Rüyalarım Gerçek Olsun

3.4K 219 26
                                    

Gözlerini bilgisayarın ekranından kaldırdı ve "Hoşgeldin Ömer abi" dedi kız yüzünde geniş bir gülümsemeyle. Gözleri kızın masasındaki çiçeklere kayan Ömer de gülümseyişine karşılık verdi. Ömer'in bakışlarını farkeden Mine'nin yanakları kızardı anında.

"Hakan Abin mi yollamış yoksa" dedi Ömer keyif içeren bir alayla ve başıyla çiçekleri işaret etti.

"Evet Hakan'dan gelmiş" dedi Mine kısık çıkan sesiyle. Sonunda kaldırdığı abi sıfatıyla sevdiği adamın adını söylemek çok iyi hissettirmişti.

"Utanma Mine, sevmek ayıp bir şey mi?"

"Değil abi tabi; ama ne bileyim ilk kez çiçek alıyorum. Bir de ondan olunca..."

Ömer abilik konumuyla " Çok mu seviyosun bizimkini" diye sordu anlayışla ve doğrudan.

Kafasını salladı kız, gözleri Ömer abisine değil de anca masasının üzerine doğru bakarken.

" Çok... Liseden beri. Ama burada işr başlayınca daha da arttı tabi. Zehra biliyodu bir tek. Başkasını hiç görmedim, düşünmedim bile. Bir gün evlenme haberini alırım heralde diyodum ama hayat işte..." dedi gözleri umutla parlarken.

Kızın sevdasını, küçücük bedeninde böyle güçlü taşıması gülümsetti Ömer'i. O sırada dünyadan habersiz kankası Hakan daldan dala konup maceralarını dükkanda bile üstü kapalı anlatırken neler çekmişti demek Mine.

Çağdaş'ı Yavuzla gördüğünde hissettiklerini düşündü birden. Anlam veremediği ve şüphelenmediği hislerine rağmen içine dolan huzursuzluğu anımsadı. Adamın kendisine göre antipatikliği ve kibirinden bağımsız bir rahatsızlık duymuştu ona karşı, şimdi anlamlandırıyırdu ki Çağdaş'a olan hayran bakışlarıydı sorun ettiği.

Oğlan farkında olmasa da o dönemki ruh haliyle adeta bütün dünyaya kör olan Ömer farketmişti işte bir şeyleri.

Çağdaşın  aklına hiçbir çaba göstermediği halde sinsice sızmış oluşunun zamanını kestiremiyordu hâlâ. Sızıntı istilaya dönüşmüştü sonunda. Gönüllü esiriydi sarışının. Daha önce hiç tatmadığı, sadece uzağından bir tur attığı bu duygularla boğuşmuyordu, davetkarca alıyordu hayatına.

Düşüncelerinden sıyrılmaya çalışarak kıza döndü "Mine, konuşalım mı biraz ödlek kankam beni önden gönderdi"

Güldü Mine, gün hayal bile edemeyeceği şekilde gelişiyordu." Hemen çay getiriyordum bize o zaman" dedi hevesle

"Dikkat et elini kesme Hakan gelince" diye seslendi arkasından Ömer.

Keyfi çok yerindeydi sevgilisiyle mükemmel bir şekilde başlamıştı güne, en yakın arkadaşının mutluluğu için zaman ayırıyordu şu an. Her şeyin en iyisi hak ettiğine inandığı can dostu sonunda kalbinin mükafatını alacak gibiydi, öyle hissediyordu.

El kesilme olayını daha geniş kapsamlı düşünüp biraz durgunlaşsa da iyileşiyordu ya sevgilisi, o yeterdi şimdilik acısını bastırmaya. Kesik izleri de bir daha asla onu üzmemesi gerektiğinin Ömer için ciddi bir ikazı gibi kalacaktı, çocuğun Ömerin her gün öpmekle yükümlü olduğu elinde.

Ellerini, güzel yüzünü, dudaklarını öpemediği bir gün bile geçirmek istemiyordu Çağdaşın. Bir günlük ayrılığa bile tahammülü yoktu artık.

Şimdilik işleri yolunda gitse de bir gün buradan uzaklaşmaları gerekecekti hissediyordu bunu, bu coğrafyanın bazı aşıkları için hayatın acı bir gerçeğiydi işte. İyi tanındığınız yerde olmak huzur ve güven vermekten uzaklaşabilirdi böyle. Annesini ve Zehrayı düşünce içi biraz sıkıntıyla dolar gibi oldu. Şu günü bile kendine zehir etmeye çalışıyorsun diye kızdı kendine.

Acının İlacı (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin