Bölüm 26 : Lavantalar

18 6 7
                                    

Sınıfın penceresinden şok içinde dışarı bakıyordum.

Talay ve Deniz okula birlikte gelmişlerdi!

Benimle beraber dışarı bakan Mina da şaşkındı. Ela gözlerini şaşkınlıkla bana dikti.

"Bunlara ne oluyor ya?"

Ancak başımı iki yana sallayabildim. Ben de bilmiyordum ki... Acaba barışmışlar mıydı? Peki ya sıralamalar? Diğerleri buna ne tepki verecekti? Şeyma'nın yaşadığı onca şeyden sonra...

Şeyma'yı düşününce moralim bozuldu.

Öte yandan kafamda cevap bekleyen tonlarca soru vardı. Ama Talay büyük ihtimalle bize bir açıklama yapacaktı.

"Günaydın!" Kapıdan giren Asya'nın enerjik sesiyle ikimiz de ona döndük. Siyah saçlarını bugün dağınık bir topuz yapmış ve halka küpe takmıştı. Yine çok mükemmel görünüyordu.

"Günaydın." dedik Mina ile aynı anda. Asya heyecanla yanımıza geldi.

"Arda ile buluştum dün... O kadar harikaydı ki!" Sıraya yaslandı ve anlatmaya başladı. "Çok özlemişim bebeğimi!"

Mina ile birbirimize baktık. Sanırım bu saplığımızın farkına varmamızın acısıydı. Ardından tekrar Asya'ya baktık. Gelmediği gün okulda olanları sohbet grubundan çoktan ona aktarmıştık ama Arda onun için her şeyden daha önemliydi şu an.

"Bebeğim ne ya? Siz böyle mıç mıç çiftlerden misiniz?" Siraç konuşmaya daldı, yüzünü ekşitmişti.

"Sana ne be!" dedi Asya şakayla karışık bir tonda. "O benim bebişim."

Siraç kusuyormuş gibi yaptı, Asya onun kafasına vurdu.

"Seni var ya!"

Cam kenarında hepimiz gülüşürken sınıfın kapısının açık olduğunu kapıda duran Şeyma'nın bizi izlediğini fark ettim. Elinde sınıf defterimiz vardı. Ona baktığımı o da fark edince kendini düzeltti ve sınıfa girip sınıf defterimizi masaya bıraktı.

Hiç iyi enerji almıyorum senden Şeyma...

Mina Şeyma'nın sınıfa girdiğini gördüğünde selam verdi.

"Naber Şeyma?"

Şeyma sanki Mina'yı duymamış gibi selam vermek için arkasını bile dönmedi ve çöken sessizliğin ardından sınıftan çıktı. Grup olarak birbirimize baktık.

"Ne tribi attı o?" diye sordu Asya.

Siraç'a baktım. Şeyma sınıftan çıkar çıkmaz bizden ayrılıp sırasına oturmuştu. Şeyma'ya çok sinirlenmiştim, ona o kadar yardım etmemize rağmen nasıl bizi hor görebilirdi?

"Bu kız sinirlerimi bozmaya başlıyor." diye mırıldandım.

"Belki morali bozuktur bugün. Her gün insanlar cıvıl cıvıl olamaz ya." Mina Şeyma'nın tavrını pek takmamış gibiydi.

"Aynen, belki de duymadı." dedi Asya.

İkisine göz devirdim. Benim ne hissettiğimi, aklımdan nelerin geçtiğini bilmiyorlardı. Eminim ki bir şey vardı.. Şeyma kesinlikle Talay'a karşı bir şeyler hissediyordu.

Peki ya ben? Ben neden böyle deliriyordum? Talay'a karşı ben ne hissediyordum? Hoşlantı mıydı yoksa sadece hayranlık mı?

Ders zili beni düşüncelerimden kopardı, Mina zili duyunca bize isteksizce veda etti. Asya ile ikimiz sıramıza oturduktan bir süre sonra sınıfa sınıf öğretmenimiz Engin Hoca girdi.

Engin Hoca okulda en sevdiğim öğretmendi. Diğer öğretmenlerin onu pek sevmediğini düşünüyordum, sanki onu önemsemiyor gibilerdi.

Ne zaman öğle arasında yemek yesek hep öğretmenler önümüze geçme hakkını kendilerine tanırlardı ama Engin Hoca bizimle beraber sıra beklerdi. Hatta bir kere Asiye Hoca tarafından azarlanmıştı yemekhanede sıra beklediği için. "Bizi diğer öğrencilere kötü gösterip iyi polisi mi oynuyorsun?" demişti Asiye Hoca.

LavantalarWhere stories live. Discover now