yoksa. Merak etme çatalım bile güvende tulum var" dedi Ömer sırıtırken

Çağdaş göz devirdi, "Çok komikmiş amına koyayım. Şakamatik bu ya basıyorsun şaka yapıyo resmen."

"Evet dün gece bastın bak hala şaka yapıyorum"

 "Özlüyorum Ömer uyurken de özlüyorum işte, görmem lazım sonra bütün günüm kötü geçiyor" diye isyan ederken büzdüğü dudaklarına her zamanki hamlesini yaparak parmaklarının arasına aldı Ömer.

" Kızma yavrum. Ben de özlüyorum tabi ki ama uyandırmaya kıyamıyorum seni işte. Gerçi sen beni acımadan uyandırıyorsun ara ara ama keyifli bir şeyler için tabi." diye göz kırptı Ömer keyifle.

" O başka asker, görev beklemez kalkacaksın ben istediğimde"

" Neyse sabah uyandırma görevimi tamamladığıma göre ben giyineyim artık, malum iş var" dedi Ömer. Yerinden kalkarken oldukça isteksizdi evde kalıp Çağdaşa sarılıp yatmak varken işe gitmek aklı başında kimsenin tercihi olmazdı sonuçta.

Çağdaş sırtını yatak başlığına dayamış dizlerini kendine çekip yatakta otururken  gözlerini Ömer'den ayıramıyordu.

Şifonyerin üstündeki sepeti kurcalayan adama seslendi.

" Ne arıyorsun aşkım?"

" Ağrı kesici. Var mı yavrum evde"

" Makyaj masasının çekmecelerin birinde olması lazım. Canın mı acıyor hâlâ, hadi ya?"

Acının İlacı (BxB)Where stories live. Discover now