Bölüm 16 : Kağıt Kesikleri

30 9 2
                                    

Sabah ilk ders Mina beni soru yağmuruna tutuyordu. Dün akşam boyunca telefonum tamamen kapalıydı ve benim hakkımda çok endişelenmişti.

Okula hazırlanışım bile işkence gibi geliyordu. Tehdit bile beni bu hale getiriyorsa Şeyma ne haldedir acaba diye düşündüm. Korkunçtu...

"Dün sadece 5 derse girdin ve şimdi de hiçbir şey yok mu diyorsun? Bana güvenmiyor musun, neden anlatmıyorsun Arya?"

Yalvarır gözlerle Mina'ya baktım. "Mina ailevi bir şey dedim. Lütfen."

Mina ısrar etmedi ama kırıldığı gözlerinden okunuyordu. Onu kırmayı hiç istemiyordum ama o bir şeyleri öğrenirse kesinlikle sessiz kalmazdı ve bu onun da başının belaya girmesi demekti.

Bir şey demeden önüme döndüm ve bir sonraki sınava çalışmaya başladım.

_

Öğle arasında yemeği Sina ile yiyordum.

Mina ve Asya başka bir masadaydı. Umarım onları da kaybetmem...

Sina ile dün olanlar hakkında hiç konuşmamıştık. Her şeyi anlatmıştım ve birlikte susma kararı almıştık. Bu olanlardan önceki hayatımı öyle özlüyordum ki...

Deniz gerçekten bana zarar verebilir miydi?

Belli ki Deniz vermezdi ama o kızlar...

"Ne yaptığını bilsen sen de aynısını yapardın."

O gün kızların bana söylediği aklıma geldi. Deniz bir şekilde o kızları yönlendiriyor olmalıydı. İyi de neden herkes Deniz'e uyuyordu? Eylül bile...

Acaba Asya gibi onların da mı fotoğrafı vardı Deniz'in elinde?

Fotoğraf işini Sina'ya anlatmamıştım çünkü bu Asya'yı tuhaf bir duruma düşürebilirdi. Bunları çok takan bir kız olduğunu biliyordum bu yüzden susmaya karar verdim.

Yemek yerken yanımızdan geçen bir arkadaş grubu Sina'nın ensesine vurup "top" diye seslendi. Sina aldırış etmedi ve yemek yemeye devam etti.

Normalde olsa sinirden çatlardım ama artık korkuyordum.

Birbirimize baktık.

"Nakil alacağım."

Sina sözlerim üzerine kaşlarını çattı.

"Susacağız dedim pes edeceğiz demedim."

"Nasıl?"

"Vakti geldiğinde anlatacağım Arya."

Israr etmedim ve çoktan yemeğimi bitirdiğim için Sina'nın da yemeğini bitirmesini bekledim. O sırada yanımıza Talay ve Gökay geldi.

"Merhaba." dediler aynı anda. Sina başıyla selam verdi, bense gülümsedim.

"Hayırdır?" dedi Gökay. "Ne bu sessizlik?"

Sina yutkundu.

"Top işleri."

Gökay etrafa bakındı.

"Biri bir şey mi dedi yoksa?"

"Ne demediler ki?" Derin bir nefes alıp arkasına yaslandı Sina. "Umrumda değil."

Talay ile uzun zamandır konuşmuyordum, etrafta bazen göz göze geliyorduk ama tek diyaloğumuz yoktu artık.

Belki Deniz yüzünden öfkeliydi bana.

"Merhaba." dedim sorarcasına.

"Merhaba Arya." Sesi çok duygusuzdu. Bana karşı bir sorun var mı yok mu anlayamamıştım.

LavantalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin