Babasının Oğlu

4.9K 318 45
                                    

"İlk nöbetinde yanında olamıyorum Çağdaş, içime sinmiyor hiç.Kalsam mı ben?."

"Olsun abla sen iyileşmene bak hallederim heralde" diye onu rahatlatmaya çalıştı Çağdaş.

"Aramaktan çekinme bak uykumdan da kalkarım olur mu?"

"Tamam ablam ya, barmen var senin karşında, gece hayatı bu da bi nevi yabancı değiliz" dedi sırıtarak

"Deli çocuk" diye gülerken bir öksürük nöbetine tutuldu kadın. Önündeki bardaktan bir yudum su alarak bilgisayar başındaki işine devam etti.

Kötü üşütmüşsün ya

Öyle oldu sorma

Kapıdan gelen müşteriyle gözleri oraya doğru döndü. Reçetesini uzattı orta yaşlı kadın.

"Sen otur abla hallederim"

Arkasındaki dolaptan antibiyotiği ve ateş düşürücüyü alarak kadına verdi

"100 lira tuttu"

Kadının elindeki 50 liraya baktı. Mahçup olan kadın yere doğru bakıyordu.

İç çekti "ben ateş düşürücüyü alayım o zaman sadece. Yanımda para yok da hazırlıksız çıkmışım"

Yanımda para yokmuş çok sık duyduğu bir açıklamaydı burada. İnsanların çekinerek yokluklarını gizlemeye çalışırken kullandığı kurtarıcı bir cümleydi işte.

İlaçlara tekrar baktı. Çocuklara verilen bir antibiyotik ve ateş düşürücü.

"Olur öyle şimdi alın tedaviye bir an önce başlasın enfeksiyon önemli. Bir ara getirirsiniz kalanı burdayız nasıl olsa."

"Olmaz öyle diye itiraz edecek oldu kadın."

Halide müdahale etti bu sefer.

"Semracım, al ilaçlarını getirirsin sonra kalanı. Haluk abinin oğlu Çağdaş, yabancı değil yani. Hadi canım."

"Teşekkür ederim eczacı bey" dedi kadın minnetle 50 tlyi uzattı

"Rica ederim geçmiş olsun" diye gülümsedi kadına ve parayı alarak kasaya koydu.

Kadın çıktıktan sonra Halidenin bakışlarından kaçtı, utanmıştı. Babasının zayıflığı olarak gördüğü vicdanı, tok gözlülüğü ve yardımseverliği ona zuhur etmiş gibiydi.

"Sen tam babana layık birisin Çağdaşcım" dedi kadın.

Gurur duyduğunu hissetti babasının oğlu olmakla.

4 saat sonra

Yavuz: Çağdaş nasıl geçiyo nöbet

Çağdaş: Sıkıcı :(

Yavuz: Bara alışkın bünyen tabi bu saatlerle

Çağdaş: Sorma, bir de açlıktan ölüyorum burda paket servis yokmuş bu saatte.

Yavuz: Hadi ya zaman durmuş heralde orda

Çağdaş: Değişik bi yer, alışmaya çalışıyorum işte. Orası nasıl?

Yavuz: Yokluğun belli

Çağdaş: O da benim farkım işte :)

Yavuz: Ben işe döneyim bi sıkıntın olursa ara olur mu?

Çağdaş: dünyanın en iyi patronu be

Yavuz çalışanlarına çıktığını haber verdi. Odasına girip anahtarlarını aldı ve montunu giydi.

Arabasına binmeden önce yandaki restauranta uğrayarak verdiği hamburger siparişini paket yaptırdı.

Siyah spor arabasına binerek paketi yan koltuğuna yerleştirdi. Navigasyona Soydan eczanesi yazarak yola çıktı.

Mahallenin dar sokaklarına girdiğinde adres tarifine rağmen kafası karıştı.Navigasyon hedefiniz soldadır dediği halde kapalı birkaç dükkan dışında bir şey yoktu solunda.

Çaresizce dolanırken birine adres sormaya karar verdi. Karşıdan sallanarak gelen uzun boylu iri yarı adam çok iyi bir seçenek görünmese de o an tek çaresiydi. Adamın yanına kadar sürüp arabanın camını araladı.

"İyi akşamlar beyefendi ben nöbetçi eczaneyi arıyordum ama"

Eliyle işaret ederek" Bir arka sokakta 4. Dükkan kardeşim" dedi çok dost canlısı görünmeyen adam

Teşekkür etti Yavuz ve uzaklaştı adamın yanından.

Adresi bu kez kolayca buldu. Dükkanın önüne park etti ve derin bir nefes aldı.

Işığı yanan eczanede tek başına oturup hafif çatık kaşlarla telefonuna bakan Çağdaşı gördüğünde dudakları kıvrıldı. Onu her gece görmeye alışmıştı. Bu gece oldukça rahatsız hissetmişti yokluğunda. Tamer yüzünden bastırdığı duyguları tekrar su yüzüne çıkmıştı bir süredir ve oğlana bir adım atmanın fırsatını kolluyordu.

Çağdaşın en sevdiği hamburgerin içinde olduğu paketi aldı koltuktan ve eczanenin kapısından girdi Yavuz.


Acının İlacı (BxB)Where stories live. Discover now