4. bölüm "Acı gerçekler"

165 113 10
                                    

Hayatmı yanlıştı yoksa yaptıklarımızmı? Mutlu olmak bizim elimizde bişeymiydi? Neydi bu yaşadığımız kötü şeylerden sonra gelen mutluluk adı neydi bunun ödül mü? Bilmiyorum ama şuan yaşadığım mutluluğun tek sebebi yaşadığım kötü şeyler olduğunu düşünüyordum. "Cennete giden yol cehennemden geçer" bu söz o kadar doğruyduki her zorluğun sonunda o zorluğa verdiğin sabır sana mutluluğu getiriyordu. Babamın işe gitmesiyle birlikte Cerenle pastayı tamamlamıştık gerçekten ortalık mahvolmuştu ama güzel bi iş çıkarmıştık pastanın görünüşü baya güzel olmuştu küçük kelebek pasta süsleri ve üstünde hoşgeldin Asya yazan bi pasta olmuştu. Hoşgeldin asya yazısını pasta kıreması ile Ceren benim için yazmıştı. Ne yalan söyleyeyim çok mutlu olmuştum Aylin abla yanımıza gelmesin diye içimden dua eder olmuştum çünkü mutfağı mahvetmiştik. Ama ne yazıkki Aylin abla su içmek için mutfağa gelmişti 3,4 dakika boyunca şaşkın bi şekilde kilitlendi sonra "Siz napıyorsunuz? Mutfağı savaş alanına çevirmişsiniz." Demesiyle "bizde tam burayı temizliyorduk " dedim ve Ceren'e bir bakış attım "Gerek yok tatlım Sema gelsin o temizler" demişti Sema abla bu evde çalışıyordu çok güzel bir yüzü vardı. 32-33 yaşlarında olmasına rağmen çok duru bi güzelliği ve fiziği vardı bi 25-26 gibi gözüküyordu ve çok tatlı konuşuyordu şimdiden ona ısınmıştım. Yeşil gözleri bize bakıp "aşk olsun bana canınız pasta istediğini söyleseydiniz size ben yapardım en azından mutfağı batırmamış olurdunuz." Dedi biz aslında sadece Cerenle yani kardeşimle bi aktivite arıyorduk ve onuda pasta yaparak eğlenerek bulmuştuk. Tabi un banyosu yapmasaydık daha iyi olabilirdi ama neyse artık. "Kusura bakma Sema abla gerçekten sadece vakit geçirmek için, biraz ortalığı batırdık istersen bizde yardım edelim" dedim kadın burayı toplayana kadar tükenirdi çok fena bi haldeydi çünkü ama Aylin hanım "Hayır Asya sakın sen bugün hiçbirşeye yardım edip kendini yorma daha ilk günden kendini yormana izin veremem siz gidin kardeşinle vakit geçirin Banu kızını hastaneye götürdü gelince oda yardım eder toparlarlar olmazsa bende yardım ederim" Banu ablada bu evde çalışandı. Temizlik yemek ütü yapmak vb işlerle uğraşıyordu babamın evi çok büyüktü bi yalı olduğu için gerçekten birsürü odası vardı bi ara koybolmaktan korkmadım değildi. Akşam olmuştu. Cerenle akşama kadar Ceren'in odasında kitap okuyup film izlemiştik Ceren'in odası gerçekten çok güzeldi sade ve şıktı abartılı odalar hiçbirzaman dikkatimi çekmemiştir ve sevmemde. Odasında bi salıncak vardı aynı zamanda benim odamdada vardı ama babam Ceren'in odasından hiç çıkmadığımı görünce Ceren'in odasına 1 tane daha salıncak ve bir tane daha yatak ve çalışma masası almıştı aynı zamanda benimde odama bir tane daha salıncak bir tane daha yatak ve bir tane daha çalışma masası almıştı. Ben herzaman kedileri çok sevmişimdir daha doğrusu hayvanları çok seviyordum ve bu yüzden hep bi kedi istemiştim babam yarın kedi almaya gideceğimizi söyleyince çok sevinmiştim Aylin abla yemek hazır olunca bize haber vermek için odaya gelmişti "ballarım yemek hazır" demesiyle Cerenle ayağa kalktık yataklarımızda kitap okuduğumuz için uykumuz gelmişti. Yemeği yiyip hemen uyumak istiyorduk aşağıya yemeğe indiğimizde yabancı bi aile vardı Cerene yaklaşıp "bunlar kim?" Diye sordum "annemin arkadaşı ve 2 oğlu gelmiş" dedi sonra"Hoşgeldiniz" deyip masaya doğru yürüdük Aylin abla yaklaştı ve "Arkadaşım sibel geldi bu da eşi burak şu kahve gözlü oğlu Toprak, mavi gözlü