Bölüm 22 : Cennet

19 7 5
                                    

Sessizce okulun terasından aşağıyı seyrediyordum. Her şey çok anlamsız ve boş geliyordu artık. Hafif bir rüzgar esti, saçlarımı uçuşturdu.

Annem hakkındaki gerçekleri öğrendiğim zaman ne tepki vereceğime bile karar verememiştim. Acımak? Öfke? Hüzün?

Ellerimle yüzümü gıdıklayan saçlarımı geriye attım.

Annem ondan nefret edeceğime o kadar emindi ki, benden bunu 5 sene boyunca saklamıştı. Babam? O bile susmuştu.

Benden kopmamak için verdikleri mücadele benim öfkelenmemi engellese de kazanın sebebinin annemin olması hala şok yaratıyordu bende.

O gün o kazayı geçirmeseydim şimdi her şey farklı olur muydu?

Olmazdı biliyordum. Belki de annemden nefret edemeyişimin en büyük sebebi buydu. Beni seviyordu, hissediyordum.

Bunu ne kadar yanlış gösterse de.

Acaba annem onu bir gün içinde affedeceğimi bilseydi benden bu sırrı 5 yıl boyunca saklar mıydı?

Saklamasaydı bana beni sevdiğini kanıtlayacak vakit kalmazdı belki de. Anneme karşı şu an sadece benden bir şey sakladığı için öfkeliydim. Nasıl 5 sene boyunca söylemezdi bana bunu? Kaç kere kafamdaki belirsizlik ve yalnızlığım yüzünden intihara kalkıştığımdan haberi bile yoktu. Lavantalardan haberi yoktu. Belki de bu lavantaları bırakan kişiyi hatırlasaydım Deniz ile bu oyunun içine hiç düşmeyecektim.

Evimi, okulumu, tüm hayatımı aniden değiştirdiğim için yeni gittiğim okulda zorbalık görmeyecektim. Yalnızlıktan kafayı yemeyecektim. Amcamla yakın olacaktım.

Tüm sorun buydu. Annemin beni geçmişte dövüp evden kaçmama sebep olmasından çok, bunun bende yarattığı travmayı tedavi etmeye çalışmak yerine üzerini kapatmaya çalışmasıydı. Çok çocukça ve...

Bencilceydi.

Gözlerimin dolduğunu farkedince kafamı dağıtmak istedim -üzülmek beni artık yormaya başlamıştı çünkü- elefonumu çıkardım.

Telefonu açar açmaz karşıma bildirim paneldinden annemin attığı mesajlar çıktı.

Annem: Kızım

Annem: Okulda mısın?

Annem: Okuldan sonra istersen biraz dışarı çıkalım

Ona hala öfkeli olup olmadığımı ölçmeye çalışıyordu.

Siz: Tamam

Konuşmayı fazla uzatmak istemedim, çünkü uzatırsam bastırdığım bazı hisler kontrol edemeyeceğim bir hale gelebilirdi. Bunun olmasını hiç istemiyordum, özellikle yaralar daha tazeyken.

Ben hala mesaj ekranındayken üstten bildirim geldi, mesaj annemden değil, şu an en çok mesaj almak istemediğim kişi, Deniz'dendi.

Deniz Saylam: Neyin peşinde olduğunuzu biliyorum.

Deniz Saylam: Aptalsınız.

Şu an hiç sırası değildi. Hem de hiç. Bıkkınlıkla Deniz'i engelledim ve telefonu cebime koyup terastan okula açılan kapıya gittim.

Başka dertlerim yokmuş gibi...

Merdivenleri inerken Deniz'i de düşündüm. Bizimkilere bu kadar bekletmememiz gerektiğini söylemiştim ama onlar bir türlü atmamışlardı bir yere asıl belgeleri. Şimdi ise Deniz öğrenmiş, karşı saldırıya geçecekti. Bu, ona karşı elde ettiğimiz avantajı yok etmişti.

LavantalarWhere stories live. Discover now