Bölüm 15 : Tehdit

41 10 1
                                    

Dört Gün Sonra

Sınavlar başlıyordu.

Bense hiçbir şey bilmiyordum.

Sabaha kadar ders çalışmaktan morarmış göz altlarımı kapatıcı bile kapatamıyordu, şu olaylar hem mental hem fiziksel hem de akademik olarak beni yerle bir etmişti.

Bir sonraki ders edebiyat sınavı vardı, en azından kalmayacak kadar bir şeyler biliyordum. O da dün gece çalışmalarım sayesindeydi.

Kafam almıyor daha fazla...

Elimdeki kalemi ani bir patlayışla yere fırlattım, ne olduğunun ben de farkında değildim. Sadece beynim benden bağımsız hareket etmek istemişti sanki...

Neden böyle oluyordu? Ben mi her şeyi kafama takıyordum yoksa her şey gerçekten üzerime üzerime mi geliyordu?

Denizle ayrılışımın üzerine onu okulda asla görmemiştim, hatta belki de okula gelmiyordu, bilemiyorum. Asya ve Mina sürekli benle konuşmaya çalışıyor ama o kadar bitkin hissediyorum ki onlarla bile konuşamıyorum, çok şükür ki beni anlayışla karşıladılar.

Başımı ellerimin arasına almış kara kara düşünürken bir el omzuma dokundu.

"Arya."

Başımı kaldırdığımda Faruk'u gördüm. Üzgün gibiydi, yapacağı konuşma az çok kafamda şekillenmişti.

"Olayın hemen üstüne konuşamadım, sonuçta kendine gelmen lazım." Sınıfta kimse yoktu teneffüs olduğu için, Mina bile Asya ile dışarı çıkmıştı, beni çağırmışlardı ama ders çalışacağımı söylemiştim.

Faruğa baktım, sınıfta sadece ikimiz olduğumuz için rahat konuşabilirdik.

"Evet?"

"Çok kafana takmamaya çalış..." Yanımdaki sıraya yaslandı. "Biliyorum aptalca ama öyle işte... Deniz zaten sandığın gibi biri değildi."

"Deniz'e üzülmüyorum." Önce masadaki kitaplara, sonra ona baktım. "Onun yüzünden düştüğüm hale üzülüyorum. Şuna bak." Gözlerimi işaret ettim. "Bak, bunlar hep onun yüzünden."

Faruk güldü.

"Bunlar geçici." dedi. "Sende kalıcı bir hasar kalmasın diye diyorum."

Farukla aynı sınıfa düşeli 2 hafta oluyordu ve bu süre zarfında gerçekten de bana çok iyi davranıyordu. Kötü niyetli biri olduğunu hiç aklımdan geçirmemiştim.

"Teşekkür ederim Faruk."

"Bu arada..." Sesini alçalttı. "Şu Mina... Sevgilisi falan var mı?"

İçimden bir gülme isteği geldi... En baştan belliydi zaten Faruk'un Mina'ya karşı boş olmadığı.

"Yok galiba."

Utangaç bir şekilde ensesini kaşıdı. "Sence şansım var mı?"

Omuz silktim. "Neden olmasın?"

Gülümsedi ve gitmek üzere arkasını döndü, birkaç adım attıktan sonra tekrar bana döndü.

"Bu arada, seni gerçekten önemsediğim için sordum, Mina ile yakınlaşabilmek için değil. Samimiyim."

Güldüm ve başımı salladım. "Tamam, inanıyorum."

Zil çalarken sınav stresim tekrardan beni ele geçirdi.

_

Tam manasıyla berbat geçen bir sınavdan sonra en azından edebiyat sınavı bitti de kurtuldum düşüncesiyle arkama yaslanmış sıramda oturuyordum. Oldu ve bitti, takmamalıyım artık.

LavantalarWhere stories live. Discover now