olan oğluda Atlas" başımı salladım ve gülümseyerek önüme döndüm. Benimde gözlerim maviydi. Babam sandığım adam bana hep gökyüzü gözlüm derdi. Sibel hanımın gözleri bana çevrildi "Adın ne tatlım" dedi "Asya" yüzünde bi tebessüm oluştu "Bende sibel tatlım Aylin senden bahsetmişti ama senin su gibi güzellikteki birini beklemiyordum." Bende ona gülümsedim "Teşekkür ederim çok naziksiniz" dedim. Babam Atlas denen çocuğa döndü "ne işle uğraşıyorsun delikanlı?" Demesiyle yüzü bana çevirik olan çocuk babama döndü "kuyumcuyum kendi dükkanımı işletiyorum " dedi sanırım buraya ilk kez geliyorlardı babam "iyi oğlum iyi hayırlı işlerin olsun inşaallah" demesiyle yüzünde küçük bi tebessüm oluştu. Sonra babam Toprak denen çocuğa döndü ve "sen hangi işle meşgulsün yakışıklı " dedi Toprak denen çocuk "Ressamım ve aynı zamanda şirket müdürü olarak çalışıyorum" dedi babam biraz şaşırmış gibiydi "Ressamlık konusunda yeteneğin varmı?" Diye bi soru yöneltti ama Atlas araya girip "Çok güzel yeteneği var hatta bi insanın tıpatıp aynısını bile çizebilir" demişti babam "güzel yetenekli insanlar hep dikkatimi çekmiştir." Deyip gülünce bende güldüm. Sibel hanım bana dönüp "Eee Asyacım sen ne işle meşgulsün birazda senin hakkında konuşmak isterim." Allah aşkına bu kadın neden kaç saattir masada yemek,yemek yerine bana bakıp bana sorular soruyor yeter yani. "Son zamanlarda babam beni bulmadan önce hemşire olarak çalışıyordum ama babam beni bulduktan sonra bırakmam gerekti daha doğrusu babam işte çalışmamın gerek olmadığını söylemişti ama ben biraz pişman olmuş olabilirim." Dediğimde babam hafif kaşlarını çatmıştı "Kızım çalışmanı gerektirecek herhangi bişey yok gereksiz yere çalışmanı istemedim hepsi bu" sibel hanım yüzünü babamdan bana çevirmişti kadının mavi gözleri çok güzeldi Atlas ile çok benziyorlardı sanırım Atlas tıpatıp annesine çekmişti. Kadının siyah saçları ve buz mavisi gözleri Atlasla aynıydı Atlasında gözleri buz mavisi ve saçları simsiyahtı. Toprakta tam tersi babasının kopyasıydı simsiyah saçları ve kahverenginin koyu tonuna sahip gözleri tıpatıp babası gibiydi. Sibel hanım "Güzel hoş ama kızınız çalışmak isteyip baba parası yemek yerine kendi parasını kazanmak istiyorsa onu engelleyemezsiniz bu doğru olmaz." Gerçekten doğruydu yani kendi ayaklarının üzerinde durmayı kim istemezdiki istediğin kadar varlıklı ol yinede babanın emeği olan para yerine kendi terlerini döküp kendi vücut ağrılarını çalışmaktan çektiğin parayı harcamak daha güzel geliyordu bana bu benim emeğim, diyebiliyordun. Ve bence bu çok güzel bir şeydi. Atlas denen çocuğa baktığımda göz göze geldik çünkü oda bana bakıyordu derdi neydi bu çocuk neden sabahtan beri beni izliyordu bilmiyordum. Kafamı sibel hanıma doğru çevirdim "Ceren nereye gitti onunda yüzünü görmek isterdim." Dedi,Ceren 20 dakikadır burada değildi. Yemekten telefonu çalmasıyla kalkıp odasına çıkmıştı ama en az 20 dakikadır yoktu "Kusuruma bakmayın lütfen ben bir Cerene bakıp geliyorum size afiyet olsun." Deyip ayağa kalktım, Cerenin odasına doğru gidiyordum ki kapıda bi ağlama sesi duydum. Ceren ağlıyormuydu neden? İçeri girmem o kadar hızlı olmuştuki Ceren yerinden sıçramıştı. Kulağındaki telefon yere düşmüş halıda duruyor ve Cerende yere çökmüş ağlıyordu. Hemen kapıyı kapatıp kilitledim. Hızlıca yanına koşup onun yanına diz çöktüm "Güzelim bak bana Cerenim güzeller güzeli kardeşim bak neden ağlıyorsun anlat bana güzelim hadi sakin ol..." soluksuz ağlıyor ve hıçkırıkları durmuyordu. İçim yanıyordu onu böyle görünce kan çeker derler gerçekten çekiyordu