Bölüm 25 : Kurtar Beni

22 6 16
                                    

Deniz bana sarılıp sadece ağlıyordu.

Bu onun çevirdiği işlerden biri değil gibiydi, o kadar içten ağlıyordu ki dayanamamıştım, ben de ona sarılmıştım. Şefkate ihtiyacı var gibi duruyordu. Onu bu hale ne getirmişti? Yüzündeki taze yaralar yine babasının işi miydi?

Deniz'in ağlayarak geçirdiği ve sırtını desteklercesine okşadığım 15 dakikanın ardından Deniz geri adım attı ve dövülmekten mi yoksa ağlamaktan mı şiştiğini anlayamadığım gözleriyle bana baktı.

"Teşekkür ederim."

Cevap veremedim, kaçarcasına benden uzaklaştı.

Deniz iyi değildi. Hiç iyi değildi.

Talay Han İsayev

Deniz ve Arya'yı gecenin bir saati sarılırken görmek tüm sinirlerimi alt üst etmişti.

Tam da onu affedecekken... Yine yapmıştı.

Ona defalarca kez Arya'ya yaklaşmamasını söylemiştim zaten.

Sinirden tir tir titriyordum, avucumda sıktığım fotoğraf kareleri buruş buruş olmuştu. Buruşan fotoğraflara baktım.

Arya ile olan çocukluk fotoğraflarımız...

Ona bugün, şimdi açıklayacakken Deniz nereden çıkmıştı? Nereden biliyordu ona her şeyi anlatacağımı?

Taktik değiştirmişti. Artık açık açık kötüyü oynamayacaktı demek ki.

Ama o oynamayacaksa ben oynayacaktım. Sinirimi yerden çıkarırcasına adımlıyordum, şu anlığına ne Deniz'i ne de Arya'yı görmek istiyordum.

Nasıl sarılabilirdi ona? Daha bugün Deniz'e karşı yumuşak olmama kızmıyorlar mıydı? Arya ne çabuk fikir değiştimişti böyle?

Bir çöp konteynerinin yanından geçiyordum ki elimdeki buruşmuş fotoğrafları bir an atmak istedim. Fotoğraflara tekrar baktım.

Bir lavanta bahçesinde bana sarılan Arya ve ben...

Hayır, Arya'ya öfkeli olsam bile küçük Arya'ya bunu yapamazdım.

Fotoğrafları hırsla cebime koydum, evin yolunu tuttum. Bugün dünyanın en güzel günü olabilecekken yine bunu mahveden birisi vardı işin içinde: Deniz.

-

Sabah okula gitmek işkence gibi geliyordu. A sınıfının kaosu okulun çekilmezliğini zaten dörde beşe katlıyordu. Üstüne bir de Deniz'i görmek...

Üzerine atlamamak için kendimi o kadar zor tutuyordum ki.

Öğle arasının zili çalarken sınıfı olabildiğince hızlı terk etmek için kapıya fırladığım sırada yeni gelen kız Mina ile çarpıştım. Geriye sendeleyip bana şaşkın gözlerle baktı.

Arya'nın arkadaşı.

"Pardon." Aklıma yine dün akşam gelmişti.

Delireceğim anasını satayım!

Hızla sınıftan çıktım ve Sina ile Gökay'ı bile beklemeden yemekhaneye gittim. İşler tahmin ettiğim gibi gitmedi, yemekhanede Arya ile karşılaştım.

LavantalarWhere stories live. Discover now