sanırım. "A-abla ben çok kötüyüm..." ona sarıldım ve ağlamasına izin verdim ağlamazsa içine atardı ve o zaman iyi şeyler olmazdı. "Tamam güzelim sakinleş anlat içini dök bana" hemen halıdaki telefonu elime aldım baktım telefonun şifresini açmasını istedim Cerenden. Baktım en son arama kayıtlarına "kalbim" diye kayıtlıydı kimdi bu? Ceren sonunda sakinleşmişti Cerene dönüp "Bu kim güzelim hadi anlat bana" dedim gözyaşlarını sildim. "Benim için özel biri" demişti özel biri dediği kim olabilirdiki özel biri deyince aklıma sevgilisi falan gelmemişti çünkü özel kişi illa bi sevgili olmasına gerek yoktu bi arkadaşı'da olabilirdi. "Kim" diye sordum. " Naz" tamda tahmin ettiğim gibi bi arkadaşı işte sevgilisi falan değil. Anlatmaya devam etti "5 yaşındayken anaokulundan bu yaşıma kadar olan bi arkadaştan fazlası olan kardeş gibi bi kızdı." Gözleri dolmuştu tekrardan " Ö-ölmüş benim herşeyime koşturan beni hep koruyup kollayan kardeşim ölmüş..." anlatmaya devam ediyordu. "Arayan ablası Selin'di." Gerçekten çok zor bi durumdu bu sevdiğin değer verdiğin kişilerin ölmesinin acısını çok iyi biliyordum. "Peki ölüm sebebi neymiş?"diye sormadan edememişim. "Trafik kazası" tüylerim diken diken olmuştu annemi ve babam sandığım adamı 7 yaşındayken kaybetmiştim ve bu da trafik kazasıyla olmuştu. "T-trafik kazası öylemi çok kötü bir durum çok üzüldüm gerçekten" gözümden bi yaş süzülmüştü "Abla yarın gömülecekmiş bizde gidelim lütfen sende gel tek başıma ayakta durabileceğimi sanmıyorum." Başımı salladım ve birazda olsa gülümseyip onun içini ferahlatmaya çalıştım biliyorum olmazdı ama bi abla olarak denemekten zarar gelmezdi. "Biraz dışarıda gezelimmi?" Dedim "nereye?" Diye sordu "babam beni bulmadan önceki kaldığım parkta oturabiliriz istiyorsan" yüzünde küçük bi tebessüm oluştu ama bu acı bi tebessümdü. "Biz sıcacık kocaman yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda olan bi evde oturalım." Yutkunup gözünü yummuştu acı bir şekilde. "Ablam soğuk banklarda kurda kuşa yem bir şekilde yaşasın..." gözlerinden yine bir yaş süzülmüştü onun gözündeki yaşı silip saçlarının tepesini öptüm." "Bunlar acı gerçekler" deyip küçük bi tebessüm kondurdum dudaklarıma "Teşekkür ederim kardeşim beni düşündüğün için çok teşekkür ederim." Birbirimizden ayrıldık ve onun elini tuttuğum gibi ayağa kaldırdım. "Hadi bakalım Ceren korkmaz Asya korkmazla birlikte kafa dağıtmaya gelmesi gerekiyor Korkmaz ailesi asla yıkılmaz kalk." Dememle kahkaha attı. "Doğru sözde yıkılmıyoruz." Bende bi kahkaha attım ve Cerenle birlikte kış olduğu için montlarımızı bere, şapka ve eldivenlerimizi takıp aşağıya indik. Herkesin yüzü bize çevrildi babam "kızlarım nereye?" Demesiyle babama döndük. "Canımız sıkıldı baba biraz kız kıza vakit geçireceğiz" dedim Aylin abla "güzelliklerim hava çok soğuk ama" bütün herkesin bize bakması sinir bozucuydu "birşey olmaz Aylin abla çok kalın giyindik sorun olmaz merak etmeyin bizi" dedim sibel hanım bize bakarak "Toprak ve Atlas'ta sizinle gelsin isterseniz tabi siz genç gence takılın" Cerenle birbirimize baktık ve Ceren olur dercesine bi hareket yaptı bana ve bende "peki gelsinler" dedim ve onlarda birbirine bi hareket yapıp montlarını giymişlerdi ve en sonunda çıkabilmiştik. Hava çok soğuktu ve Atlas yanıma gelip "bişey sorabilirmiyim" dedi buz mavisi gözleri yüzümü buldu. "Sor" dedim "hemşirelik mi okuyorsun?" Dedi "evet" dedim "güzel" dedi "benide iyileştirebilirmisin?" Demesiyle şaşkın gözlerim ona çevrildi.

RİTİM🔥🍀 (DEVAM EDİYOR)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon